28 Şubat Davası

28 Şubat Davası

28 Şubat dönemine ilişkin, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan 103 sanığın yargılandığı davanın 82'nci duruşması sona erdi- Tanık olarak dinlenen, dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in danışmanı, AK Parti İz

ANKARA (AA) - 28 Şubat dönemine ilişkin, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan 103 sanığın yargılandığı davanın 82'nci duruşması sona erdi.

Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde de "tanık" olarak dinlenen, dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in danışmanı, AK Parti İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık, 28 Şubat döneminde siyasi iktidara ağır baskı ve psikolojik savaş yöntemleri uygulandığını ifade etti.

Türkiye Cumhuriyeti'nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in bile fiili darbe olmasından endişelendiğini söyleyen Kocabıyık, "O da bir an önce hükümetin istifa etmesi ve gitmesi yönünde çaba harcadı. Eminim bunun nedeni, korkusuydu. Çünkü geçmişte bunlara muhatap olmuştu. An geldi, başbakan değişikliği durumuna geldik. Demokratik usullere göre başbakanlığın Tansu Hanım'a verilmesi gerekiyordu. Parlamento aritmetiği de onu gerektiriyordu. Ama Cumhurbaşkanı o görevlendirmeyi yapamadı, hükümetin üzerindeki tehdit ve baskıdan dolayı" diye konuştu.

O dönemde Tansu Çiller'in bir çok kez kendisi, eşi ve çocuklarıyla ilgili tehdit aldığını, ancak korkmadığını anlattığını bildiren Kocabıyık, kendisine de o dönemde gelen tehditler olduğunu söyledi.

Kocabıyık, dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener'in bir gün heyecanlı şekilde yanına gelerek, "Size koruma vereceğim. Çok açık tehdit altındasınız. Size yönelik suikast olacak" dediğini anlattı. Ardından kendisine koruma tahsis edildiğini aktaran Kocabıyık, "tehdidi kimin yaptığı" sorusuna, "Askeri kanattan" karşılığını verdi.

Sanık avukatlarından Fethi Öztürk söz alarak, önceki duruşmalarda dinlenen Meral Akşener, Mehmet Bican gibi isimlerle Kocabıyık'ın ifadelerinin örtüşmediğini söyledi. Tansu Çiller'in daha önce talimatla İstanbul'da ifade verdiğini hatırlatan Öztürk, "Hatta, Tansu Çiller'in ifadesiyle sizin ifadeniz örtüşmüyor. Çiller'in kendisi de doğrudan doğruya baskı, cebir olmadığını ifade etti" dedi.

Kocabıyık, Çiller'in beyanlarında, kendi beyanlarını teyit eden bir çok husus bulunduğunu söyledi.

- "Tarihi önemde ama eksik bir dava"

Bir soru üzerine Kocabıyık, "Bu dava tarihi önemdedir ve yerindedir. Ama bana göre eksik bir davadır. Sanık bölümünde birtakım medya, sivil toplum, iş çevrelerinin de olması gerekiyor. Çünkü, 28 Şubat canavarını yaratanlar onlar" değerlendirmesinde bulundu.

Kocabıyık, bazı sanık avukatlarının sözlerinin üzerine, o dönemde iktidara yönelik baskıya değinirken, "Genelkurmay başkanını, Tansu Çiller'e eliyle bazı evrakları gösterdiğini" ifade ederek, "Biz, bir evrakı faksa veriyoruz, bir tanesi Tansu Hanım'a, bir tanesi Sayın Orgeneralin faksına çıkıyor. Diyor ki 'Sizin üç tane danışmanınız var. Bir tanesi dinci zaten.' Beni kastediyor. Çünkü Erbakan'ın evine gidip, geliyorum. 'Bir tanesi zaten İslam üzerine kitap yazmış' diyor. Üçüncü arkadaş da 'Diyanet İşleri Vakfında çalışmış.' Biz bunları yaşadık." diye konuştu.

Sanıklardan dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın avukatı Erol Aras, bu sözlerle ilgili, "Bir Genelkurmay Başkanı, Başbakan Yardımcısının fakslarını izletiyorsa, çıtayı o kadar indirmişse bile masanın üstündeki evrakı gösterebilir mi? Bu, bizim aklımıza karşı açılan büyük bir savaş." dedi.

Sanık avukatı Müşteba Aydın'ın "Mesut Yılmaz hükümeti sizce cunta hükümeti midir?" sorusuna Kocabıyık, "İnsanlık ve teknoloji gelişirken darbe teknolojileri mi değişmeyecek? Buradaki arkadaşlar 'Post modern darbe' ismini verdi. Bugün Kobani olayları da Gezi olayları da bir darbedir. Genelkurmay Başkanı 'Bin yıl sürecek' demişti. Bu arkadaşlar da bundan güç almıştır" yanıtını verdi.

Avukat Aydın, Kocabıyık'ın AK Parti milletvekili olduğu için tanıklığının geçersiz olması gerektiğini savundu.

Avukat Yakup Akyüz ise ülkenin ve milletin sosyal barışa ihtiyacı olduğunu belirterek, Kocabıyık'ın tanık değil de milletvekili gibi konuştuğunu öne sürerek, tanıklığın geçersiz sayılmasını talep etti.

Kocabıyık, "Ben buraya kimse lütfettiği için gelmedim. Mahkemeniz davet ettiği için geldim. Söylediğim her şeyi yemin ederek söyledim. Kimseyle aynı noktada düşünmek zorunda değilim." dedi.

Sanık avukatlarından Kadir Kocalar, "28 Şubat döneminde irtica ile mücadele eylem planı MGK tarafından kabul edildi mi?" sorusuna Kocabıyık, "Evet ama hiçbir zaman uygulanmadı" yanıtını verdi.

Avukat Haydar Ulusoy ise Kocabıyık'ın aldığı tehdit mektuplarından sonra kimseden davacı olup olmadığının sorulması üzerine Kocabıyık, darbeciler hariç bir askeri, mahkemeye vermeyi kendisine yakıştırmadığını belirtti.

Sanık Çetin Doğan, 28 Şubat dönemine ait MGK'nın 406 numaralı kararını okuyup okumadığını sorması üzerine Kocabıyık, kararı okuduğunu belirterek, tüm maddelerin anti-demokratik bir şekilde alındığını ileri sürdü.

Dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener imzalı bir genelge yayımlandığını hatırlatan Doğan, "Eğer 28 Şubat döneminde baskı yapıldıysa illerin valiliklerine, emniyet müdürlüklerine gönderilen kendi imzalı genelgeleri nasıl olmuştur" değerlendirmesinde bulundu.

Müşteki avukatlarından Muhammed Emin Özkan'ın, "28 Şubata götüren özel neden nedir, Aczimendiler gibi" sorusu üzerine Kocabıyık, "Bizim tasavvuf geleneğimizde böyle bir şey yok. Bunlar bir anda çıktı, medya organları devreye girdi, fokusladı. Kocatepe Camisi önünde cuma gösterileri başladı. Bir mantar gibi bittiler. Gösteri geleneğinde olmayan bir yeşil bayraklı, yeşil cübbeli insanlar polisle tartışmaya başladı. Bir araştırma yaptık bunun üzerine, Tuncer Kılıç Paşanın ofisinden aradılar, birlikte kahve içtik. Milli Güvenlik Kurulunun koridorlarında yürürken, Kocatepe Camisinde polisle tartışan o sarıklı, cübbeli insanı, kravatlı bir şekilde yürürken gördüm. 28 Şubatta psikolojik bir süreç yürüttüler" diye konuştu.

Avukatın son değerlendirmesini sorması üzerine de Kocabıyık, "Asker demokrasiye karışmasın, bizim başımızın üstünde yeri var" ifadesini kullandı.

Duruşmanın bugünkü celsesinin sona erdiğini bildiren Mahkeme Başkanı Fevzi Şıngar, eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın perşembe günü ifade vermesinin beklendiğini söyledi.

Şıngar, eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun ise İstanbul'da ifada vermek istediğini belirterek, duruşmaya ara verdi.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :