"Avrupa'da aşırı sağın yükselişi AB’nin genişlemesini mümkün kılmıyor"

"Avrupa'da aşırı sağın yükselişi AB’nin genişlemesini mümkün kılmıyor"

İtalyan akademisyen ve yazar Valeria Giannotta: - "Avrupa'da aşırı sağ partilerin yükselişi, AB’nin genişlemesini mümkün kılmıyor"- "Bu (AP) seçimlere de katılımın düşük olacağını düşünüyorum"- "Burada anlatmaya çalıştığım şey; Türkiye’nin İtalya ve Avrup

ANKARA (AA) – BARIŞ SEÇKİN – Türkiye’de yaşayan İtalyan akademisyen ve yazar Valeria Giannotta, Avrupa'da yükselme eğilimindeki aşırı sağın, Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri sonucunda parlamentoya yansımasının Avrupa Birliği’nin (AB) genişlemesini mümkün kılmayacağını söyledi.

Doktora tezi için geldiği Türkiye’yi çok seven ve 10 yıldır İstanbul, Gaziantep ve Ankara’daki üniversitelerde öğretim üyeliği yapan Giannotta, AB ülkelerinde yapılan AP seçimlerinden, Türkiye-AB ilişkilerine ve İtalya’da prestijli Cerruglio Ödülü’ne layık görülen "Erdoğan ve Partisi" adlı kitabına dair AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Türk Hava Kurumu Üniversitesinde uluslararası ilişkiler alanında dersler veren Dr. Öğretim Üyesi Giannotta, AP seçimleri öncesinde Avrupa’da son yıllarda yükselme eğilimi gösteren aşırı sağa ve bunun gelecek 5 yıl boyunca AB politikalarına yansımasına dikkati çekerek, "Avrupa'da aşırı sağ partilerin yükselişi, AB’nin genişlemesini mümkün kılmıyor." dedi.

Giannotta, AP seçimleri öncesinde Türkiye’ye yönelik mesajların ve aşırı sağın yükselişinin, Ankara’nın hayal kırıklığını arttırdığını söyledi.

Son yıllarda Avrupa ülkelerindeki seçimlerde ve AP seçimlerinde katılım oranının düşük olduğunun hatırlatılması üzerine Giannotta, "Avrupa’da vatandaşlar ile güç merkezleri arasında çok geniş bir boşluk var. Bu geniş boşluk, AP seçimlerinde daha da hissedilmektedir. Bir kimlik duygusu hissetmezsiniz. Dolayısıyla Avrupa duygusu genellikle soyut veya en azından insanların ihtiyaçlarına yakın olmayan bir şey gibi algılanır. O nedenle ben bu seçimlere de katılımın düşük olacağını düşünüyorum. Avrupa’nın asıl sorunu, vatandaşlarına yönelik siyasi kimlik düzeyinde birleştirememesi ve duyarlı bir proje geliştirememesidir. Bu nedenle vatandaşları halen ulusal kurumlara yaslanmaktadır. Bu durum, milliyetçi duygu ve düşünceler ile AB’ye yönelik eleştirilerin artmasını da açıklıyor." diye konuştu.

- AB’nin Türkiye'ye çifte standardı

AP seçimleri ışığında Türkiye-AB ilişkilerine de değinen Giannotta, "Doğrusunu söylemek gerekirse; bu seçimlerden bağımsız olarak Türkiye-AB ilişkileri zaten kritik bir durumda." ifadesini kullandı.

AB’nin 2004’te Kıbrıs’ta Annan Planı’na "hayır" oyu vermesine karşın AB üyesi olduğunu, Türkiye’nin ise 2005’te müzakerelere başladığını anımsatarak, "Müzakereler, 2005’te başladı ama hemen bazı ülkelerce donduruldu. Başlıkların çoğunu açmak imkansız. Bu baştan kusurlu bir durum. Her şey yolunda gitse bile 17 müzakere başlığının Kıbrıs meselesine rehin olduğunu düşünüyorum." dedi.

