4. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu

4. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu

Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan:- "Yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslam karşıtlığı gibi kavramlar farklılıkların yönetiminde dikkate alınması ve aslında tedavi edilmesi gereken tutum ve davranışlardır"- Yargıtay Başkanı Cirit:- "Tarih boyunca bu toprakl

ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, "Yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslam karşıtlığı gibi kavramlar, farklılıkların yönetiminde dikkate alınması ve aslında tedavi edilmesi gereken tutum ve davranışlardır." dedi.

Arslan, Kamu Denetçiliği Kurumunca, Grand Ankara Oteli'nde düzenlenen 4. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu'nda "Göçe bağlı yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslam karşıtlığı" konulu oturuma katıldı.

Göç ve mülteciler meselesinin dünyanın en yakıcı konularından olduğunu ifade eden Arslan, toplumsal hayatta çeşitliliğin esas olduğunu vurguladı. İnsan haklarına dayanan demokratik hukuk devletinin en önemli amacının farklılıkları bir arada yaşatmak olduğunu anlatan Arslan, "Yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslam karşıtlığı gibi kavramlar farklılıkların yönetiminde dikkate alınması ve aslında tedavi edilmesi gereken tutum ve davranışlardır." diye konuştu.

Batı dünyasının bu toplumsal ve siyasi hastalıktan muzdarip olduğunu ifade eden Arslan, İslamofobinin, çağın karanlık yüzü olduğunu dile getirdi. Zühtü Arslan, "Yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkla mücadelenin yolu insan odaklı bir anlayışın toplumsal ve siyasal alanda hakim kılınmasından geçmektedir." ifadelerini kullandı.

Arslan, bu toprakların ruh köklerini oluşturan Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş Veli gibi düşünürlerin insanı merkeze alan, hoşgörü ve sevgiyi hakim kılmaya yönelik mesajlarıyla yaşama kültürüne eşsiz katkılar sunduğunu anlattı.

Doğu gibi Batı'nın da homojen olmadığını, yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslamofobiyi üreten, besleyen düşünceler yanında hoşgörü ve çoğulculuğu savunan güçlü gelenekler de bulunduğuna dikkati çeken Arslan, ünlü filozof İmmanuel Kant'ın, "Ebedi Barış" adlı makalesinde misafirperverlik hakkından söz ettiğini, buna göre, kendi topraklarından başka bir yere giden kişinin düşman muamelesi görmeme hakkına sahip olduğunu söyledi.

Bu kapsamda sınırlardan giren yabancılara hayırseverlik gereği değil, onların haklarına saygı gereği düşmanca davranılmaması gerektiğini vurgulayan Arslan, "Kant'ın misafirperverlik hakkı bugün özellikle mülteciler bağlamında günceldir. Türkiye, 3 milyondan fazla mülteciye kapısını ve yüreğini açarak aslında onun misafirperverlik hakkının korunmasına tarihi bir katkı yapmaktadır. Buna karşılık maalesef Kant'ın torunları onun misafirperverlik mirasına tam olarak sahip çıkamıyorlar. Mültecilerin Batı'ya umut yolculuğu, hepimizin şahit olduğu trajedilere dönüşüyor, kıyılara çocuk cesetleri vuruyor." değerlendirmesinde bulundu.

Arslan, nefret söyleminin demokratik toplumu dinamitlediğini anlatarak, bununla tüm alanlarda mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. İslam ile terörü yan yana getiren söylemlerden kaçınılması gerektiğine işaret eden Arslan, bu tür söylemlerin İslamofobiyi güçlendirdiğini kaydetti.

Konuşmasının ardından Arslan'a, Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç tarafından plaket sunuldu.

Daha sonra oturuma geçildi. Oturumu yöneten Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) yargı yılı açılışında da göç, geri iade ve terör suçları konusunda sempozyum düzenlendiğini hatırlattı.

Orada hazırladıkları karşılaştırmalı kitapçığı bu organizasyona katılan ombudsmanlara da dağıtmak istediklerini ifade eden Cirit, Türk Yargıtayı olarak yaptıkları bu çalışmanın faydalı olacağına inandığını söyledi.

Cirit, ombudsmanlığın Osmanlı'dan Avrupa'ya geçtiğini aktararak, bu kurumun gerekli olduğunu her platformda dile getirdiklerini anlattı.

Türkiye'de yılda yaklaşık 10 milyon ihtilafın yargı önüne taşındığını ifade eden Cirit, bu nedenle alternatif çözüm yollarının araştırıldığını kaydetti.

Cirit, ombudsmanlığa bu anlamda önemli görevler düşeceğine inandığını belirterek, ilerleyen süreçte daha düzenli yargılama sistemine kavuşulacağı ümidini taşıdığını vurguladı.

Göç ve göçe bağlı yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı konularının tüm dünyada önemli bir sorun olduğunu anlatan Cirit, Türkiye'nin tarih boyunca geçiş noktası olmasına karşın son zamanlardaki göçle beraber hedef ülke konumuna geldiği görüşünü paylaştı.

Türklerin tarih boyunca ülkesine sığınanları kabul ettiğini ve geri çevirmediğini anlatan Cirit, şöyle konuştu:

"Tarih boyunca bizim atalarımızdan Abdülmecid Han'ın dediği gibi bize sığınanı biz iade etmeyiz çünkü can emniyeti açısından endişe taşıyanları can güvenliğinin kalkacağı yerlere gerisin geriye iade etmeyiz. Bize böyle öğretmişler. Bu şekilde tarih boyunca da bu topraklarda yaşayan Anadolu insanı, ekmeğini göç sonucu gelen mültecilerle paylaşmıştır. Bugün için ülkemizde Suriye'deki iç savaştan kaçıp gelen 2 milyon 700 bin mültecinin her türlü sağlık, eğitim iaşesini kıt imkanlarımızla karşılamaktayız. 170 bin de Irak ve Afganistan'dan, 150 bin de dünyanın değişik ülkelerinden göçmenler olduğunu düşündüğümüzde şu anda kayıtlı 3 milyon küsur mülteciyi ülkemiz topraklarında ağırlamaktayız."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :