İSTANBUL (AA) - Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) Yönetim Kurulu ve Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan, "Şimdi madem eğitimi okul denen bir kutunun içine soktuk. Eskiden hayatın her alanında eğitim olduğu düşünülürdü. O zaman öğretmen, idareci dışındaki eğitimin tarafı olan velinin de bir şekilde okulun içine girip oraya katkı sağlaması lazım." dedi.

Erdoğan, ÖNDER İmam Hatipliler Derneği Okul Aile Birliği tarafından 15 Temmuz Şehitleri Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde düzenlenen "Aileli Okul İnovasyon Zirvesi"nin son gün etkinliğine katıldı.

Amerika'da kaldığı dönemde gözlemlediği eğitim anlayışlarından örnek veren Erdoğan, "Eğitimde herkes tarafından kabul edilen iki unsur olduğunu anladık. Bunlardan bir tanesi sınıf boyutu. Sınıf ne çok kalabalık olacak ne de çok ıssız olacak. Eğitimin kalitesi 5-6 öğrenciye düşünce artmıyor. 40-50 olduğu zaman da çok verimli olmuyor. Bunu 20-30 arasında bir yerlerde olmasının eğitim için ideal olduğu eğitim alanında çalışan akademisyenler tarafından kabul görüyor. Diğer bir unsur da velinin eğitime katılması. Velinin eğitime katıldığı okullarda eğitimin kalitesi yükseliyor." diye konuştu.

Erdoğan, Amerika'da velinin okul idaresi, ders seçimi gibi konularda müdahil olmasının yanında kendi imkanlarına göre de eğitime katıldığını anlattı.

Bizim geleneğimizde de benzer unsurlar olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bizim büyüdüğümüz dönemlerde herkes, mahalledeki köydeki çocuklara nasıl katkıda bulunabileceğini düşünüyordu. Emniyetini sağlamayı bırakın nasıl tecrübe aktarabilirim gözüyle bakardı. Şimdi madem eğitimi okul denen bir kutunun içine soktuk. Eskiden hayatın her alanında eğitim olduğu düşünülürdü. O zaman öğretmen, idareci dışındaki eğitimin tarafı olan velinin de bir şekilde okulun içine girip oraya katkı sağlaması lazım. Okul aile birlikleri sadece okulun ihtiyaçları için para toplayan, kendi parası olan ya da kurumlara gidip para isteyen ama hep para etrafında bir anlayış egemen oluyor. Bu yüzden de insanlar kaçınıyor tabi para vermek çok acı bir şey olduğu için insanlar okul aile birliklerine girmiyor."

İdareciler tarafında da durumun farklı olduğunu dile getiren Erdoğan, velinin genelde eğitimden idareciden şikayetçi olduğunu belirtti.

Veliden agresif tepki alan öğretmen ve idarecinin de velinin okula girmesini çok istemediğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Velinin okuldan beklentisi çok üst düzeyde. Öğretmenin, idarecinin durumu ortada. Fiziki imkanlara, müfredata çok fazla takılıyoruz. İşin sonunda eğitimi terbiye olarak anlıyorsak, terbiye insan insana olan bir şey. Oturarak, konuşarak, anlaşarak olur. Özel okul velisi de bir değişik, 'Parasını veriyorum, çıkışta sen bana istediğim esvapta çocuk veriyorsun' diye mantık var. Devletteki velinin oradaki yansıması, zihniyet aynı. Çok dünyevi, hırslı bakan, 'Çocuğum benim yapamadığım neleri yapacak, hangi mesleği yapacak' çocukları cendereye alıyoruz. Hem çocuğu hem öğretmeni hem idareciyi baskılıyoruz. Bu gerilim ortamında nasıl eğitim olacak. Mümkün değil. Çocuk velinin bütün gerilimini hissediyor. Bu kapitalist paradigmanın bir yansıması. Fabrikanın bir versiyonu haline getirilmiş okullar, öyle oluşturulmuş, öyle kurgulanmış. Eğitim zamansal, mekansal olarak sınırlandırılmaması gereken bir olgu olmamasına rağmen, bu dönemde madem böyle, inşallah kendi geleneğimize, inancımıza daha uygun bir eğitime geçeriz ama şu aşamada burayı rahatlatmamız lazım."

Erdoğan, sağlıklı bir okul aile birliği yapılanmasına ihtiyaç olduğunu vurguladı.

ÖNDER İmam Hatipliler Derneği Genel Başkanı Halit Bekiroğlu, kendisinin de bir veli olduğunu ve okul aile birliği üyesi olduğunu anlattı.

Okul aile birliğinin idareci ve öğretmenlerle işbirliğinde çalışması gerektiğini belirten Bekiroğlu, "Gönüllülük odaklı oluşumu güçlendirmemiz lazım. Okul aile birliğini salt ekonomik destek mantığından sıyırmamız lazım. Çok yönlü bir destek olarak düşünmek lazım." ifadelerini kullandı.

Konuşmacılar daha sonra katılımcıların sorularını yanıtladı.

AA