Türk vatandaşlarına vize serbestisi konusunun 2016’da Türkiye ile AB arasında varılan göçmen mutabakatı sırasında hız kazandığını ve Avrupa’nın "Anlaşmayı imzalayalım, Türk vatandaşları için vize serbestisini getirelim" şeklinde hareket ettiğini belirten Giannotta, şöyle devam etti:

"Göçmen anlaşmasında her şeyi iyi yapıyorsunuz' denirken, bu sefer de 'Terörle mücadele yasanızı değiştirmeniz gerekiyor. Bunu değiştirmeden Türk vatandaşları için vize serbestisi getirmiyoruz' dendi. Terör tehdidiyle yaşayan bir ülkeden bahsediyoruz. Burada bir kez daha Türkiye’ye yönelik çifte standardı görüyoruz. Bu, Türkiye ile AB arasında mütekabiliyet esasının ihlali anlamına geliyor."

-Türkiye-İtalya ilişkileri

Giannotta, Türkiye-İtalya ilişkileri özeline ilişkin tespitini şöyle anlattı:

"Özellikle, İtalya'da bu sıralar bir problem var. Aşırı sağ, ulusalcılık gibi benim İtalyan olarak tanımlamadığım, Türkiye’yi de içine katan Kuzey Afrika ve Akdeniz üzerinden gelen ulusal egemenlik değerlerine tehdit gibi değerlendirilen bir durum bu. Burada anlatmaya çalıştığım şey; Türkiye’nin İtalya ve Avrupa için gerekli bir partner olduğudur. Bu sadece ekonomik açıdan değil, sosyal, kültürel, siyaset bakımdan. Burada söz konusu olan özel bir dostluğun da ötesi."

- Ödüllü kitap

Giannotta, Türkiye’de yaşananları, Avrupa’ya en iyi şekilde burada yaşayan birinin aktarabileceğini, aksi durumda önyargılı yorumların kamuoyuna hakim olduğunu dile getirdi.

İtalyan yazar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve partisi üzerinden dönemi ele alan kitabını yazma fikrini, "İtalya’da önyargı gibi bir problem var. Türkiye’ye yönelik bilindik önyargılar var. Ben de Türkiye’nin işleyişine ve dinamiklerine dair objektif bir fotoğraf çekmek ve bunu kamuoyuna sunmak istedim." dedi.

İtalya’da yaklaşık bir sene önce çıkan kitabının gördüğü ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getiren Dr. Öğretim Üyesi Giannotta, "Yaklaşık 1 ay kadar önce Ulusal Cerruglio Özel Ödülü’ne layık görüldü. Kitabımın, tarafsız analizler sunması sebebiyle bu ödülü aldığı belirtildi. Çok olumlu geri bildirimler almaktayım. Herhangi bir değer yargısı olmadan Türkiye’ye ilişkin açık ve net bir değerlendirme sunduğu belirtiliyor. Ben burada Türkiye’de yaşananların, son yıllarda AK Parti’nin bugüne kadarki fotoğrafını çekmeye çalıştım. Okuyucu kendi sonuca varıyor." ifadelerini kullandı.

-"Kitleleri harekete geçirebilme yetisine sahip biri"

Kitabında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğine de değinen İtalyan akademisyen, şunları kaydetti:

"Ben kitabımda Erdoğan’ı milletin adamı olarak tanımlıyorum. Merkezinde bir lideri olan ve bu lider etrafında gelişen bir parti. Bu öyle bir lider ki, kitleleri harekete geçirebiliyor, kitlelerle kolayca iletişim kurabiliyor ve bunun yanı sıra onlara hizmet etmek başta olmak üzere pek çok şey da sağlayabiliyor. Erdoğan, ülkesine vizyon sunabilen yegane lider. Avrupa ölçeğinde de baktığımda, Avrupa’da şu anda bir tane lider göremiyorum bu boyutta."

Kitabının Türkiye’de satışa çıkarılmasına ilişkin Giannotta, "Evet, böyle bir niyetim var. Kitabımın Türk okuyucularla da buluşmasını isterim." dedi.

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :