ANADOLU'DAN AVRUPA'YA İNSAN HİKAYELERİ - "İsmimiz  Thomas, Norbert olmadığı için baştan kaybediyorduk"

ANADOLU'DAN AVRUPA'YA İNSAN HİKAYELERİ - "İsmimiz Thomas, Norbert olmadığı için baştan kaybediyorduk"

Avusturya’da Müslüman ve azınlıkların haklarını çeşitli platformlarda savunan aktivist, siyasetçi ve elektronik mühendisi Hakan Gördü, doğup büyüdüğü ülkede karşılaştığı çeşitli zorluklara rağmen kurduğu parti ile ülkenin geleceğinde söz sahibi olmak isti

VİYANA (AA) - AŞKIN KIYAĞAN - Avusturya'da siyasi çalışmaları, katıldığı tartışma programları ve genel başkanlığını yürüttüğü SÖZ (Geleceğin Sosyal Avusturyası) Partisi ile Türk toplumunun önemli temsilcilerinden Hakan Gördü, Avusturya toplumunun bir parçası olan Türklerin ülkenin geleceğinde söz sahibi olması gerektiğine inanıyor.

Avusturya’da Türk toplumunun 3’üncü neslinin tanınan temsilcilerinden aktivist, siyasetçi ve elektronik mühendisi Gördü, eğitim ve iş hayatında karşı karşıya kaldığı zorluklar ve siyasi kariyerini, AA muhabirine anlattı.

Gördü, başkent Viyana’da daha ziyade işçi sınıfının yaşadığı 10’uncu bölgede 3 çocuklu bir ailenin en büyük çocuğu olarak 1984'te dünyaya geldi. İlk ve orta öğreniminin ardından elektrik ve elektronik bölümünde lisans eğitimi alan Gördü, daha sonra Elektronik ve İnovasyon Yönetimi dalında yüksek lisansını tamamladı. Halen güvenlik alanında kurduğu şirkette iş hayatına sürdüren Gördü, aynı zamanda kısa bir süre önce kurulan SÖZ Partisi genel başkanlığını da yürütüyor.

- "Haklı olsan bile öğretmenine iyi karşılık vereceksin"

Gördü, çok küçük yaşlarda yaşadığı ülkede yabancı olduğunu hem ailesi hem de sosyal çevresinde karşılaştığı çeşitli deneyimler sonucunda öğrendiğini dile getirdi.

İlkokula başladığı yıllarda anne ve babasının yabancı bir öğrenci olduğu için daha dikkatli olması gerektiği yönündeki uyarıları hala unutmadığını belirten Gördü, "Babamın hep söylediği bir söz vardı; 'öğretmenin gözünün içine bakacaksın, karşı gelmeyeceksin ve haklı olsan bile öğretmenine iyi karşılık vereceksin.' şeklinde sürekli tembihleniyorduk." diye konuştu.

Gördü, Avusturyalılara kıyasla yeme, içme alışkanlıkları, dini ve kültürel hassasiyetlerin farklılığının çoğu zaman hem eğitim hem de sosyal alanda çatışmalara yol açtığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Futbol kulübünde arkadaşlarımızla aynı anda duşa girmediğimiz için antrenmanın sonunda yapılan maça antrenör beni almıyordu, ki bizim için en eğlenceli kısım burasıydı çünkü maç yapıyorduk ve ailem beni almaya gelmeden geç saatte tek başıma eve gitmek durumunda kalıyordum. Bu durum velilerimiz ve teknik direktör arasında ciddi tartışmalara neden oldu. Spor okulumuz biraz ıssız bir yerde olduğu için babam hocaya tepki göstererek, 'bir duş yüzünden oğlumu nasıl tehlikeye atarsın?' diye tartışıyordu. Bu tür farklılıklar her zaman yaşandı ama ne yazık ki her zaman olumlu karşılanmadı.”

- "Avusturyalıların tenezzül etmediği işleri kabul ettik"

Gördü, hem eğitimini sürdürdüğü dönemde hem de üniversite sonrasında etnik kökenine, yabancı bir isme sahip olduğu için maruz kaldığı ayrımcılık ve zorlukları anımsatarak, "Özellikle staj döneminde Avusturyalı arkadaşlarımızın kabul etmediği, tenezzül etmediği işleri bizler kabul etmek durumunda kaldık ancak bu şekilde bir yerde staj yapma imkanı bulduk. Avusturyalı arkadaşlarımızın notları zaman zaman bizden çok daha kötü olabiliyordu ancak ismimiz Jürgen, Thomas, Norbert olmadığı için baştan kaybediyorduk. Tesettürlü arkadaşlarımız bizden de fazla sıkıntı çekiyorlardı." şeklinde konuştu.

Üniversite sonrası bir şirket kurma düşüncesi olmayan Gördü, karşılaştığı ayrımcılıklar nedeniyle kendi işini kurma kararı aldığını, özellikle Viyana’da Türklere ait binin üzerinde işletme olduğunu, birçok kişinin benzer tecrübeler sonrasında bu yönde karar almak durumunda kaldığını söyledi.

- "Türk müsün yoksa Avusturyalı mı?"

Gördü, bu ülkede doğmuş ve buranın vatandaşı olarak "Türk müsün yoksa Avusturyalı mısın?" gibi soruların sıklıkla muhatabı olduğunu belirterek, kişinin kendisini Avusturyalı olarak hissetmesi ve tanımlamasının bazıları için yeterli olmadığını, etnik kökenine atıfta bulunularak, Avusturyalı olmadığının birçok kez kendisine söylendiğini ifade etti.

Lise yıllarında yaşadığı bir olayı aktaran Gördü, "Sınıfta Avusturya Devlet Televizyonunda gösterilen filmleri konuşuyorduk. Filimler hakkında bazı şeylerin hoşuma gitmediğini ifade edince, aramızın çok iyi olduğu bir öğretmenim bana 'o zaman kapı burada Türkiye’ye dönebilirsin.' dedi. Ben ne bir Türk ne de bir Müslüman olarak bu yorumda bulundum, sadece bir seyirci olarak fikrimi beyan ettiğimde, farklılığım nedeniyle Türkiye’ye gitmem gerektiği yönünde bir yaklaşımla karşılaşabiliyordum. Bunu bugün siyasette sürekli yaşıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Gördü, hem Türk hem de Avusturyalı olduğunu vurgulayarak, etnik farlılıklar üzerinden yürütülen tartışmaların toplumu kutuplaştırmanın dışında herhangi bir getirisinin olmadığına dikkati çekerek, "İngilizce bilmek, Fransız kültürünü burada yaşamak nasıl zenginlik olarak görülüyor ve çoğulculuğun bir simgesi olarak kabul ediliyorsa, benim Türk kimliğim de kesinlikle bir kazanımdır. Bundan ne utanırım ne de bu konuda herhangi bir dışlanmayı kabul ederim." görüşünü paylaştı.

- Müslümanların siyasette temsil sorunu

Gördü, ilk olarak 1960’lı yılların ortalarında önce dedesinin daha sonra anne ve babasının bu ülkeye geldiğini belirterek, ilk neslin tamamen biraz para kazanıp geri dönme motivasyonuyla hareket ettiğini, Avusturya’da kalıcı olduklarını kavradıktan sonra hem kendi ailesinin hem de ülkedeki Türklerin dini cemaatler, hemşeri dernekleri gibi sosyal ve kültürel oluşumları hayata geçirmeye çalıştığını, ancak siyaset alanındaki ciddi boşlukların doldurulamadığını savundu.

Sosyal sorumluluk üstlenme ve siyasete yönelme sürecine de değinen Gördü, Avusturya’da Müslüman, Türk ve göçmenlerin haklarını savunacak, temsil edecek siyasi mecra ya da yapılar bulunmadığını, özellikle 2015’te Müslümanların haklarını kısıtlayan "İslam Yasası"nın kabul edilmesi sürecinde bunun çok daha açık bir şekilde anlaşıldığını aktardı.

Gördü, Avusturya’da azınlıkların haklarını savunmak, bu alandaki boşluğu doldurmak ve gelecek nesillere daha iyi bir ülke bırakmak adına siyasete yöneldiğini kaydederek, "Bu çalışmalarımız esnasında şunu fark ettik, temsil edilme hakkımızı körü körüne birilerinin eline bırakamazdık. Toplumsal meseleler için çalışan ve sesimizi yükselten arkadaşlarımızın sayısı gün geçtikçe arttı ve olay artık bir parti kurmaya kadar geldi ve partimizi de kurduk. Düşe kalka öğreniyoruz ama gelecek için ümitliyim." değerlendirmesinde bulundu.

- Türkiye'deki terör örgütlerinin sempatizanlarına karşı hukuk mücadelesi

Avusturya’da medyadan siyasete son yıllarda Müslümanları tehlike olarak göstermeye çalışan bir mekanizmaya karşı Müslüman ve azınlıkların temel haklarını savunma hususunda yaptığı çalışmalar nedeniyle özellikle Türkiye’deki bazı terör oluşumlarının sempatizanları tarafından hedef gösterildiğini ifade eden Gördü, "Güneydoğu'da ve Suriye’de yaşanan bazı olaylar nedeniyle burada camiler yakılmaya başlandı, camilere zarar vermeye çalıştılar ve oradaki savaşı buraya taşımaya uğraştılar. Biz de buna karşı çıkıyoruz. Bizim asıl konumuz buradaki sulh. Burada kriz çıkması durumunda en çok zarar görecek kişiler Müslümanlar ve diğer azınlıklar, ırkçıların güçlenmesi kimsenin lehine değil." şeklinde konuştu.

Gördü, terör örgütü sempatizanlarının Türkiye’ye yönelik baskıların artması amacıyla burada yürüttüğü kampanyalara karşı bir duruş ortaya koyduğu için "Kürt düşmanı" gibi suçlamalarla karşı karşıya kaldığını belirterek, "Biz bu konuda davalar açtık çünkü her şeyi kabul ederim ama Kürt düşmanlığını asla kabul etmem. Ben etnik köken üzerinden insanları sınıflandıran birisi değilim. Türk-Kürt kardeştirden de ziyade bütün insanlar kardeştir paradigmasıyla olaylara yaklaşırım." ifadesini kullandı.

Açtıkları bütün davaları kazandıklarını ve karşı tarafın ciddi oranda tazminat ödemeye mahkum edildiği bilgisini paylaşan Gördü, bu davaların örnek teşkil ettiğini, artık bazı çevrelerin istedikleri gibi insanları karalama ve suçlama kampanyaları yürütemediğine dikkati çekti.

Gördü, Avusturya’ya 50 yıl önce gelen ilk nesille aynı perspektifte olmalarının düşünülemeyeceğini, şartların her yönüyle ciddi bir şekilde değiştiğini belirterek, Avusturya’nın kalkınmasına katkı sağlayan, zorlu işlerde çalışarak sağlıklarını bu ülke için feda eden ilk neslin torunları olarak ülkenin geleceğinde söz sahibi olmak istediklerini sözlerine ekledi.

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :