Selman S. Akyüz

Selman S. Akyüz

“Özgür” spor basını

Gazetecilik deyince akla ilk gelen özgürlük ve demokrasi olsa gerek. Çünkü bilginin, haberin özgürlüğü demokrasinin belki de birinci kuralı. Şeffaflık olmadan, insanların kendilerini yönetenlerden ya da takip ettikleri kaynaklardan haberi olmadan yönetime katılmalarına da imkan yok. Ve Türkiye’de basın özgürlüğü her zaman en çok tartışılan demokrasi sorunlarından biri oldu.

9. yaşını kutlayan Memleket Gazetesi’nin sahibi ve Konya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Adem Alemdar, basında sansürün kaldırılışıyla ilgili açıklama yaparken son derece önemli bir konuya, oto sansüre yani basının hükümetler değil kendisi tarafından sansürlenmesine dikkat çekmişti. Evet çok doğru, basın kendisini sansürlüyor, hiçbir açık etki olmasa da haber kaynakları ve güç odakları gizliden de olsa aba altından sopa gösteriyor. Sonuçta gazeteci kendisini sınırlamak zorunda kalıyor. Yazması gerekenleri yazamıyor, insanlar bilgiye, habere ulaşamıyor ve demokrasi de işlerliğini, idealizmini kaybediyor.

Spor basını ise basın özgürlüğü konusunun daha az dikkatle takip edilen bölümü. Gazeteciler bu alanda daha rahat yazabiliyor. Çünkü sporun doğasında oyun ve eğlence olması spor kulüpleri ve yönetenlerin basında çıkan haberler konusunda daha “yumuşak” davranmasına neden olabiliyor. Ya da eskiden öyleydi. Şimdi profesyonel sporlarda özellikle endüstriyel bir hal almış futbolda maalesef istediğinizi pek yazamıyorsunuz. Şike olayındaki iddialar bunun en bariz örneği. Yöneticilerin “gazeteciyi korkutmak, satın almak, tehdit etmek, gazetesinin reklamlarını önlemek” gibi birçok istenmeyen hatta suç olan işlere karışması... Spor kulüplerinin yöneticileri siyasilerden daha popüler ve güçlü olduğundan beri bu alanın da sansür ve otosansürden nasibini almadığını söylemek imkansız.

Spor kulübü yönetimlerine siyasilerin ve çok güçlü iş adamlarının girmesi yaşanan yanlışları söylemeyi hayli zorlaştırıyor. Maalesef eski “kalitesi”nden uzak olan spor gazetecileri de, birilerini rahatsız etmemesi gerektiğini düşünerek çok önemli eleştirileri yapmaktan geri duruyor. Çünkü yöneticiler adına yazılmaması gerekenleri yazdığınızda, gazetenin patronuna “sizin bu yazarın amacı ne, ne istiyor?” gibi garip ve utanç verici sorular sorulabiliyor.

Ben, Memleket Gazetesi kurulduğundan beri (ilk birkaç ay hariç) 9 yıldır yüzlerce yazı yazdım bu sayfalarda. Onlarca kişi ve kesimi yazdığım yazıların rahatsız ettiğini, yazdığımız yazı ve yaptığımız haberlerde ortaya çıkardığımız gerçeklerle bu kesimlerin çok ciddi sıkıntılara girdiğini biliyoruz. Tabi ki hatalar da yaptık. Yanlış yazdıklarımız için özür diledik. Tecrübesizliğimizin kurbanı olduğumuz zamanlar da vardı. Fakat hiçbir zaman patronu hiç değişmeyen bu gazetede “bunu da yazmasaydın’ ya da ‘artık bu konuyu araştırmayı bıraksak’ ve yahut ‘bu adam bizim dostumuz, reklam verenimiz, onunla uğraşmasak” şeklinde hiçbir telkin almadım. Ve biliyorum ki benim yazılarım nedeniyle birçok kişi aboneliğini kesip reklam vermeyi bıraktı. Bunun aksine ses getiren ve doğru olduğu aşikar olan yazılar nedeniyle defalarca, sonuçta ticari bir iş yapan gazete yönetiminden, tebrikler aldım. Gelen telefonlar hep bana yönlendirildi. “yazarımızın görüşüdür” denilerek. Zaten bu nedenle 9 yıldır yazmaya devam ediyorum. Hem de zevkle...

İşte size rahatça yazabildiğim bir yorum: Konyaspor pazar günü sahasında Gaziantep Büyükşehir Belediyespor ile karşılaşacak. İlk iki hafta kaybeden takımla ilgili Hüsnü Özkara; eleştirileri bitirebilmek için “bu sonuçları kendime yakıştıramıyorum” dedi. Ama öncesinde katıldığı televizyon programında sakat olarak alındığı ortaya çıkan Semih Aydilek ile ilgili “ben yönetime her şeyi söylemiştim” deyince Zeki Çimen yayına bağlandı ve garip bir görüntü ortaya çıktı.

Sonuç mu? Konyaspor bu hafta sahasında kötü bir sonuç alırsa bu yönetim Hüsnü Hoca ile ilgili değerlendirmelerini bir kez daha gözden geçirir. Görünen de bu, aldığımız duyumlar da bu yönde. Futbolcuların, Konyaspor’un lige asılmaya devam etmesini sağlamanın ötesinde biraz da Hüsnü Hocaları için oynamaları gerekecek galiba. Tabi oyuncuları o aldıysa ve hatırı varsa. Yoksa motivasyon için adı kulislerde dolaşan meşhur menajeri çağırmak gerekebilir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar