Gazeteci, yazar ve hikayeci Ahmet Kekeç, bir süredir koronavirüs tedavisi gördüğü hastanede 59 yaşında hayatını kaybetti.

Oğlu Mehmet Hakan Kekeç, babasının vefatını sosyal medya hesabından, "Ne diyeceğimi bilemiyorum. Aslan gibi, bileğiyle savaştı. Babam, Ahmet Kekeç'i kaybettik. Yağmurdan sonra görüşürüz, babam" ifadeleriyle duyurdu.

Daha önce 2 kez kanseri yenen ve son olarak akciğerindeki rahatsızlığı nedeniyle hastanede tedavi gören yazar, 9 Kasım'da Kovid-19 testinin pozitif çıkmasıyla yoğun bakıma alınmıştı.

Mehmet Hakan Kekeç, "Babam Ahmet Kekeç'in cenaze namazı Pazartesi Eyüp Sultan camiinde... Defin Eyüp Sultan haziresinde. Rabbim, Hz Muhammed s.a.v'e komşu etsin" paylaşımı yaptı.

Fuat Oktay'dan başsağlığı mesajı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Kovid-19 nedeniyle tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden gazeteci Ahmet Kekeç için başsağlığı mesajı yayımladı.

Oktay, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Usta gazeteci, kıymetli yazar Ahmet Kekeç'e Allah'tan rahmet, kederli ailesine, sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet olsun." ifadelerini kullandı.

Leyla Şahin Usta'dan başsağlığı paylaşımı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı/İnsan Hakları Başkanı ve Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta, "Çok değerli gazeteci yazar Ahmet Kekeç’e Allah’tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve sevenlerine sabr-ı cemiller diliyorum. Mekanı cennet olsun" açıklamasında bulundu.

Halil Etyemez: Zor zamanlarda konuşabilendi

AK Parti Konya Milletvekili Halil Etyemez de sosyal medya hesabından Ahmet Kekeç'i yad etti: "Zor olanı seçerdi. Zor zamanların adamıydı. Zor zamanlarda konuşabilendi. Zor zamanda yola revan olabilendi. Ve yolundan aslâ dönmezdi. Gazeteci Ahmet Kekeç kardeşimiz Hakkın rahmetine kavuştu. Kendisine Allah’tan rahmet, kıymetli ailesine ve sevenlerine sabır diliyorum."

Hacı Ahmet Özdemir: O, sade yazar ve şair değil, aynı zamanda hünerli bir sanatkardı 

AK Parti Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir sosyal medya hesabından yayınladığı art arda mesajlarla Kekeç'i anlattı: Allah rahmet eylesin. Onu İstanbul’da tanımıştım. Bazı dergilerin (İmza dahil) pikaj ve montajını yapıyordu. Yani o, sade yazar ve şair değil, aynı zamanda hünerli bir sanatkardı. Muhtemelen Kenan Yabanigül tanıştırmıştı. Fatih’te o İslami hassasiyete sahip basın yayın organlarının sığıştığı veya sıkıştığı 1950’lerden, 60’lardan kalma, 2. Dünya Savaşı yıllarının izini taşıyan, üst üste girdiği savaşlarda bazı cephelerden galibiyetle ama çoğundan mağlubiyetle çıkmış, Osmanlı’dan Türkiye’ye, imparatorluktan cumhuriyete geçmiş yorgun ülkenin yavaş sürüngen adımlarla ihtiyarlığa yürüyen, arada bir boya badana görmesine rağmen, yaşanmışlıkların izi duvarlarına, çatılarına, bacalarına, merdivenlerine, tırabzanlarına yansımış, ferinin kaçtığı yaş dolu kan çanağı gözünden okunan, buruş kırış çehreli, sakal bırakmaya karar verememiş ama günlük traşını da bilinçli bilinçsiz ihmal etmiş, belki de bunu kurulu düzene bir çeşit isyan sayan bir anlayışa büründürerek içselleştirmiş, görmüş geçirmiş orta yaş kuşağı bir vatandaş gibi gecekondudan hallice, derme çatma betonarme binalarından birisi idi. Bu görüntü bizim o günkü halimize o kadar mutabık idi ki biz o binaları, o binalar bizi hiç mi hiç yadırgamazdık. Baş sağlığı dilemek için aradığımda Kenan Yabanigül, aynı odayı paylaştıkları önür Ahmet’in de (Mercan) hasta olduğunu haber verdi. Yabanigül de ilaçlarla falan idare ediyormuş. Yani o da hasta. Ben de Ferman Karaçam’ın rahatsız olduğunu haber verdim. O binalar hala ayakta ama içindeki gençler yaşlandı ve hastalandı. Sağlığı da, hastalığı da verene şükürler olsun... Allah, Ahmet Kekeç’e ve o dönemlerdeki arkadaşlarımızdan ahirete göçmüşlere rahmet eylesin. Kabirleri pür nur, günahları mağfur, amelleri makbul olsun. Geride kalanlarımıza hayırlı, bereketli ömürler ve hüsn-i hatimeler nasip eylesin." 

Uğur İbrahim Altay: Ömrü vatan millet sevdasıyla geçti

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, sosyal medya hesabından "Ahmet Kekeç’e Allah’tan rahmet diliyorum. İyi insandı, ömrü vatan ve millet sevdasıyla geçti. Mekanı cennet olsun" ifadelerini kullandı.

Ahmet Kekeç kimdir? 

3 Ocak 1961'de Malatya'da dünyaya gelen Star Gazetesi yazarı Kekeç, doğduğu şehirde eğitim hayatına başladı ve sırasıyla Atatürk İlkokulu, Atatürk Ortaokulu ile Atatürk Lisesi'nden 1978'de mezun oldu.

Liseyi bitirdikten sonra ailesinin de yönlendirmesiyle üniversite hayatına Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nde başlayan Kekeç, 17 yaşındayken Gırgır dergisinde mizah öyküleri yayımlamaya başladı.

Kekeç, kaleme aldığı hikaye, eleştiri ve denemeleri 1980'den itibaren Aylık Dergi, Mavera, Yönelişler, Kayıtlar, Kırkayak (Kırklar), Kitap Dergisi, Girişim, İmza dergilerinde yayınladı. Yazar aynı zamanda 1989'da "İmza" dergisinin kurucuları arasında da yer aldı.

Aynı dönemlerde gazetecilik mesleğine de adım atan Kekeç, ilk olarak "Milli Gazete" (1985), "Yeni Haber", "Zaman" (1986), Vahdet (1988), Yeni Şafak (1999) ve "Akit" gazetelerinde editör ve köşe yazarlığı gibi görevlerde bulundu.

Kekeç, Gençlik dergisi tarafından 1997'de "yılın yazarı" seçildi. Aynı yıl Türkiye Yazarlar Birliği "Basın -Fıkra Ödülü"nü, 1999'da ise "Yağmurdan Sonra" adlı romanı ile Tuzla Belediyesi Roman Yarışması'nda birincilik ödülünü aldı.

Kanal 7'de bir yıl kadar yorumculuk da yapan Ahmet Kekeç, bir dönem Cine5'te Rasim Ozan Kütahyalı ve Salih Tuna ile birlikte "Memleket Meselesi"nin yanı sıra yine aynı kanalda "Derin Mevzu" adlı tartışma-sohbet programını sundu.

Kekeç, daha sonra 24 TV'de Nagehan Alçı ile birlikte "Nerede Kalmıştık", Nevin Ateş ve Mustafa Armağan ile birlikte "Tarihçe", Ülke TV'de de Turgay Güler ve Yusuf Ziya Cömert ile birlikte "En Sıra Dışı" adlı üç televizyon programında yer aldı.

Kekeç, son yıllarda çalışmalarını roman üzerine yoğunlaştırmıştı ve 2016 yılından beri Star Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam ediyordu.

Usta yazarın hayatı boyunca kaleme aldığı eserler ise şöyle:

Öykü, "Son İyi Şeyler" (1985), roman "Yağmurdan Sonra" (2000), deneme "Beni Türk İmamlarına Emanet Ediniz" (1991), "Atam Sen Kalk Ben Yatam" (1993), "İnek Sosyalizmi" (1996), "Maalesef Türkiye" (1996), "Yurtta Sus Cihanda Sus" (1996), "Gazeteciyim Ama Tedavi Görüyorum" (1999), "Kalanlar" (2003), anı "Derin Roman" (2004), günce "Kanamalı Haydut" (2005), inceleme- araştırma "CIA ve 12 Eylül -Bir İhtilalin Romanı" (1993), "Ali Şükrü Bey Cinayeti" (1996), "Sıkı Adamlar" (2002).