Teşvik ve motivasyonla spora başlattılar

Teşvik ve motivasyonla spora başlattılar

Gaziantep'te SANKO Üniversitesince yürütülen çalışmada, koroner arter hastalığının önlenmesinde hayati öneme sahip spor ve diğer koruyucu yöntemlerin, 6 aylık takip ve destek programıyla "koruyucu sağlık hizmeti" olarak halkın günlük hayatlarının bir parç

GAZİANTEP (AA) - ZUHAL UZUNDERE KOCALAR - Gaziantep'te SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı koordinasyonunda yürütülen çalışmada, Türkiye ve dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer alan koroner arter hastalığının önlenmesinde hayati öneme sahip spor ve diğer koruyucu yöntemlerin, 6 aylık takip ve destek programıyla "koruyucu sağlık hizmeti" olarak halkın günlük hayatlarının bir parçası haline gelebildiği belirlendi.

ABD'deki Pittsburgh Üniversitesinde de çalışmalarını sürdüren Prof. Dr. Özlem Soran ve öğrencileri tarafından 4 yıl önce koroner arter hastalığının önlenmesine yönelik proje başlatıldı.

Projenin ilk ayağında tıp fakültesi öğrencilerine koroner arter hastalığı, nedenleri, tedavisi ve hastalarla iletişim konusunda eğitim verildi. Eğitimlerin ardından kent merkezi ve ilçelerde, koroner arter hastalığına karşı halkın bilinçlenmesi amacıyla konferanslar düzenlenerek halk bilimsel veriler ışığında bilgilendirildi.

Konferansların ardından tıp fakültesi öğrencileri, 6 ay boyunca belirli aralıklarla aradıkları katılımcılara spor yapmaları, sigarayı bırakmaları, kolesterol, şeker ve tansiyon ölçümlerini yaptırmaları konusunda destek verdi.

6 ayın sonunda konferanslara katılan 400 kişinin yaklaşık yüzde 60'ında günlük hayatlarında takip ve destek programlarıyla risk faktörlerini azaltıcı yönde değişim olduğu tespit edildi.

- "Bu işte bir terslik var"

SANKO Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Özlem Soran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kalp damarının tıkanması ve daralmasıyla seyreden koroner arter hastalığının, dünyada ve Türkiye'de ölüm nedenleri arasında birinci sırada bulunduğunu söyledi.

Kalp hastalıkları arasında da en sık görülen bu hastalığın, teşhis ve tedavi yöntemlerini artırmak için uzun yıllardır çalışmaların devam ettiğini aktaran Prof. Dr. Soran, hastaların da bunlardan yararlandığını ifade etti.

Soran, hastalığın belirtilerini daha çok ileri yaştaki kişilerde gösterdiğine, Avrupa'nın en genç nüfusuna sahip ülkesi olan Türkiye'nin bu konuda ilk sırada yer almasının çok çarpıcı olduğuna dikkati çekti.

Prof. Dr. Soran, bu durumun kafasında "Bu işte bir terslik var" sorusuna neden olduğunu dile getirerek "Koroner arter hastalığının teşhisinde, tedavisinde gayet iyi durumdayız. Tedavi yelpazesi geniş, özellikle stent ve bypass konusunda Avrupa ülkelerinin çoğunun önündeyiz ama Avrupa'da ölüm oranına gelince bu konuda birinciliğe yarışıyoruz. O zaman primer koruma dediğimiz noktayı, bu hastalığın gelişmesine engel olma konusunu bir yerde kaçırmışız, beceremiyoruz. Bir sebeple bunu halk seviyesine indiremiyoruz." diye konuştu.

- "Uyguladığımız metodun yüzde 60'a yakın oranda etkin olduğunu gördük"

Bu kapsamda SANKO Üniversitesi olarak 4 yıldır bir çalışma yürüttüklerine dikkati çeken Soran, şunları söyledi:

"Türkiye'de ilk olarak proje derslerine birinci sınıftan başlıyoruz, dördüncü sınıfın sonuna kadar yapılandırılmış eğitimle gidiyoruz. 3 ve 4. sınıf öğrencilerine koroner arter hastalığından primer korunmasında tabana inebilecek şekilde hastalarla nasıl iletişim kurulur bunu öğrettik. Koroner arter hastalığından korunma yolları adlı bir çalışma başlattık. Bu çalışmada birden fazla ayağı olan konferanslar düzenliyoruz. Halka bu konuda bilimsel veriler ışığında eğitimler veriyoruz. Risk faktörlerini nasıl minimuma indiririz, bunu nasıl yaşam tarzımıza geçirebiliriz anlatıyoruz. Risk faktörlerini modifiye etmeye çalışmamız lazım. Bunları senelerdir söylüyoruz ama söylediğimiz şey bir işe yaramıyor ve hala Avrupa'nın en genç ülkesi olarak koroner arter hastalığına bağlı ölümlerden birinci sıra için yarışıyoruz. Bir yerde bir yanlış var, o da biz primer korumaya yeterli önemi göstermiyoruz."

Prof. Dr. Özlem Soran, halka yönelik konferanslar düzenlediklerini, ardından öğrencilerin aktif olarak katılımcılara, bilimsel risk faktörlerini modifiye etmek için destek verdiğini ve onları 6 ay boyunca takip ettiklerini dile getirerek şunları kaydetti:

"Bu çalışmayı bir model haline getirdik. Çalışmanın sonucunda uyguladığımız metodun yüzde 60'a yakın oranda etkin olduğunu gördük. 'Spor yapıyor musun, şeker, kolesterolünü kontrol ettirdin mi, sigarayı bıraktın mı, tansiyonu ölçtürdün mü?' gibi soruları sorduk. Sonuç olarak, yüzde 60'a yakın birçok parametrede fayda sağlandığını ve bunun devamlılığının olduğunu görmüş olduk. Takip programıyla destek vererek kendilerinde eksik olan, yapmadıkları şeyleri yapmalarını sağlamaya çalıştık. Öğrencilerimiz, katılımcının eksiği neyse o eksiğe yönelik olarak onlara hatırlatmalar ve teşvikler yaptı. 6. ayın sonunda kontrolümüzde, bizim için önemli parametrelerde katılımcıların yüzde 60'ına yakınında takip ve desteğin günlük yaşamlarına hareket olarak, risk faktörlerini azaltıcı yönde ya da kendilerini kontrol ettirici yönde yansıdığını gördük. İşte bu uygulanabilirlik. Yapılabilir, model oluşturulabilir, faydalı olunabilir bir yaklaşım."

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :