21. YILINDA 28 ŞUBAT MAĞDURLARI - 28 Şubat'ın mağdur kadınları adalet peşinde

21. YILINDA 28 ŞUBAT MAĞDURLARI - 28 Şubat'ın mağdur kadınları adalet peşinde

28 Şubat sürecinin anti demokratik uygulamalarının mağduru kadınlar, aradan geçen yıllara rağmen adalet arayışını sürdürüyor. Karar aşamasına gelen 28 Şubat davasının duruşmalarını izleyen kadın mağdurlar, adaletin tecelli edeceği günü bekliyor- Züfe Koca

ANKARA (AA) - SERDAR AÇIL - TANJU ÖZKAYA - "Postmodern darbe" olarak anılan 28 Şubat sürecinin mağdur ettiği kadınlar, aradan geçen yıllara rağmen adalet arayışını sürdürüyor.

Karar aşamasına gelen 28 Şubat davasını yakından takip eden kadın mağdurlar, adaletin tecelli edeceği günü bekliyor.

O dönemin mağdurlarından AA muhabirine konuşan Züfe Kocabaş, Bursa Nilüfer Hatun İlköğretim Okulu'na sınıf öğretmeni olarak atandığını, ancak başörtülü olduğu gerekçesiyle sınıfa girmesine izin verilmediğini söyledi.

Okulun muhasebe kayıtlarını tutmak için görevlendirildiğini, göz önünde olmamasına rağmen sürekli uyarılara maruz kaldığını dile getiren Kocabaş, memuriyet asaletinin tasdik edilmesine bir gün kala görevine son verildiğini anlattı.

Kocabaş, "Doğum yapmıştım, raporlu olmama rağmen okul müdürü evime gelerek görevime son verildiğine dair tebligatı imzalattı. Çok sevdiğim mesleğimden ayrı bırakıldım. Bizler o dönem ötekileştirilmiştik. Aynı okullardan mezun olduğumuz arkadaşlarımız, görevlerini yaparlarken, bizler baskı ve haksızlığa maruz kaldık." dedi.

Mahkeme kararıyla göreve döndüğünü fakat yine öğretmenlik yapmasına izin verilmediğini anlatan Kocabaş, göreve iade kararı veren hakimlerin ise başka illere sürüldüğünü aktardı.

Bir süre sonra ikinci kez meslekten çıkarıldığını belirten Kocabaş, 2011'e kadar özel sektörde düzensiz işlerde çalışarak hayatını idame ettiğini söyledi.

Bu tarihte hükümetin yaptığı yasal düzenlemeyle yaklaşık 10 yıl ayrı kaldığı mesleğine döndüğünü söyleyen Kocabaş, "Öğrencilerimden, mesleğimden hukuksuz bir şekilde uzaklaştırıldım. Şimdi İstanbul'da müdür yardımcısı olarak görev yapıyorum. Topluma, çocuklarımıza faydalı olmak için gayret gösteriyoruz. 3 kızım var, onların da aynı şeyleri yaşamaması için 28 Şubat davasını ilk günden bu yana takip ediyorum. Sanıkların hak ettiği cezayı almaları, yaşadığımız mağduriyeti bize unutturmayacaktır ama tekrarının önüne geçecektir." diye konuştu.

- "Bir daha olmasın diye davanın takipçisiyim"

Münevver Taşova da Samsun Terme'de sınıf öğretmeni olarak görev yaptığı sırada 28 Şubat sürecinin yaşandığını, başörtülü öğretmenlere yönelik baskı yapıldığını aktardı. Din ve vicdan özgürlüğünün anayasa tarafından teminat altına alınmasına rağmen sürekli "köşe bucak" kaçtığını anlatan Taşova, zaman ilerledikçe üzerindeki baskıların arttığını kaydetti.

Okul yöneticilerinin kendisinden dolayı zarar görmemesi için görevinden istifa etmek zorunda kaldığını söyleyen Taşova, "Milli Eğitim Müdürü, okul yöneticisine 'Senin okulunda başörtülülerin olduğunu biliyorum eğer dış kapıdan içeri adım atarlarsa seni görevden alırım' diyerek tehdit etmiş. Benden dolayı kimse zarar görmesin diye çok sevdiğim görevimden istifa ettim." diye konuştu.

Mesleğini yapamamanın üzüntüsü uzun süre üzerinden atamadığını dile getiren Taşova, "Okulların önünden geçemiyordum, ders zili çaldığında kulaklarımı kapatıyordum. Her geceyi ağlayarak geçirdim. Kendimi bu vatanın evladı değil de bir suçluymuşum gibi düşünüyordum." dedi.

Uzun süren hukuk mücadelesini kazandıktan sonra ücra bir köye atandığını belirten Taşova, burada yoğun uğraşlar sonucu kız çocuklarını okula göndermeleri için ailelerini ikna ettiğini kaydetti.

Kız öğrencilerinin üniversiteyi bitirdiklerini, önemli konumlara geldiğini belirten Taşova, "Bu benim için mutluluk kaynağıdır. O dönem sürekli bunu anlatmaya çalıştık. Bizler sadece mesleğimizi icra etmek istedik. Ancak o dönemin baskıcı zihniyeti bizleri parya olarak gördüler." ifadelerini kullandı.

Geçmişteki olayların bir daha yaşanmaması için 28 Şubat davasını yakından takip ettiğini anlatan Taşova, "Davada sona gelindi, inanıyorum ki o dönem demokrasiyi bu ülkeye çok görenler hak ettikleri cezayı alacaklar. Yaşadıklarımızın tekrarlanmaması için bu davaya sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyorum." dedi.

- "13 yıllık memuriyetimden oldum"

Dönemin mağdurlarından Fadime Çelebi ise başörtüsü nedeniyle kamu görevinden atılmadan önce birçok yere tayininin çıkarıldığını söyledi.

Kız çocuklarının okutulmadığı bir ortamda zor koşullarda öğrenimini tamamlamasının ardından daktilograf olarak göreve başladığını anlatan Çelebi, daha sonra girdiği sınavda başarılı olunca Ankara Milli Eğitim Müdürlüğüne atandığını ifade etti. Burada 1997'ye kadar çalıştığını belirten Çelebi, bundan sonraki süreçte beklemediği baskılara maruz kaldığını aktardı.

Kurum müdürünün başörtülü memurların başlarını açmalarını istediğini bildiren Çelebi, "Milli eğitim müdürlüğünden yoğun baskı vardı. Sadece Kur'an-ı Kerim dersinde başörtüsü takılacağı söylendi. Öğrencilerden de başlarını açmaları istendiği için çok sayıda kişi okulu bırakmak zorunda kaldı. Başını açmayan öğretmeler bir bir atılıyordu. Peruk takanlara bile tahammül edemediler." dedi.

Başını açmayınca önce bir okula, daha sonra da ziyaretçisi olmayan bir kütüphaneye atandığını belirten Çelebi, "Teftiş için gelen müfettiş kütüphaneye dair bir şey sormadan başörtümü sordu. Alışkanlığımın böyle olduğunu anlattım. Atılacağımı söyledi. Buna rağmen başımı açmayı kabul etmedim. Uyarı cezası aldıktan bir ay sonra 13 yıllık devlet memurluğundan hukuksuz bir şekilde ihraç edildim." diye konuştu.


Atıldıktan sonra kendi imkanlarıyla hazırlanıp, üniversite sınavına girdiğini belirten Çelebi, başörtülü olduğu için sınav salonundan çıkarılmak istendiğini bu duruma direnince görevlilerinin bundan vazgeçtiklerini anlattı.


Sınavının çok iyi geçmesine rağmen gelen sonuç kağıdı karşısında şaşkınlık yaşadığını dile getiren Çelebi, "Bütün puan türlerinden sıfır aldığım yazıyordu. Açıklama kısmında, 'KKU' ibaresi vardı. Yani kılık kıyafete uymamışım. Memuriyetten sonra eğitim hakkım da elimden alınmıştı." diye konuştu.


Uzun süren hukuk mücadelesinden yaklaşık 10 yıl sonra görevine dönebildiğini aktaran Çelebi, kendisi gibi binlerce kişinin bu şekilde mağdur edilmesine neden olan 28 Şubat sürecinin mimarlarının hak ettikleri cezayı almalarını istediğini belirtti.


Çelebi, "28 Şubat davasının duruşmalarına katılıyorum. Sanıklar ilginç bir şekilde kendilerini haklı görüyorlar. Biz o dönem sokağa çıkamaz hale gelmiştik. Komşularımıza, akrabalarımıza gidemiyorduk. Buna sebep olanların cezalarını çekmelerini bekliyoruz. Türkiye'nin bundan sonra böyle şeyler yaşamamasını istiyoruz." ifadelerini kullandı.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :