Altın Artık Yatırım Aracı Değil, Ekonomik Siper

Altın Artık Yatırım Aracı Değil, Ekonomik Siper

İsrail-İran savaşında tansiyon yükselirken, altın piyasaları hareketlendi. Ekonomi uzmanı Ahmet Cumhur Kitiş, “Altın artık yatırım değil, jeopolitik risklere karşı ekonomik bir savunma duvarı” dedi.

İsrail ve İran arasında tırmanan savaş, küresel ekonomiyi derinden etkiliyor. ABD'nin de doğrudan çatışmalara müdahil olmasıyla birlikte altın ve akaryakıt fiyatları hızla yükselişe geçti. Süreci değerlendiren DEMAŞ A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Cumhur Kitiş, “İsrail ve İran arasında başlayan yangın, artık küresel sisteme sirayet etti. ABD'nin İran'daki nükleer tesisleri doğrudan bombalaması, gerilimi geri dönüşsüz biçimde tırmandırdı. Altın artık stratejik bir silah” diye konuştu.

Kitiş, küresel piyasalarda yaşanan sarsıntının yalnızca askeri değil, ekonomik etkilerle de okunması gerektiğini vurguladı:
“Enerji fiyatlarının hızla yükselmesi, tedarik zincirlerinin tehdit altında olması ve uluslararası fonların gelişmekte olan ülkelerden çekilme eğilimi, piyasaları sarstı. Sermaye bir kez daha güvenli limanlara yönelecek. Bu noktada altın artık bir yatırım aracı değil, jeopolitik belirsizliklerin karşısında bir savunma duvarı haline gelmiş durumda.”

Altın Artık Yatırım Aracı Değil, Ekonomik Siper

"Yatırım değil, hayatta kalma güdüsü"

Kitiş, altına yönelimin geçici değil, yapısal bir dönüşüm olduğunu belirtti.
“ABD'nin sahaya doğrudan inmesiyle kriz artık sadece bölgesel bir sorun olmaktan çıktı. İran’daki nükleer tesislerin vurulması, dünya düzeninde yeni bir kırılma noktası. Bu ortamda yatırımcıların altına yönelmesi sadece ekonomik bir tercih değil; hayatta kalma güdüsüdür.”

Ayrıca Türkiye'nin son yıllarda fiziki altın rezervlerini artırmasının bu süreçteki önemine değinen Kitiş, “Bu adım ne kadar öngörülü ve stratejik olduğunu bugün daha net gösteriyor. Altın bu dönemde yalnızca bireyler için değil, ulusal ekonomi için de bir güvenlik enstrümanıdır” ifadelerini kullandı.

"Fiziki altın, ekonomik egemenliktir"

Küresel çatışmaların genişleme potansiyeline dikkat çeken Kitiş, Rusya ve Çin'in pozisyonunun da kritik olduğunu söyledi.
“Mevcut tablo, diplomatik girişimlerin sonuçsuz kaldığını ve krizin çok daha geniş bir coğrafyaya yayılma riskinin her an masada olduğunu gösteriyor. Yeni cepheler ve enerji rotalarındaki tehditlerin, ekonomik dengeleri altüst etme potansiyeli yüksek.”

Kitiş, altına yönelimin psikolojik değil, stratejik bir refleks olduğunu belirtti:
“Altına sahip olmak bu dönemde yalnızca fırsat değil; bir tedbirdir. Altın, artık yatırımcı psikolojisinin değil, jeopolitik refleksin ifadesi haline geldi. ABD sahada, savaş gerçek. Altın artık yatırım değil, ekonomik siper.”

Altın Artık Yatırım Aracı Değil, Ekonomik Siper

"Türkiye’nin rezerv adımı örnek teşkil ediyor"

Kitiş, bireysel yatırımcılar için fiziki altına sahip olmanın artık bir zorunluluk haline geldiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Türkiye'nin altın rezervlerini artırması, yerinde ve ileri görüşlü bir hamleydi. Bugün geldiğimiz noktada mesele, fiyat tahmini yapmak değil; altını fiziki olarak elde bulundurmak. Çünkü bu dönemde altın, sadece kazanç değil; koruma, istikrar ve egemenlik demektir.”

“Finansal sistemin sarsıldığı, diplomatik yolların tıkandığı, jeopolitik dengelerin yeniden şekillendiği bu ortamda, fiziki altına sahip olmak artık lüks değil; stratejik bir zorunluluktur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kararlı rezerv politikası da bireysel yatırımcıya güçlü bir örnek sunuyor” ifadelerini kullandı.

Kitiş son olarak, “Bazı dönemlerde değeri saklamanın tek güvenilir yolu, değerin bizzat kendisini elinde tutmaktır. Altın bugün tam da bu ihtiyaca cevap vermektedir” dedi.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.