"Akademik Büyüteç ile 15 Temmuz" sempozyumu

"Akademik Büyüteç ile 15 Temmuz" sempozyumu

Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özkır:- "FETÖ bildiğimiz şekilde bir terör örgütü değil. Kendisine anlatılan her şeye inanan ve inanmaya hazır kitlelerin peşinden gittiği bir örgüt. Dolayısıyla bu tip örgütlerin lider t

İSTANBUL (AA) - Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yusuf Özkır, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) bilinen şekilde bir terör örgütü olmadığını belirterek, "Kendisine anlatılan her şeye inanan ve inanmaya hazır kitlelerin peşinden gittiği bir örgüt. Dolayısıyla bu tip örgütlerin lider tasfiyesi olmadan, lider kadrosu tasfiye edilmeden faaliyetlerinin engellenmesi zor." dedi.

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından şehit Prof. Dr. İlhan Varank anısına Sağlık Bilimleri Üniversitesi Konferans Salonu'nda düzenlenen "Akademik Büyüteç ile 15 Temmuz" sempozyumu kapsamında düzenlenen oturumda konuşan Özkır, Batılıların Türkiye'ye bakışında oryantalist, "ben merkezçi" bir anlayışa sahip olduğunu ifade etti.

Bu konuda çok naif olmaya gerek olmadığını, aslında birçok şeyin herkes tarafından açık ve net şekilde bilindiğini belirten Özkır, Türkiye'nin şu anda, bu bilinenleri yeniden anlatarak, uluslararası kamuoyunu, farklı mecraları daha fazla bilgilendirmeye çalıştığını aktardı.

Özkır, Türkiye karşıtı yurt dışında faaliyet gösteren üç temel diaspora bulunduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Ermeni, Yahudi diasporası ile sosyalist PKK yanlısı bir lobi. Dördüncüsü de FETÖ diasporası olarak karşımıza çıkmaya başladı. Bunlar Türkiye karşıtı onlarca faaliyete imza atıyor. Son süreçte bu faaliyetlerin daha hızlandığını ve çeşitlendiğini görüyoruz. FETÖ'nün bu diasporalara şöyle bir katkısı oluyor. FETÖ bu diasporalara lojistik sağlayıp Türkiye karşıtı argümanları, bilgileri, belgeleri taşıyarak onların Türkiye karşıtı faaliyetlerinin kuvvetlenmesine yardımcı oluyor. Bunun sonucunda mesela, geçenlerde uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'ye karşı aldığı kararlar vardı. Dolayısıyla FETÖ diasporası yurt dışında elit siyaset açısından baktığımızda Türkiye karşıtı kampanyanın en alt ve üst düzeylerde çeşitlenmesinde rol oynuyor."

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in, darbe girişimi sonrası "küresel Türkiye karşıtı kampanya"yı sürekli yeni argümanlarla beslediğini vurgulayan Özkır, bunların hepsine bakıldığında Batılıların zihninde Türkiye'ye olan oryantalist bakış açısını besleyen dinamikler olduğunu anlattı.

Örgütün medya organlarından olan ve Türkiye'de kapatılan Zaman gazetesinin yurt dışındaki yayınlarının devam ettiğini ve bu kampanyayı sürdürdüğünü belirten Özkır, örgütün 140 ülkede yapılandığını da hatırlatarak, "FETÖ bildiğimiz şekilde bir terör örgütü değil. Kendisine anlatılan her şeye inanan ve inanmaya hazır kitlelerin peşinden gittiği bir örgüt. Dolayısıyla bu tip örgütlerin lider tasfiyesi olmadan, lider kadrosu tasfiye edilmeden faaliyetlerinin engellenmesi zor." diye konuştu.

Özkır, Türkiye'nin örgütün lider kadrosunun tasfiyesi için daha çok çalışması gerektiğini dile getirerek, "Türkiye radikal anlamda dış politikada kendisini temsil eden isimlerle ilgili bir adım atmalı. Yeni bir sinerji için bu yapılmak zorunda. Aksi takdirde dışarıda büyükelçilerin FETÖ okullarının kapatılması ya da onlara yönelik operasyonlar konusunda çok enerjilerinin olmadığını düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.

- "Dışarıda kendimizi ifade edemiyoruz"

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Süleyman Elik, darbe girişimine ilişkin, "Dünyadaki finansal hareketler bazı ülkeleri, bazı şehirleri seçer. Şu anda Türkiye de bunlardan biri. Daha önce Londra, New York gibi finans merkezi olan yerlere Türkiye'nin de adaylığı söz konusu. Girişimin sadece iç mücadele, siyasal mücadele değil, bir ekonomik kavga olduğunu da rahatça söyleyebiliriz." dedi.

Elik, Türkiye'nin 15 Temmuz darbe girişimini akamete uğratırken verdiği mücadeleyi dünyaya anlatamadığını söyleyerek, şunları kaydetti:

"AK Parti hükümetleri döneminde Türkiye'nin ekonomisi her ne kadar yükselmiş olsa da yurt dışı lobilerinde başarısız kalınmıştır. Bunun çeşitli sebepleri var. Avrupa'da Türkiye çalışmaları merkezleri var. Bunların tekrar canlandırılması gerekiyor. Avrupa'da Türkiye'den akademisyen sayısı azalmıştır. AK Parti hükümetleri döneminde yapılan önemli hamlelerden biri; TİKA, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü gibi yapıların kurulması. Türkiye'nin yumuşak gücünü dışarıda temsil eden bu kurumların çok önemli ve etkin şekilde çalışmaları gerekiyor."

Darbe girişiminin ardından yabancı medyanın, Türkiye'ye karşı yoğun bir saldırı içinde olduğunu anlatan Elik, "Medyada bizi temsil edecek kalemşörlerimiz yoktu. Bunun çok nedeni var. Türkiye'deki düşünce kuruluşlarının çalışmaması, politize olması, esas işlevlerini yerine getirmemesiyle ilgili bir sorun var. Akademisyenlerin meseleyi tam sahiplenememesi, dünya medyasıyla irtibatının olamaması, yani kamu diplomasisini yönetememesi söz konusu. Hala bu sorun devam ediyor. Dışarıda kendimizi ifade edemiyoruz, yaptığımız kahramanlıklarımızı, kendimizi hiçbir şekilde anlatamıyoruz. Yetişmiş insan sayımız olsa bile onları konuşturduğumuz platformlar yok." diye konuştu.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler