Türkiye'deki anne ve bebek ölümlerinin azaltılmasında 25 yıllık başarı öyküsü

Türkiye'deki anne ve bebek ölümlerinin azaltılmasında 25 yıllık başarı öyküsü

Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı Genel Koordinatörü Nurcan Müftüoğlu:- "(1994'teki ICPD Kahire Zirvesi) O yıllarda anne ölümlerimiz çok yüksekti. Bebek ölümlerimiz yüksekti. Bunlar bizim adım atabildiğimiz alanlar"

Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı Genel Koordinatörü Nurcan Müftüoğlu, Türkiye'nin Birleşmiş Milletlerin (BM) 1994'te koordine ettiği ve Mısır'da düzenlenen Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı'ndan (ICPD) bu yana anne ve bebek ölüm oranlarında düşüş kaydettiğini, cinsel sağlık ve üreme sağlığı gibi bazı konularda karşılaşılan sorunların çözümü için de ülkenin kaynaklarının yeterli olduğunu belirtti.

Müftüoğlu, Mısır'da düzenlenen Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı'nın (ICPD) 25'inci yıl dönümünde, Kenya'nın başkenti Nairobi'de düzenlenen ICPD25 Zirvesi'ni AA muhabirine değerlendirdi.

Kahire'de 25 yıl önce yapılan toplantıya da katılan Müftüoğlu, 179 ülkenin üzerinde mutabık kaldığı uluslararası taahhütlerden bu yana geçen 25 yılda gelinen noktayı anlattı.

Müftüoğlu, 25 yıl önce nüfusun sadece sayılardan değil, insanlardan oluştuğu anlayışının vurgulandığını, sürdürülebilir kalkınmanın merkezinde insanların sağlıklı olmasının, insan haklarının ve kadınların güçlendirilmesinin yer aldığı konusunda uluslararası mutabakata varıldığını hatırlattı.

Kahire'deki zirvede, cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarının, sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir ekonomik büyüme ve gelişme ile tüm insan haklarına ulaşmada temel olduğunun vurgulandığını aktaran Müftüoğlu, bu çerçevede her gebeliğin istenen gebelik olması, güvenli annelik programının bir insan hakkı olarak yaygınlaştırılması, güvenli anneliğin bireyin vereceği bir karar olması ve kendisine bunun sağlanacağı imkanların sunulması konularında taahhütler ortaya konduğunu belirtti.

Temel insan haklarının tümünün korunmasına yönelik bu ve benzer birçok taahhütün aradan geçen 25 yılda da sıklıkla ele alındığını dile getiren Müftüoğlu, "Daha sık ele alınması da gerekiyor çünkü her ne kadar BM platformlarında ülkeler, resmi delegasyonlar, hükümetler bu eylem planlarına, ilke kararlarına 'evet' diyor ve altına imzalar atıyor olsa da uygulamada ne yazık ki bu süreçlere yeterince sahip çıkamıyoruz." dedi.

- Kahire'den Nairobi'ye 25 yıllık taahhütler

Türkiye dahil birçok ülkede Kahire'deki toplantıdan bu yana atılan adımlar ile bazı kazanımlar elde edildiğini ancak taahhütlerin yerine getirilmesinde kaçırılan fırsatların da olduğunu belirten Müftüoğlu, bu ilkelerin gündemde tutulması gerektiğini, sadece hükümet ve tüm kurumlar değil, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, vatandaş düzeyinde bu kararlara sahip çıkılması gerektiğini söyledi.

Müftüoğlu, "1994 Kahire eylem planı 200 sayfaya yakın çok geniş bir çerçeve. Onun içerisinde pek çok temel alanda bu demografi, kalkınma süreçleri, kadın hakları, anne ölümleri, gençlere yönelik hizmet alanları, hatta göç politikaları da dahil olmak üzere geniş bir çerçevede kalkınma sürecini ilgilendiren tüm başlıklar altında tanımlanan konular var." dedi.

Kahire'de alınan kararların Türkiye için birçok alanda önemli olduğunu anlatan Müftüoğlu, "Örneğin; o yıllarda anne ölümlerimiz çok yüksekti. Bebek ölümlerimiz yüksekti. Bunlar bizim adım atabildiğimiz alanlar." diye konuştu.

Müftüoğlu, 1994'ten bu yana elde edilen bu gelişmelere karşın, temel toplum sağlığının en önemli alanlarından cinsel sağlık ve üreme sağlığı ile kadın hakları, kadına yönelik şiddet, gençlerin cinsel sağlık hizmetlerine ve bilgilerine erişimi konularına ilişkin ise daha fazla adım atılması gerektiğini vurguladı.

Bu konuların kalkınan, mutlu bir toplumun temel taşları olduğunu söyleyen Müftüoğlu, Türkiye'nin 1994'teki toplantıda ortaya konan eylem planını büyük bir heyecanla sahiplendiğini hatırlattı.

- "Bütün konulara aynı anda aynı aciliyette değinilmeli"

Müftüoğlu, 25 yıl sonra Nairobi'de düzenlenen konferansın birinci önceliğinin bu kararları hatırlatmak, hükümetlerde, kurumlarda ve bireylerde aynı heyecanı canlandırmak olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Ele alınan konular birbiriyle o kadar çok ilintili ve etkileşim içinde ki. Göç politikanızı ele almadan, gençlere sunduğunuz hizmetleri, onların sorunlarını ve önceliklerini öne almadan, kadın hakları ve şiddet temelinde adım atmadan, üreme sağlığına ilişkin hizmetleri sunmadan neye adım atabilirsiniz ki? Bütün konulara aynı anda aynı aciliyet derecesinde değinmelisiniz."

Sorunların çözümünde politik kararlılığın son derece önemli olduğunu vurgulayan Müftüoğlu, "Ülkemizin kaynakları bunları çözemeyecek noktada değil. Ne alt yapısı, ne insan kaynağı ne de finans kaynağı halledilemeyecek konular değil. Bu sorunların hiç birisi ülkemizin çözemeyeceği sorunlar değil." ifadelerini kullandı.

 

 

 

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :