"Açıklanan paket bir reform paketi değildir"

"Açıklanan paket bir reform paketi değildir"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek:- "Açıklanan paket bir reform paketi değildir. Eğer iktidar sahipleri samimilerse demokratik hukuk devletini tesis etmek için yapılacak yargı reformuna kuvvetler ayrılığı tesis edilerek başlanmalı"

ANKARA (AA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, Yargı Reformu Stratejisi'ne ilişkin, "Açıklanan paket bir reform paketi değildir. Eğer iktidar sahipleri samimilerse demokratik hukuk devletini tesis etmek için yapılacak yargı reformuna kuvvetler ayrılığı tesis edilerek başlanmalı." ifadesini kullandı.

Erkek, yazılı açıklamasında, Yargı Reformu Stratejisi Belgesi'ne ilişkin değerlendirmede bulundu.

Ülke olarak, yargıda reform paketlerine dair yakın zaman siyaset tarihinde epey tecrübe edindiklerini belirten Erkek, ilki 2009, ikincisi ise 2015 yılında olmak üzere iki kez daha yargı reformu strateji belgesi hazırlandığını hatırlattı.

Erkek, "Geçen bunca yıla rağmen hala aynı başlıklarda reform yapma ihtiyacı duyuluyorsa, bu belgelerin suya yazılmış dileklerden ibaret olduğu anlaşılacaktır. 2019 tarihli belgenin farklı olacağını düşünmek hayalperestlik olur." açıklamasını yaptı.

Açıklanan belgenin en temel niteliğinin fazlasıyla soyut olması olduğunu savunan Erkek, yasal düzenlemeler ve bunların yöntemlerinin tam anlamıyla belirtilmediğini öne sürdü.

"Anayasa değişikliği olacak mı? Bahsedilen faaliyetleri sağlayacak yasa değişikliklerinin içerikleri ne olacak? Bunlara yanıt vermeyen strateji belgesi aksaktır." görüşünü paylaşan Erkek, belgede "Hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi, hak ve özgür­lüklerin daha etkin korunup geliştirilmesi, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlendirilmesi, sis­temin şeffaflığının artırılması, yargısal süreçlerin basitleştirilmesi, adalete erişimin kolaylaştırılması, savunma hakkının güçlendirilmesi ve makul sürede yargılanma hakkının daha etkin korunması." başlıklarının öne çıktığını belirtti.

Erkek, "Demek ki adalete dair en temel ilkelerin eksikliği, bizzat iktidar sahiplerince kabul edilmiş. Peki, insan sormaz mı, 17 yıldır kim iktidarda? Bunlar neden sağlanmadı?" diye sordu.

Belgede, iktidarın son 16 yılda basın ve ifade özgürlüğü konusunda somut adımlar attığının söylendiğine dikkati çeken Erkek, belgede, Türkiye’nin Sınır Tanımayan Gazeteciler Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 157’nci sırada yer almasından bahsedilmediğini savundu.

Reform strateji belgesini boşa düşüren en önemli ifadenin ise OHAL'e ilişkin olduğunu öne süren Erkek, belgede OHAL dönemiyle ilgili, "Başta Anayasa olmak üzere uluslararası yükümlülükler­den kaynaklanan ‘zorunluluk’ ve ‘orantılılık’ kriterlerine hassasi­yetle uyulmuştur." dendiğini aktardı. Erkek, şu değerlendirmede bulundu:

"İçinde adalet olan belgede yalan olmaz. Bu belgede yalan var. KHK ile yargılanmadan işlerine son verilen akademisyenler hangi orantılılıkla açıklanacaktır? Yandaşların atamalar, tayinler, terfiler ve hatta Bakanlıkla ödüllendirildiği süreçte, suçun şahsiliğinin yok edilerek yaşamları karartılan insanlar hangi zorunluluğun sonucudur? OHAL’in ilan edilme gerekçesiyle hiçbir ilgisi olmayan, kış lastiğinin dahi içine konulduğu düzenlemelerle açıkça Anayasa çiğnenmişken, hangi hassasiyetten bahsedilmektedir?"

Sav ve savunmanın, yani silahların eşitliğinin sağlanmadığı, avukatların tutuklanmasına, duruşma salonlarından atılmasına çözüm getirmeyen bir strateji belgesinde, avukata yeşil pasaport verilmesinin alkışlanacak hiçbir yanı olmadığını ileri süren Muharrem Erkek, şu ifadeleri kullandı:

"Benzerini daha önce yaşadığımız bir olay dün tekrarlandı. Bildiğiniz gibi ülkemizde tutuklu bir NASA çalışanı, Trump’ın bir telefonuyla serbest bırakıldı ve kendisi de Erdoğan’a bunun için teşekkür etti. Unutulmasın ki yargı reformu, yargı bağımsızlığı olmadan konuşulamaz. Yargı reformunun yapılacağı yer neresi? Kuvvetler ayrılığının yok edilmesinin, tek adam iradesinin somutlaştığı saray mı, halk iradesinin temsil edildiği TBMM mi? Eğer yüzde 30'lara kadar düşmüş yargıya güven yeniden tesis edilecekse; gazetecilere saldıranların serbest bırakıldığı, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na linç girişiminde bulunanların ellerinin öpüldüğü, Kadri Gürsel gibi tek işi gazetecilik olan birinin ellerinin ise kelepçelendiği yargı sistemi düzeltilecekse, eteğin boyuna ya da talimat almak için birilerinin ağzına bakan tipteki yargıçlar temizlenecekse, yüksek yargının başındakiler çay toplamayacak, yürütmenin önünde ilikleyecek düğme aramayacaksa, basın ve ifade özgürlüğü korunacaksa bir reformdan bahsedilebilir. Bu nedenlerle açıklanan paket bir reform paketi değildir. Eğer iktidar sahipleri samimilerse demokratik hukuk devletini tesis etmek için yapılacak yargı reformuna kuvvetler ayrılığı tesis edilerek başlanmalı."

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :