Hüseyin Altunbaş

Hüseyin Altunbaş

REKLAMIN İYİSİ KÖTÜSÜ OLUR HEM DE BAL GİBİ!

REKLAMIN İYİSİ KÖTÜSÜ OLUR HEM DE BAL GİBİ!

 

 

Oh ne ala! Keyfine göre saçma sapan bir reklam yap sonrada reklamın iyisi kötüsü olmaz de. Her işin iyisi kötüsü oluyor da niye reklamın iyisi kötüsü olmuyormuş! O zaman açıkhava panosundaki her reklam, televizyondaki her film, radyodaki her ses firmalarımızı yukarılara sıçratmalıydı! Niye sıçratmadı? Reklamlar kötüydü de ondan. Kötü reklam mesajı kötü reklam, uygulaması kötü reklam, mecraya uyarlaması kötü reklam. Bazı firmalarımız kötü reklam uygulamalarından dolayı reklamdan uzaklaştılar. Reklamdan kaçtılar. Battılar! Şimdi yoklar! (çünkü onlar reklam yapmadılar grafik yaptılar!)

 

Eskiden bir şekilde ver de nasıl verirsen ver şeklinde düşüncenin ürünü olarak doğruydu bu cümle belki! “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” çünkü kimsenin reklam verdiği yok, sen verirsen iyi olur, anlamında ikna cümlesiydi. Mecra yok, reklamcı yok, firma yok. Konuşta bir şekilde konuş. Herkes suskun çünkü. Şimdi her yer firma, her yerden mesaj fışkırıyor. İkna edecek insan sayısı da almış başını gidiyor. Nüfus kalabalık. Kişiler daha kaprisli, daha hassas, dikkati dağınık! Aklında hiçbir şeyi tutmaya çalışmıyor! Sorumluluk üstlenmiyor yani senin onu etkilemeni bekliyor. O da çok umurunda olmadan. Senin firmanın ürününü gidip niye satın alacak ki! O olmazsa öbürü, öbürü olmazsa öteki diye düşünüyor. Kurallar değişti yani.

 

Bunları kim biliyor. Maalesef ki çoğu reklamcımız ve firmamız bilmiyor. Hala onlar reklamın iyisi kötüsü olmaz döneminde. Yaptık ya! bir şekilde insanlar görür onu diyorlar, diye düşünüyorlar. Megalight’a koyduk ya, televizyona verdik ya iş tamamdır diye düşünüyorlar. Firma, ajans, eş dost, akraba herkes birbirlerini böyle ikna ediyor! Müşteriyi düşünen yok! Esas düşünmemiz gereken kitle müşteri kitlemiz değil mi?

 

Hedef kitle sizi görmüyor, konuşmuyor, duymuyor, dokunmuyor! Yani reklam kötü. Reklamın kötüsü. Bas baya kötü. Bal gibi kötü. İnsanlar reklamın iyisini kötüsünü ayırt ediyor artık. Maymun gözünü açtı! İyisine bakıyor, dikkat kesiliyor ve ürünü inceliyor alma kararını veriyor. Kötüsünü iplemiyor bile. Sen o kadar para mı harcamışsın, umurunda bile değil. Onun dikkatini çekmek için uğraşsaydın! Banane!

 

Bu köşeden reklamın iyisiyle kötüsü ayrılsın da gelsin diye yazıyoruz. Kötüsü iyisi olsun diye, iyisi de bozmadan aynen devam etsin diye. Maalesef daha çok kötü durumdayız. Ne yalan söyleyeyim. Gördüğümü çalıyorum! Penaltıysa onu da veriyorum. Kırmızı kartlıksa onu da atıyorum. Kimse bize daha çok danışsın diye yazmıyoruz. Reklam kültürü oluşsun diye, sektörümüz gelişsin, reklamlar daha çok etkili olsun diye yazılıyor bu yazılar. Alıngan mısınız? Alıngan olmayın!

 

Reklam kampanyasının ilk aşaması brieften sonra durum analizi aşamasıdır. Durum analizi ne demektir? Yüzleşmek demektir! Gerçeklerle yüzleşirseniz karşınızdaki kitleyi de etkilersiniz. Bu yazılar sizin hedef kitlenizle yüzleşmeniz bir anlamda. Ama anlayana! Anlamayan daha feci yüzleşir. Aman hoca bizi eleştirmesinle iş bitse keşke. Seni müşterinin gözüyle eleştiriyorum. Daha ne! Daha ne istiyorsun!

 

Bu eleştirileri fırsat olarak alıp reklam ajanslarınıza yeniden brief verin. Daha çok çalışsınlar. Daha çok reklam alternatifleri bulsunlar. Hedef kitleyi gıdıklayacak işler yapsınlar. Hedef kitleyi etkileyin. Kendinizi değil! Onu etkilerseniz bende etkilenip başarılı reklam diye yazarım siz hiç merak etmeyin. Siz kötü yaparsanız da yazarım, iyi yaparsanız da yazarım.

 

Konya Reklamcılar Derneğinin seçkin üyeleriyle oluşturduğumuz, bu hafta açıkhavada gördüğünüz “Reklamın İyisi Kötüsü Olur” açıkhava işleri de aynı düşüncenin ürünüyle çıktı. İki yıl öncesinin ürünü yavaş yavaş vücuda nüfuz ediyor. Geç olsun da güç olmasın.

 

 

 

  

Konya Reklamcılar Derneği olarak açıkhavanın sahipleri Wall ve Ro-Ro Tanıtımın desteğiyle görücüye çıkmış olduk. Wall ve Ro-Ro Tanıtım’a bir kez daha teşekkürler. Firmalarımız paralarını çarçur etmesinler istiyoruz. Geri dönüş alsın istiyoruz. Siz kötü de ısrar ediyorsanız o da sizin bileceğiniz iş. Para sizin para. Bu köşe reklamın iyisi kötüsünü müşteri gözüyle analiz etmeye devam edecek.

 

Bu haftanın iki kötü bir de iyi reklamı sizlerle…

 

Aradığımızı Bulmak İstiyoruz!

Bürotime açıkhavada küçük küçük noktalar şeklinde mobilyaları yerleştirmiş, içlerinden biri kırmızı altta da “Ofis Mobilyasında Aradığınızı Bulun” demiş. (Elinize mercek alıp reklamın yanına gidin) Yani bol çeşit var bende demek istemiş. Çeşidi göremiyoruz aslında sadece aynı ürünleri küçük küçük koymuşlar. Aynı üründen çok var demiş özünde. Bürotime gazete için yapılmış olmasını dilediğim bir reklamı açıkhavaya çıkartmış. (Hava alsın diye) Bir başka enteresanlık bu reklamdan sonra başlıyor. Bu reklamın yanlış reklam olduğunu hemen anlıyorlar ve ikinci reklam giriyor aynı hafta içinde. Bu da diğerinin ikizi. İkiz reklamda diğerinden daha belirsiz.

Reklamda laptopu elinde büzüşük bir adam görüyoruz. Reklam doğrudan soruna çözüm getirmesi gerekirken sorunu iyice anlaşılmaz hale getiriyor. Şimdi bu adamcağız niye büzüşmüş, yazık! Üzücü! Duruşu, bakışı moral bozucu çünkü. Marka ismini kapatın başka hangi reklamlar olabilir düşünün. Sanki bu reklam takım elbise reklamı ya da laptop reklamı olabilir! Yoksa ütü reklamı mı? Pantolonlarınız bu adamınki gibi kırışsa bile bizim ütümüz sorununuzu çözer mi diyor ki? Aynı hafta yine açıkhavada Ülker’in imaj reklamlarını gördünüz. “Mutlu Bir An” mesajını değişik Ülker ürünleriyle yazarak ne demek istemiş sizce? Ülker’de arayıp bulabilecekleriniz demek istemiş değil mi! Hangisinde arayıp bulabilecekleriniz net olarak anlatılmış? Bilmem anlatabildim mi? Saygılar.

 


 

 

Petek Ne Yaptın Öyle!

Petek Pastanesi kaliteliyim diyordu şimdi hızlıyım diyor! İkisi yan yana gelir mi? GELMEZ! Pastane hem de kaliteli bir pastane iletişiminde ne söyler? Kaliteliyim ve pahalıyım der (kalite ucuz olmaz çünkü). Pastaneye zamanı keyifli geçirmek isteyenler, bol sohbetle birlikte kaliteli pastaları atıştırmak için gelirler. Öyle değil mi? Petek Pastanesinden ürün alanlar kalite ve keyif satın alırlar yani.

Hızlı ürün ne satar ya! Mesela hamburger, pizza, dürüm döner, dürüm tavuk vb fast food ürünler ne satar? Hızlılık ve ucuzluk satarlar değil mi? Daha az zamanınız varsa ve daha ucuza karnınızı doyurmak istiyorsanız fast fooda saldırırsınız. Bilirsiniz ki, fast food sağlıklı değildir. Sizin zamana ve paraya ihtiyacınız olduğu için sağlıktan kaçarsınız. (Doğru yanlışı tartışmıyoruz.) Pastane ile fast aşırı uçlarda onu anlatmaya çalışıyorum. Şimdi bunu bilmeden, ya da umursamadan reklam iletişimi yaparsanız temeli çürük bina gibi çöken bir sonuç görürüz. GÖRECEĞİZ! Çünkü temelinde olacak olan pazarlama stratejisi olarak, tamamen yanlış. EVET TAMAMEN YANLIŞ! Petek Pastanesi kendine harakiri yapmış bu reklamla.

 

  

Doğum günü için sipariş ettiğiniz yaş pasta kutusunda bozuldu mesela. Taşırken olabilir mi? Olabilir. İstediğiniz görüntü de değil yani. Ne olacak şimdi? Petek Pastanesi algılanan kalitesi uçtu gitti! Yıllardır binbir zorlukla titiz şekilde oluşturduğunuz bu algı bir yanlış hamleyle buharlaşıp gitti.

Bu nasıl yapılırdı? Sadece çok özel ve önemli müşterilerinize bu hizmet götürülürdü! Bu müşteri ilişkileri yönetimine (CRM) girerdi ki sizi bambaşka bir yere sıçratırdı! Ama bu hizmeti herkese söylediniz mi sıçrama yeriniz çok değişik olacak! Hadi hayırlısı. CRM yerine ATS.


 

 

İstanbul Açılımı! Reklamda Açılım Zamanı

Konya Reklamcılığının bir üyesi Erka Prodüksiyon kabına sığamamış ve ulusal mecralarda iletişim yapmış. Ne diyor? Konya’dan İstanbul’a geliyorum, kendinizi kollayın diyor. Vay be! Çok hoşuma gitti aslında. Kendine güvenin ifadesi. Reklamcılarımız kendilerine güvenmeliler çok doğru. Erka’da bu güven varmış demek ki. Reklam ajanslarımız cesaretli olmalılar. Cesaret için de güçlü olmak lazım. Güçlenmek için benim tavsiyem bazı ajansların güçlerini birleştirmeleri gerekir. Ayrı ayrı güçsüz olmaktansa güçlü olarak açılım sağlamaları kendilerine, sektöre ve müşterilerine inanılmaz fayda sağlayacaktır. Erka’ya bu kapıyı açtığı için teşekkür ediyorum. Kesinlikle de başarılar diliyorum. Reklam açılımları bekliyorum.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum