Prof. Dr. Ali Akpınar

Prof. Dr. Ali Akpınar

Olaylara nasıl bakmalı?

Olaylara Basiret ve Firasetle Bakabilmek

Basiret, ilâhî nur ile aydınlanan kalbin kuvvetiyle eşyanın hakikatine vakıf olmaktır.[1] Basiret, bir şeyi tam manasıyla bilebilmek (ilim) ve kavrayabilmektir (marifet). Basirette hem ilim vardır, hem irfan.[2] Basar, kökünde, baş gözüyle görmekten çok, bilmek vardır. Basiret, kalp gözüyle görebilmek, işin mahiyetini kavrayabilmektir. Yüce Allah’ın bir adı da Basîr’dir. El-Basîr, gizli açık, ışıklı ışıksız, en küçük ve en büyük şeyleri, en iyi ve en mükemmel bir biçimde tüm ayrıntılarıyla görendir. O, gördüğünün arka planını, görünmeyen taraflarını da görür ve bilir.

O’nun ahlakı ile ahlaklanıp O’nun bu isminden nasiplenen mümin, olaylara basiret gözlüğü ile bakabilendir.

Bir de müminde bulunması gereken firaset (feraset değil) vardır. Firaset, bir şeyi ibretle görüp tesbit edebilmektir. Firâset, yakîni bilgiye ermek ve işin arka planına vakıf olmaktır.[3] Peygamberimiz, müminin firasetinden sakının, zira o Allah’ın nuruyla bakar[4] buyurur.

Evet, mümin Allah’ın nuruyla olaylara bakar. Kur’ân aydınlığında olaylara bakar ve onun ışığında, onun ilkelerine göre olayları değerlendirir. O, iman nurunun aydınlığında bakar, dünya ve ahrette rezil rüsvay olmamak için haram/günah olan şeyleri terk eder; iyilik ve güzelliklerin adamı olur. Çünkü firasetli mümin, hakikatin yeryüzü tanığıdır.

Bazen yaşanan olaylar, dünyevî hırs ve tamahlar etrafı toz duman eder, göz gözü görmez olur, neyin hak neyin batıl olduğunu anlamak zorlaşır. İşte o zaman etrafı aydınlanması gerekir. Aydınlanmalı ki toz duman dağılsın, karanlıklar son bulsun ve hakikat bütün berraklığı ile ortaya çıksın. Bunun için güçlü bir ışığa ihtiyaç vardır. İşte o ışık müminin firasetidir ki onun kaynağı Allah’ın nurudur.

Tabi bu nurun aydınlığında olaylara bakabilmek için, bu nur ile beslenmek gerekir. Bunun için de kâmil mümin olmak ve sürekli Kur’ân ile gıdalanmak gerekir. Olaylara Kur’ân gözlüğü ile vahyin aydınlığında bakabilmek gerekir. Bu ise Kur’ân’a yönelmek ve alıcıları ona çevirmekle mümkün olacaktır.

İşte gücünü Allah ve O’nun Kitabından alan basiretli ve firasetli mümin, karşılaştığı tüm olayları doğru bir şekilde değerlendirmesini bilen ve gereğini en güzel şekilde yerine getiren kimsedir. Artık bu donanıma sahip olan kişiyi, olayların değişkenliği ve göz boyayan aldatıcı güzellikler değil, değişmez ve pörsümez vahyin aydınlığı yönetecektir. Bu donanımla hareket edip karar veren kişi ise, dünya ve ahrette asla pişman olmayacaktır.



[1] Curcanî, Kitabü’t-Ta’rifât, s, 46.

[2] Ebû Hilal el-Askerî, Kitabü’l-Furûk, s, 98.

[3] Curcanî, Kitabü’t-Ta’ifât, s, 166.

[4] Münavî, Feyzu’l-Kadîr, I, 142.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.