Türkçe ezan sevdaları bitmedi

Türkçe ezan sevdaları bitmedi

Milletin değerleriyle kavgalı CHP zihniyetinin İslam düşmanlığı uzun yıllar geçse de hiç eksilmedi. Tek parti döneminde Kur’an’ı yasaklayan, camileri ahır ve gazinoya çevirenler 70 yıldır her fırsatta ezanı tahrif etmek için çaba sarf ettiler.

CHP’lilerin son günlerde tekrar ısıtarak gündeme getirdikleri ant ve Türkçe ezan talepleri, CHP’nin tek parti döneminden kalma 70 yıllık İslamiyet düşmanlığının hiç dinmediğini bir kez daha ortaya koydu. Adnan Menderes hükümetiyle 1950’de sona eren tek parti vesayet döneminde İslam’ı ‘yozlaştırıp’ milleti İslamiyet’ten koparmak için adımlar atıldı. Bir yandan Kuran okumak ve öğretmek yasaklanırken, diğer yandan camiler ahır ve gazino yapıldı, ezan tahrif edildi. Menderes’i idam ettirerek yeniden vesayet dönemi İslam düşmanlığına geri dönmek isteyen CHP zihniyetine en büyük cezayı, onu 68 yıldır iktidara taşımayarak millet verdi. Menderes Türkçe ezanı ‘Din dili’ne çevirdiği gün “Millet şuuru bunu halleder” diyen CHP vekili, Menderes’i idam eden 27 Mayıs darbecilerince ‘Kurucu Meclis üyesi’ seçildi ama millet onlara asla geçit vermedi. 

İDAMA GEREKÇE: TÜRKÇE EZAN 

“Yeter söz milletin” sloganıyla 1950 yılında iktidara gelen Adnan Menderes, CHP’nin tek parti vesayet yönetimine son verdiğinde, millete verdiği söze binaen ilk önce Türkçe ezanı aslına çevirme konusuna el attı. Bunu yaparsa başına sıkıntılı işler geleceği yönünde uyarılar da almıştı. Nitekim onun idam edilme gerekçelerinden biri de “İktidara geldikten 14 gün sonra Türkçe ezanı aslına çevirme sinyali vermesi” olmuştu. Ancak Menderes uyarılara kulak asmayıp ezanı aslına çevirdi. Ülke yeniden doğmuş gibi canlandı, insanlar coştu. Ne var ki millet ile vesayetin öncelikleri ters işliyordu. Uyarıldığı gibi 27 Mayıs 1960 darbesinin önemli gerekçelerinden biri Menderes’in ezanın aslına çevirmesi olmuştu. Ama Menderes’i devirseler de ezanı tekrar değiştiremediler. Ancak kalplerindeki bu sevdayı da hiç söndürmediler. Her fırsatta ezanın tekrar değiştirilmesini dile getirdiler. 

ARAPÇA DEĞİL ‘DİN DİLİ’ 

Adnan Menderes, 4 Haziran 1950’de verdiği demeçte ezanın etnik değil dini bir mesele olduğuna dikkat çekti. ‘Arapça’ yerine ‘din dili’ tanımını kullanarak ‘‘Aradan bunca yıl geçtikten ve vaktiyle zaruri görülen (Türkçe ezan) tedbire artık bir ihtiyaç kalmadıktan sonra bunda ısrar bu sefer vicdan hürriyetine karşı bir taassub teşkil eder’’ diyen Menderes hükümeti bu konudaki yasa tasarısını ertesi gün TBMM’ye sundu. Türk Ceza Yasası’nın 526 maddesindeki şapka ve Türk harfleriyle ilgili yasalara muhalefetle ilgili cezalardan ‘Arapça ezan ve kamet okuyanlar’ çıkarıldı. 

ATATÜRK DE İSTERDİ 

Bu sırada söz alan Seyhan bağımsız milletvekili Sinan Tekelioğlu ise “Arkadaşlar, şayet Atatürk sağ olsaydı hiç şüphe yok ki, o da bu büyük Meclis’in düşündüğü gibi düşünecek. O da elimizdeki Allah kanununun Türkçe ile tercümesine imkan olmadığını, din ulemalarının vermiş olduğu karara göre, anlayacak ve ezanı din diliyle okutacaktı” demesi dikkat çekti. 

DARBE SİNYALİ VERİLDİ 

Bu sırada CHP adına söz alan Trabzon milletvekili Cemal Reşit Eyüboğlu, “... Ezan meselesi de bir dil ve milli şuur meselesi telakki edilmiştir. Milli devlet politikası, mümkün olan her yerde Türkçe’nin kullanılmasını emreder. Türk vatanında ibadete çağırmanın da öz dilimizle olmasını bu bakımdan daima tercih ettik. Türkçe ezan, Arapça ezan mevzuu üzerinde bir politika münakaşası açmaya taraftar değiliz. Milli şuurun bu konuyu kendiliğinden halledeceğine güvenerek, Arapça ezan meselesinin ceza konusu olmaktan çıkarılmasına aleyhtar olmayacağız’’ 

DARBECİLER ÖDÜLLENDİRDİ 

Türkçe ezanın ‘din dili’ne çevrilmesi sırasında ‘Millet şuuru bu konuyu halleder’ diyen CHP’li Eyüpoğlu, Menderes’i idam eden 27 Mayıs darbecileri tarafından ‘Kurucu Meclis üyesi’ seçildi. Ancak millet hiç bir zaman Türkçe ezana geçit vermedi. Ancak, CHP’li siyasetçilerin ve onların medyadaki uzantılarının ‘Türkçe ezan’ sevdası hiç bitmedi.  

İslam düşmanlığında ibret verici bir hikaye

Türkçe ezan tartışmaları sırasında Meclis’te “Ecnebi lisanla, mesela, Fransızca okumak günah olmaz da Arapça okumak nasıl günah olur?” diyen Antalya milletvekili Rasih Kaplan, tepkisini “Laiklik icabı olarak bu gibi işlere karışmayalım. Antalya’dayım. Savcının yanında müftüyü gördüm. Hayret ettim. Çünkü Milli mücadelede çok çalışmış, karakterli bir arkadaşımızdır. Gittikten sonra hayretle sordum. Savcı dedi ki ‘Birisi imam olmak istemiş, polis kaydında, uyuşturucu madde kullandığı görülmüş. Müftü, ‘Sen imam olamazsın’ demiş. İşte bu adam savcıya bir ihbarname veriyor; Dün öğle namazında camiye gittim, müftü camide idi. Müezzin Türkçe kameti getirdikten sonra müftü namaza başlamadı. Dikkat ettim dudakları kıpırdıyor, Arapça kamet getiriyordu” sözleriyle dile getirmişti. O gün din düşmanlığı yapanların ihbarı ile savcı, imam hakkında soruşturma başlattı.

(STAR)

 

KÖŞE YAZARLARI NE YAZDI

Türkçe ezan tartışması bugün de köşe yazarlarının gündemiydeydi. 

 

 

EZANIN ARAPÇASI DA OLMAZ!

“Öğrenci andı ile başlayan tartışmanın orada durmayacağı belliydi. Nitekim metastaz yaparak ikinci evreye geçti. "Atatürk'ün açtığı yolda hiç durmadan yürüyeceğine ant içen" bir kısım zevat televizyon kanallarında, sosyal medyada ezan-ı Muhammedi'yi hedef alan konuşmalar yapmaya başladı.  Yeminli din düşmanlarına ne desen para etmez ama yine de hatırlatalım; Türkçe ezan diye bir şey yoktur. En fazla ilk kez işiten birine o an için tercüme edersiniz. Müslümanları günde beş kez yeğnileşsinler diye namaza, felaha, salaha çağıran şeydir ezan. Ezan tektir, Türkçesi, Arapçası, İngilizcesi yoktur. Bu kavga da esasında, gavurlaşalım diyenlerle Müslüman kalalım diyenlerin yüz yıldır devam eden kavgasıdır. Bu uğurda bir başbakanımız ser verdi. Sarığını çıkarmayıp idam edilenler de başörtüsünü çıkarmayıp okullarını, işlerini, bu dünyadaki geleceklerini feda edenler de ezanı müdafaa ettiler aynı zamanda. 15 Temmuz direnişi ezan, bayrak, sala direnişidir; sakın unutulmaya... Bu ülkede al bayrağa sarılıp toprağa düşen her şehit ezan müdafiidir.”Halime Kökçe-Star

 

BU DÜŞÜKLER MAAZALLAH İKTİDAR OLURSA...

“Bunlar maazallah iktidar olursa, “tek parti” dönemini mumla aratırlar.

Öyle öfkeli ve dolular ki...

Mehmet Bekaroğlu adlı “terbiyesiz” şahsa bakın...

Her ne kadar Saadet Partisi’nden milletvekili seçilse de, KHK mağduriyetini “kariyer fırsatına” çevirip aylarca CHP kapısında bekleyen Cihangir İslam’ın konuşmalarına bakın... (CHP’nin iktidara gelmesi, Cihangir İslam kafasının iktidara gelmesi demektir... Hiç kuşkunuz olmasın!)

Mine Kırıkkanat’a bakın...

Kemal Kılıçdaroğlu’na bakın...

Kılıçdaroğlu’nun “danışman” etiketiyle CHP’ye çaktığı FETÖ artıklarına bakın.

Devletin ve milletin şerefini ayaklar altına atan Muhasebeci Kenan’a bakın...

Sözcü gazetesindeki fosil takımının yazdıklarına bakın...

Hep kinle, öfke patlamalarıyla ve yarın kendileri gibi düşünmeyenlere ne yapacaklarının “müjdesiyle” (!) kalkışıyorlar işlerine ve her defasında rezil kepaze oluyorlar...

Bu millet, tek parti dönemine, tak parti uygulamalarına aşeren CHP kafasına izin verir mi?

Muhasebeci Kenan zihniyetine izin verir mi?

Muhasebeci Kenan’ın “Türkçe ezan” fantazyasına izin verir mi?

Mehmet Bekaroğlu ve Cihangir İslam gibi “düşük” karakterlerin muktedir olmasına izin verir mi?”

Ahmet Kekeç-Star

 

 

YA CHP HİNDİSTAN’DA OLSAYDI…

CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, 8 Ağustos 2017’de Ankara’da CHP’li belediye başkanları toplantısının açılış konuşmasında dikkat, “Cumhuriyet’in kazanımları”ndan bahsederken aynen şunları söyledi: 

“22 Ocak 1932; ilk Türkçe kuran Hafız Yaşar tarafından Yerebatan Camiinde okundu. Kendi dilinden, vatandaşın anlayacağı dilden ilk Türkçe kuran 1932’de okundu. İlk Türkçe hutbe, altını çiziyorum ilk Türkçe hutbe Süleymaniye Camiinde 5 Şubat 1932’de okundu. Sen (Cumhurbaşkanı Erdoğan’a diyor) Cumhuriyeti biliyor musun, inançlara saygıyı biliyor musun, insana saygıyı biliyor musun?” 

İnançlara saygıdan bahsedene bakınız. Milletin inancını hiçe sayan birinin tutarsızlığına bakınız. 

Hintliler çok şanslı. CHP zihniyeti Hindistan’da hâkim olsaydı Sih’lerin saçlarını sıfıra vurdurturlardı… 

Bu meselede ben Saadet Partisi ile İyi Parti’nin duyarsızlığını dikkate sunmak isterim. 

Ne oldu size? Ezanı Türkçe okutmaya kalkan şu CHP’ye bir tepki vermiyorsunuz, ayıp değil mi? 

CHP ile yan yana yürümüyor, birlikte uçurumdan aşağı atlıyorsunuz…

Hüseyin Gülerce-Star

 

 

SEN İSMET PAŞA’NIN BİLE GERİSİNDE KALMIŞSIN BE ÖZTÜRK YILMAZ!

“1950’deki CHP zihniyeti, Türkçe ezanın Anadolu coğrafyasının her katmanında zulüm olarak algılandığını çok iyi anladı. Ve zulme son verilirken hiç itiraz etmedi.

Dikkat! Dikkat!

1950’de CHP’nin başında İsmet Paşa vardı.

Aradan 70 yıla yakın bir zaman geçmiş, 2018 yılına gelmişiz...

CHP’li Öztürk Yılmaz, taaa 70 yıl önce aşılmış bu sorunu yeniden ülkenin bir numaralı gündem maddesi haline dönüştürmeyi başardı!

Kutluyorum seni CHP’li Öztürk Yılmaz!

İsmet Paşa’nın 1950’deki zihniyetinin bile gerisine düşmeyi başardın ki her babayiğidin kolayca başarabileceği bir iş değildir.

Ama kabahat sende değil be Öztürk Yılmaz!

Kabahat, sana anında en yüksek seviyede tepki vermeyerek...

1950’li yılların CHP’sinin bile ferasetinden, izanından ve idrakinden uzak duruma düşen CHP yönetiminde!” Ahmet Hakan- Hürriyet

Etiketler :