"12 Eylül'e giden süreçte büyük resim görülemedi"

"12 Eylül'e giden süreçte büyük resim görülemedi"

BBP Genel Başkan Yardımcısı Yelis:- "Herkes olaya mikro pencereden, parçalanmış küçük alanlardan baktığı için, büyük resmin dışında meseleleri incelediler. Belki biz de aynı hatayı yaptık. Çok mikro baktık olaylara. Büyük resme bakamadık. Bu tespitim sol

 Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Yelis, 12 Eylül'e giden yolda herkesin olaylara dar bir pencereden baktığını kaydederek, "Belki biz de aynı hatayı yaptık. Çok mikro baktık olaylara. Büyük resme bakamadık. Bu sol için de sağ için de geçerliydi." dedi.

12 Eylül öncesi ve sonrasında ülkücü hareket içinde pek çok olaya tanıklık etmiş Ahmet Yelis, darbenin 37. yılı dolayısıyla  değerlendirmelerde bulundu.

Ülkücülerin, kendisini devletten, bayraktan, milletten, dinden yana tavır almış bir hareket olarak gördüklerini ve öyle de olduklarını kaydeden Yelis, verdikleri mücadelede haklı olduklarına inandıklarını ve bu uğurda bedeller ödediklerini aktardı.

Sol kesimin de farklı bir duyarlılıkla bir mücadele içinde olduğunu dile getiren Yelis, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sol kesim de kendi penceresinden, işçi haklarını ve emeği savunduğunu, daha beynelmilel hareket olduklarını, sermayeye karşı olduklarını iddia ediyorlardı. Onlar da o pencereden bakarak mücadelenin içerisindelerdi. Fakat herkes olaya mikro pencereden, parçalanmış küçük alanlardan baktığı için büyük resmin dışında meseleleri incelediler. Belki biz de aynı hatayı yaptık. Çok mikro baktık olaylara. Büyük resme bakamadık. Bakamayınca da kendinize çok inanınca da her fedakarlığı yapabilir bir konuma geçiyorsunuz. Bu hal sol için de geçerliydi, sağ için de geçerliydi."

- "Fatura herkese kesildi"

12 Eylül öncesinde toplumda büyük bir bölünme olduğuna işaret eden Yelis, "Biz mahalli pencerelerden, yerel pencerelerden meseleye bakıyorduk. O baktığımız noktalardan da çok şiddetli mücadeleler oluyordu. 12 Eylül'de bir düdük çaldı, oyun bitti denildi, oyun bitince herkes kendi alanına çekildi ve herkesten her yaptığının ideolojisi, fikri, niyeti ne olduğuna bakılmadan hesap soruldu, fatura kesildi." diye konuştu.

"Geçmişe baktığınızda bir pişmanlığınız var mı?" şeklindeki soru üzerine ise Yelis, şunları söyledi:

"Pişman olabilmek için hatalı bir iş yaptığınıza inanmanız lazım. Biz hatalı bir iş yaptığımıza hiçbir zaman inanmadık. Onun için de pişman olmamız söz konusu olamazdı. O gün içinde göremediklerimiz tabii ki vardı. O gün göremediklerimizi bugün daha rahat görüyoruz. Bu gördüğümüz pencereyi o gün de görebilseydik, sol pencereden bakanlar da görebilseydi; bizim mücadele şeklimizin temelinde ve karşı tarafı tahlilde bir yanlışlık yok mu diye, belki doğru mücadele şeklini bulma şansımız olabilirdi. Daha çok karşılıklı konuşmak, daha çok birbirimizi anlamak gibi. Belki o günkü sistem içinde, o günün yeni dünya düzeni, diğer ismiyle emperyalizm, diğer ismiyle sömürü düzeninin oluşturduğu suni kutupların varlığını görebilirdik. Türkiye üzerindeki, bölge üzerindeki hakimiyeti sağlamak için neleri planladıklarını daha rahat görebilirdik."

- "Büyük resmin bugün de görülebildiğini zannetmiyorum"

15 Temmuz darbe girişimine dikkati çeken Yelis, şöyle dedi:

"Büyük resmin bugün de çok fazla görülebildiğini zannetmiyorum. 15 Temmuz buna en son örnektir. '1980 darbesini bizim çocuklar yaptı' diyebildiler. Bu ne demektir? 'Siz ülkenizde çocuklarınıza hakim değilsiniz' demektir. Onlar, bizim çocuklar diyebildiklerine göre çocuklar bizim olmaktan çıkmış demektir. 15 Temmuz'a baktığınızda yine; Türkiye üzerinde kurulmaya çalışılan hakimiyet mücadelesini, birtakım odaklarla hareket edildiğini görebiliyorsunuz. Bu kadar çok operasyona maruz kalıyorsak, yine biz olamamışız demektir. İnşallah bundan sonra aklıselim oluruz. Aklımızı ve geleceğimizi kimseye emanet etmeden, biz olmayı başarırız. Sorunlarımızı çözecek de biz oluruz. Türkiye'de Alevisiyle, Sünnisiyle, Lazıyla, Kürdüyle, Türkmeniyle, Çerkeziyle, liberaliyle, muhafazakarıyla, milliyetçisiyle; biz olmayı, ortak yaşam sanatını, ortak ülkülere sahip olmayı öğreniriz."

Yaşanan mağduriyetlere karşın bir burukluğun olduğunu ancak bunu ülkücülerin dışarı yansıtmadıklarını aktaran Yelis, şöyle devam etti:

"Burukluk tabii ki oldu. Niye oldu? Siz bir haklı mücadele yaptığınıza inanıyorsunuz. Bu haklı mücadelenizin ortalama Türk milletinin değerleriyle örtüştüğüne inanıyorsunuz. Çünkü buradaki değerlerimiz bu milletin değerleri, din, ezan, bayrak, millet, vatan, bağımsızlık buna inanıyorsunuz, buna inandığınızda karşılaştığınız muamele; işkence, cezaevi, mağduriyetler olduğu zaman da çok da memnun olmazsınız. Ülkücü hareketin bir özelliği vardı. Kendi devletini, kendi milletini şikayet etmez. Kol kırılır, yen içinde kalır mantığıyla içine atar. Biz de öyle yaptık işin açıkçası. Hak ettiğimize inanmadık bize yapılanları."

12 Eylül darbesi faillerine yönelik yargılamaların sembolik kaldığını söyleyen Yelis, işkence yapanların ve haksız yargılamaların sorumlularının hepsinin yargı önüne çıkarılmadığını, bundan sonra çıkarılacağına da inanmadığını kaydetti.

Yelis, "Biz inanan insanlarız, mahkeme-i kübrada o işkenceci güruhla mutlaka hesaplaşacağız" diyerek sözlerini tamamladı.

 

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :