Yanartaş: “Kemiğin mineral yoğunluğu ilk 25 yaşına kadar iyi olmalıdır”

Yanartaş: “Kemiğin mineral yoğunluğu ilk 25 yaşına kadar iyi olmalıdır”

Fizik Tedavi Uzmanı Dr. Gamze Yılmaz Yanartaş, kemik erimesi rahatsızlığında kırık riskini sıfıra indirmeyi garanti edebilecek bir tedavi yöntemi olmadığını belirtti.

Fizik Tedavi Uzmanı Dr. Gamze Yılmaz Yanartaş, kemik erimesi rahatsızlığında kırık riskini sıfıra indirmeyi garanti edebilecek bir tedavi yöntemi olmadığını belirterek, düzenli ve yeterli düzeydeki egzersiz programların bütün yaşlarda çok faydalı olduğunu söyledi.

Medicana Konya Hastanesi Fizik Tedavi Uzmanı Dr. Gamze Yılmaz Yanartaş, osteoporoz, diğer adıyla kemik erimesinin, kemiği zayıflatan, kırık oluşumunu kolaylaştıran metabolik bir kemik rahatsızlığı olduğunu kaydetti. Osteoporoz tanısının kemik mineral yoğunluğunun kantitatif ölçümü ile konulduğunu dile getiren Yanartaş, DEXA adı verilen bu tekniğin son derece kolay, ekonomik ve hasta için zahmetsiz olduğunu kaydetti. Yanartaş, “Kemik mineral yoğunluğu ölçümü, en çok menopoz sonrasındaki kadın hastalarda gerek duyulan bir inceleme yöntemidir. Kemik dansitometresi belirli bir yaşın üzerindeki kadın hastalarda, check-up incelemeleri içinde yer alır. Ayrıca cerrahi sonrası (yumurtalık ve rahmin alınması) menopoz, erken menopoz (45 yaşından genç), ilaç tedavisi ile meydana gelmiş osteoporoz, hareketsizliğe bağlı gelişmiş osteoporoz, sebebi bilinmeyen osteoporoz, tirotoksikoz, hiperparatiroidizm ve bazı endokrin hastalıklar, menopoz sonrası hastalarda takip, erkeklerde hipogonadizm ve 60 yaşından sonra sebebi bilinmeyen sırt ağrıları gibi birçok durumda istenilen bir yöntemdir” dedi.

“KEMİĞİN MİNERAL YOĞUNLUĞU İLK 25 YAŞINA KADAR İYİ OLMALIDIR”

Fizik Tedavi Uzmanı Dr. Gamze Yılmaz Yanartaş, ilerleyen yaşlarda kemik erimesi rahatsızlığı ile karşılaşılmaması için kemiğin mineral yoğunluğunu ilk 25 yaşına kadar iyi olması gerektiğinin önemine değindi. Yanartaş, “Yaşam şekli ile ilgili olarak kemik yapısına etki eden bazı önemli faktörler de bulunmaktadır. Fiziksel aktivite ve doğru beslenme bu çevresel faktörlerin en önemlileridir. Kemik yapımının hızlı olduğu yıllarda yetersiz aktivite ve beslenme, kemiklerin normale göre daha az yoğun olmasına neden olur ve bu yıllarda sigara içmek de kötü etki eden bir faktördür. Hayatın ilk 25 yılında ulaşılan kemik yoğunluğu ne kadar iyi ise, daha sonraki yıllarda gelişecek olan osteoporoz o kadar az şiddetli olur. Kırık riskini sıfıra indirmeyi garanti edebilecek bir tedavi yöntemi yoktur. Ancak, osteoporozun önlenmesi genel olarak hayat tarzındaki tercihlerle ilişkilidir. Düzenli ve yeterli düzeydeki egzersiz programları bütün yaşlarda çok faydalıdır. Büyüme çağında ve 60 yaşından sonra diyetteki kalsiyum miktarına önem verilmelidir” diye konuştu.

Alınacak basit tedbirlerle yaşam kalitesinin yükselip, olası risklerden korunabileceğini hatırlatan Yanartaş, “Hekimin önerisiyle yılda bir kez kemik ölçümü yaptırma, kalsiyum ve d vitamini kullanmak, düzenli yürüyüş ve beslenme şekline dikkat etmek bunların başlıca etkenleridir” ifadesini kullandı.