3. Milli Kültür Şurası

3. Milli Kültür Şurası

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (2)- "Siyasi iktidar seçimle, oyla, sandıkla olunabilir ama kültür iktidarı için çok daha farklı bir birikime, emeğe, çalışmaya, dirsek çürütmeye, alın teri dökmeye ihtiyacımız var. Kültürel yabancılaşmaya ve kültür emperyalizmine k

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Siyasi iktidar seçimle, oyla, sandıkla olunabilir ama kültür iktidarı için çok daha farklı bir birikime, emeğe, çalışmaya, dirsek çürütmeye, alın teri dökmeye ihtiyacımız var. Kültürel yabancılaşmaya ve kültür emperyalizmine karşı yerli ve milli olan kültür değerlerimizi evrensel dille yeniden keşfetmeli, yeniden inşa etmeliyiz. Bir kültür ürününün formunun yerli ve milli olması, onun manasının ve mesajının evrensel olmasına asla engel değildir." dedi.

Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen 3. Milli Kültür Şurası'nda, müzik alanında yaşanan yozlaşmaya rağmen ve hatta ona inat müziğin farklı alanlarında çok nitelikli çalışmaların yapıldığına değindi.

Aşık Veysel'in, Muharrem Ertaş'ın, Neşet Ertaş'ın eserlerinin 7'den 70'e bütün insanlar tarafından tekrar keşfedilğini, yeni yorumlarla her gün biraz daha hayat bulduğunu anlatan Erdoğan, "Itri'nin, Dede Efendi'nin, Tamburi Cemil Bey'in ve diğer üstatların ölümsüz eserleri hem icra ediliyor hem yeni eserlere ilham kaynağı oluyor. Demek ki uğraşınca, emek verince, kaynak ayırınca netice alınabiliyor." diye konuştu.

Bu tür örneklerin çoğaltılması gerektiğine işaret eden Erdoğan, diğer hususlarla birlikte medya alanındaki faaliyetlerinin de ölçüsünün, bilmekle anlamak arasındaki farkı ifade eden kültür ve irfan kavramları olması gerektiğini vurguladı.

Erdoğan, "İrfandan yoksun bir kültür, açık konuşayım, hamallıktan başka bir şey değildir. Aynı şekilde ahlaktan yoksun bir kültür anlayışı bizi ancak yozlaşmaya götürür. Oysa sanat ve kültürün amacı, insanı akli ve ahlaki kemale ulaştırmaktır." ifadelerini kullandı.

İyinin, güzelin ve doğrunun peşine koşan bir sanat ve kültür anlayışına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunu aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Çünkü İstanbul'a Fatih'in gözüyle bakmazsanız sadece taş ve beton yığınlarıyla denizin karışımından ibaret bir şehir görürsünüz. Bursa'yı Orhangazi'nin gözünden, Edirne'yi Sultan Murat'ın zaviyesinden temaşa etmezseniz, bu şiirlerin ve temsil ettikleri medeniyetin sırlarına vakıf olamazsınız. Bir defa göklerde dalgalanan bayrağımıza şehitlerimizin, gazilerimizin nazarıyla bakmazsanız; o renk de o ay da o yıldız da size birer grafik unsuru olmanın ötesinde söz söyleyemez. Halbuki Merhum Arif Nihat Asya ne diyor 'Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü/Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü/Işık ışık, dalga dalga bayrağım/Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.' Bayrağımızı işte bu şekilde görmek için milli kültür şuuruna ihtiyacımız bulunuyor. Unutmayınız siyasi iktidar seçimle, oyla, sandıkla olunabilir ama kültür iktidarı için çok daha farklı bir birikime, emeğe, çalışmaya, dirsek çürütmeye, alın teri dökmeye ihtiyacımız var. Kültürel yabancılaşmaya ve kültür emperyalizmine karşı yerli ve milli olan kültür değerlerimizi evrensel dille yeniden keşfetmeli, yeniden inşa etmeliyiz. Bir kültür ürününün formunun yerli ve milli olması, onun manasının ve mesajının evrensel olmasına asla engel değildir."

- "Kültürümüz gelişmeyi teşvik eder"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bütün kültürlerin belli bir toplumun, muayyen bir coğrafyanın içinde doğduğunu, büyüdüğünü ve geliştiğini anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Onu evrensel yapan, verdiği mesajın derinliği ve enginliğidir. Hazreti Mevlana'nın bugün bütün dünyada okunan bir şair olması, bunun en güzel ispatıdır. Kendi tarihimizde, değerlerimizden beslenen kişi ve kuruluşların da artık kaliteli, mahalli olandan doğup küresele doğru akan bir kültürel üretim yapmaları gerekiyor. Türk kültürü, güzel, iyi, kıymetli olanı bünyesine katmakta sıkıntısı olmayan, bunları mevcutla birleştirip çok daha üst bir noktaya çıkmayı kazanç sayan bir anlayışa sahiptir. Bizim kültürümüz bırakınız gelişmeye mani olmayı, tam tersi gelişmeyi teşvik eder. Bir dönem bilinçli bir şekilde yürütülen, inancımıza ve kültürümüze yönelik aşağılama kampanyalarının amacı, işte bu değerli varlığımızı önce gözlerden uzaklaştırmak, sonra da tarihe gömmektir. Halbuki üzerine çamur sıçratıldı diye mücevherin değeri düşmez. Türk kültürü de maruz kaldığı tüm saldırılara ve tahribat çabalarına rağmen hala dünyanın en kadim, en derinlikli, en kıymetli kültürleri arasındaki yerini korumaktadır. Bize düşen, günümüzün ihtiyaçlarıyla yeniden yorumlayarak, kültürümüzü ihya etmek, ayağa kaldırmak, geleceğe taşımaktır. Bunun için teslimiyeti değil, tahkimiyeti esas alan bu yaklaşımla, milli kültürümüzü yaşatma ve geliştirme yolunda üzerimize düşenleri hep birlikte yapmalıyız."

Erdoğan, kültürün sadece kitap, müzik, mimari değil, bütün bunları içine alan bir hayat biçimi olduğunu belirterek, "Selamlaşmamızdan başlayan, oturup kalkışımıza, giydiğimize, yiyip içtiğimize, evimizin düzenine kadar kimliğimizin tüm unsurlarını sahip olduğumuz kültür belirler." dedi.

Dünyanın, son birkaç asırdır tekdüzeleşme yolunda hızla ilerlediğini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bu durum sadece Türk kültürü değil, diğer tüm kültürler bakımından da büyük bir tehdittir. Aslında bunu biz fırsata dönüştürebiliriz. Bizim kuşağımız, deyimlerden kimi araç gereçlere kadar mahalli kültürümüzün zenginliklerinin önemli bir kısmının son şahitleri, son kullanıcılarıdır. Yeni kuşakların önemli bir bölümü, maalesef bu zenginlikten mahrum kalmıştır, bu gidişle kalacaktır. Eğer bugün İstanbul'un sokaklarında yürüyen bir kişinin kıyafetinden, ayakkabısından, şapkasından, vücut çalımından hangi kültüre mensup olduğunu çıkartamıyorsak, kültürel kuraklığın pençesindeyiz demektir. Bir sofranın başına geçtiğimizde örtüsünden tabaklarına, yemeklerinden sunumuna tüm unsurlarıyla hangi milletin ürünü olduğunu anlayamıyorsak, durum gerçekten vahimdir. Bu tartışmalar dünyanın pek çok yerinde yapılıyor, aynı sancılar oralarda da çekiliyor. Fakat bizim bir farkımız var. Biz hem medeniyet birikimi hem tarihi geçmişi hem de devlet geleneği bakımından çok farklı bir milletiz. Çağ kapatıp, çağ açmış bir ecdadın torunları olarak, kendimize yeni ve büyük bir gelecek inşa etme gücüne, iradesine, imkanına sahibiz. İşte onun için 'Büyük, güçlü Türkiye' diyoruz. Onun için 2023 hedeflerimize ulaşmak istiyoruz. İşte bunun için gençlerimize 2053 ve 2071 vizyonlarını miras bırakıyoruz. Bunun için anayasa değişikliğiyle ülkemizi yeni bir yönetim sistemine kavuşturmanın mücadelesini veriyoruz. Her konuda siyasetimizin, hareket noktamızın merkezine yerli ve milli olanı yerleştirmemizin sebebi de işte budur."

- "Milli kültürümüze sahip çıkmalıyız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şuranın, 2023 vizyonu çerçevesinde yeni kültür hedefleri belirlemek açısından önem taşıdığını dile getirerek, katılımcılardan rica ve beklentisini, "Bize, 2023 vizyonumuza uygun, derinliği ve gelecek vizyonu olan, uygulanabilir bir yol haritası hazırlayın. Bunu çok iyi çalışın. Biz de bunu hem çalışalım hem uygulama alanına koyalım. Burada ortaya konulacak her makul ve uygulanabilir önerinin bizzat takipçisi olacağımı, bununla ilgili bir heyeti de oluşturacağımı özellikle açıklamak istiyorum." şeklinde açıkladı.

Medeniyetten kopmanın, her şeyin kaybedilmesi anlamına geldiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kültürümüzü kaybedersek yok oluruz. Kimliğimizi, kişiliğimizi, özgünlüğümüzü terk edersek yığınların içinde kaybolup gideriz. Onun için her fırsatta 'Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet.' diyoruz. Bu ilkeler istiklalimizin ve istikbalimizi emniyet kilididir. Geleceğimize güvenle bakabilmek, dağılıp parçalanmamak, bizi bölmek, bölüştürmek isteyenlerin karşısında çok daha diri olabilmek için, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Bu amaca yönelmek için milli kültürümüze sahip çıkmalıyız. Rahmetli Cemil Meriç üstadın deyimiyle fırtınaya tutulduğumuzda sığınacağımız yegane liman olan kitaplarımıza, kültürümüze, medeniyetimize sahip çıkmalıyız. Kültürümüzden uzaklaştıkça kendimize yabancılaşacağımızı, kendimize yabancılaştıkça da güçlü olanların boyunduruğuna biraz daha gireceğimizi biliyoruz. Akif'in ifade ettiği gibi, 'Doğduğumdan beridir aşığım istiklale/Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale/Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum/Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum.' Yeni nesilleri işte bu şuurla yetiştirmek mecburiyetindeyiz, zira bu, Asım'ın neslidir."

Erdoğan, sık sık eğitimdeki ve kültürdeki eksiklere dikkati çektiğini anımsatarak, yeni dönemde bu alanlara yoğunlaşmak gerektiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şuranın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek, çalışmalara katkı vereceklere şükranlarını sundu.

3. Milli Kültür Şurası'nın açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker'in yanı sıra çok sayıda sanatçı, akademisyen, yazar ve siyasetçi katıldı.

Avcı, konuşmasının ardından Erdoğan'a bir tablo hediye etti.

(Bitti)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :