Ziya Gökalp : Türk Allah Kerimdir demekle her türlü vesveseden azade yaş

 

Ziya Gökalp "Türkçülerin gayesi, muasır bir İslam Türklüğüdür. Türkçülerin millet mefküresi Türklükse, ümmet mefküresi de İslamlıktır.” Der. 

İşte uzun zaman boyunca  bu sözleri sarfeden Ziya Gökalp’e din konusunda akıl almaz ithamlarda bulunulmuştur.  

Doğu ve Batı kültürüne ve dillerine vakıf olan Ziya Gökalp doğuyu batıyı meczetmiş  düşünce birikimiyle  Türk tarihini de çok iyi öğrenmiş ve tahlil etmiştir.

 Düşüncelerini Emile Durkheim, Gabriel Tarde gibi sosyologların yöntemleriyle,  kadim Türk İslam tarihi kaynaklarını harmanlayarak olgunlaştırmıştır. 

ömrünün sonuna doğru “Türk Medeniyeti Tarihi”ni yazmaya başlamış ne yazık ki bitirememiştir. Yarım kalan bu eseri bile Türk tarihinin pek çok meselesini çözüme kavuşturmuştur. 

O bu sağlam tarihi alt  yapısıyla, analizleriyle  fikirlerini sağlam  materyallere dayandırmıştır. Ayrıca dönemin en güçlü fikir akımlarını birleştirmeyi denemiş ve bunu “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak”  olarak ifade etmiştir. 

Ortaya attığı  formüle dayanarak,  Türk milletindenim, İslam ümmetindenim, Garp medeniyetindenim şeklinde kendini ifade eden Ziya Gökalp Hülasa Gökalp, hayatının büyük bir bölümünde dönemin en güçlü fikir akımlarını birleştirmeyi denemiş ve bunu “Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak” olarak ifade etmiş bugün kendini İslamcı diye nitelendirenlerden  kat kat müteddeyindir.  Nevzat Kösoğlu onun bu halini tasvir için “Mümin bir Mütefekkir” olarak nitelemiştir. Özellikle Malta’dan yazdığı mektuplar bu “Mümin Mütefekkir’in Allah’a nasıl bir ümitle bağlı olduğunu gözler önüne sermesi bakımından çok mühimdir. 

Gökalp Malta’dan ailesine yazdığı mektuplarda dilinden Allah’ı bırakmayan  büyük bir müteddeyin ve metüvkkil olarak  bugün kendisini dinsiz adledenlere en büyük cevapları verir….

 ‘ Bir Müslümana göre, Allah varken gam yoktur. Türk “Allah kerimdir” demekle her türlü vesveseden azade yaşar. İşte ben de , bir Müslüman gibi, bir Türk gibi Allah’ın inayetine güvenerek, kendi kedimi teselli ettim.”  

“Din de ilim gibi kıymeti yemişinden belli olan bir ağaçtır. Din ağacının da yemişi ahlaktır. Babalarımız, dedelerimiz hep dindarlıkları sayesinde ahlaklı bir hayat yaşamışlardır. Sizin de rehberiniz hem ahlaklı bir din hem de ahlaklı bir ilim olmalıdır. “ 

“İslamiyetin esası ikidir: Allah’a dua etmek, Allah’a tevekkül etmek. Ben iki ibadetle ruhumun vecdini muhafaza ediyorum. İnsan ayağını yere basmadan duramaz. Ruhunu da Allah’a dayandırmadan yaşayamaz. Sevgili kızlarım siz de Allah’a yalvarınız ve tevekkül ediniz. İnşallah yurdumuz da, yuvamız da selamete erişir.”  

 O batılı yöntemleri kullanan, İslam inancına sahip bir Türklük ‘ten bahseder. 

Gökalp, “Terbiye” adlı makalesinde “Bir Türk babası, çocuğunun Türkçe konuşmamasına, Türkçe okuyup yazmamasına, Türk tarihini bilmemesine rıza gösteremez; aynı zamanda

İslam itikadı ve ibadetlerini bilmemesini, İslam tarihinden bi-haber kalmasını da tasvip edemez. Bu baba çocuğunun Türk ve İslam olarak büyümesini istediği gibi muasır bir insan olarak yetişmesini de arzu eder. O halde bizim için tambir terbiye üç kısımdan mürekkeptir: Türk terbiyesi, İslam terbiyesi ve asır terbiyesi.”  

Önceki ve Sonraki Yazılar