Paris'teki terör saldırıları

Paris'teki terör saldırıları

Tunuslu güvenlik uzmanı Dali:

Fransa'daki terör saldırılarının yankıları devam ederken, Tunuslu ve Fransız uzmanlar, Fransa'nın Suriye'deki hava saldırılarının terör olaylarını tetiklediğini ve Paris’teki katı güvenlik politikasının zayıflamasıyla göçmen azınlığın ihmal edilmesi gibi nedenlerin terör saldırılarında etkili olduğunu kaydetti.

AA muhabirine Paris saldırısını değerlendiren Tunuslu güvenlik uzmanı Yusri ed-Dali, "Ülkenin sosyal ayrışma yaşadığı bir dönemde Hollande’ın  ağırlıklı olarak, genelde fakir mahallelerde veya gettolarda yaşayan ihmal edilmiş Müslüman azınlık üzerinden aşırı siyaset yaptığını" ifade ederek, "Terör örgütü DAEŞ tarafından yayımlanan videolarda ise genellikle Fransa’ya yönelik tehditlerin olduğunu ve bu ülkede sayıları 6 milyonun üzerinde olan Müslümanlara yönelik ayaklanma çağrılarının görüldüğüne" dikkati çekti.

Dali, “Son dönemde Fransız dışişleri Güney Afrika ve Mali’de olduğu gibi misyonlarda yer alarak doğrudan veya ikna edici ve dolaylı olarak askeri müdahale yanlısı olduğu şeklinde imaj çiziyor. Doğrudan veya dolaylı da olsa her durumda Fransız müdahalesi hakkında girilen bölgelerdeki halkta olumsuz bir algı oluşuyor” dedi.

Diplomasideki istikrarsızlığın, Libya’yı kaosa sürüklemekle suçlanan eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy döneminde iyice ayyuka çıktığını anlatan Dali, “Bazı insanların derinliklerinde Paris saldırısını haklı gösteren gerekçeler var. Aşırılıkçı gruplar bunu hazırlık esnasında, saldırıda ve saldırıyı gerçekleştirecek militanları bulmak için kullanıyor” diye konuştu.

-Fransa basınında tartışmalar sürüyor

Öte yandan Fransa 2 kanalına saldırıyla ilgili açıklamalarda bulunan Paris Temyiz Mahkemesi Hakimi Marc Travaidik ise "Ağustos ayı ortalarında bir şahsın ofisine geldiğini ve DAEŞ'in ondan Rock konserine bir saldırı düzenlemesi talebinde bulunduğunu" iddia etti.

Fransa'nın güvenlik önlemleri açısından gerekli adımları atmış olup olmadığı sorusuna ilişkin Travaidik, "Irak'taki ilk çatışma sonrası Fransa genelinde cihat ve aşırılık propagandasının hızla arttığını fark ettim. 10 seneden beri gözetim merkezleri veya dışındaki ilgili makamlar tarafından herhangi bir önlem alınmıyor. Bu durum elektronik ağlar için de geçerlidir" dedi.

Travaidik, "Fransa'nın Kuzey Afrika bölgesine yakın bir konumda olmasının da güvenlik zafiyetinde bir etken olduğunu" dile getirdi.

-"Suriye'de arabulucu olarak kalmalıyız"

2003’te ABD ve İngiltere’nin Irak işgaline karşı çıkan eski Fransa Başbakanı Dominique de Villepin, Fransa 3 kanalına yaptığı konuşmada da Suriye'deki müdahaleleri eleştirerek, “Suriye'deki müdaheleler Fransızlar olarak bizim rolümüz ve görevimiz değil. Biz barış üretir diyalog isteriz. Biz Suriye'de de arabulucu olarak kalmalıyız” diye konuştu.

De Villepin, Fransa’nın bir çok yönden, kuzeybatı Afrika’dan, Ortadoğu’dan gelen rüzgarlarla karşı karşıya kaldığını ve bunun ülkesini zayıf duruma düşürdüğünü kaydetti.

Güvenlik yaklaşımının Fransa’nın sorunu tek başına çözemeyeceği yönünde olduğunu söyleyen De Villepin, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Hazır olduğumuzu hiçbir şeyden korkmadığımızı söyleyebilirdim ancak  bu doğru değil. Biz Fransızız. Demokratik toplum şimdi olduğu gibi güvenlik konusuna karışmaz. Amerika’daki yabancılar sıkı güvenlik kontrolü altındalar. Bu nedenle orada bundan doğacak tehlikeler bizim maruz kaldığımızdan daha az. İsrail toplumu da aynı şekilde sadece 'sıkı güvenlik önlemleri' yöntemini uyguluyor. Ancak Fransa’da durum böyle değil”

-"Askeri müdahele savaş ilanı olarak algılanıyor"

Paris’teki Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Jeopolitik uzmanı Michel Galy ise “Cumhurbaşkanı François Hollande’in Suriye ve Irak’a yönelik dış politikası askeri müdahale olarak tanımlanabilir. Müslümanların bir bölümü bunu kendilerine karşı bir savaş olarak algılıyor” değerlendirmesinde bulundu.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı