Müzayedede satılan Kur'an bizim olabilir!

Müzayedede satılan Kur'an bizim olabilir!

Konya'dan çalınan Kur’an-ı Kerim’in İngiltere’de düzenlenen müzayedede satılan Kur’an-ı Kerim’le aynı özellikte olduğu ileri sürüldü.

2.3 milyon dolara satılan yazma Kur’an Yusufağa Kütüphanesi’nden mi çalındı?

İngiltere’de önceki gün düzenlenen açık artırmada, 13. yüzyıldan kalma bir Kuran-ı Kerim’in 2,3 milyon dolara (yaklaşık 2,8 milyon YTL) alıcı bulması Yusufağa Kütüphanesi’nden çalınan 172 kitabı yeniden gündeme getirdi. Christie’s müzayede evinde yapılan açık artırmada, Kur’an-ı Kerim’i satın alan kişinin adı açıklanmadı. Müzatede öncesi yaklaşık 500 bin dolara satılması planlanan Kur’an-ı Kerim’in, 1203 yılından kalma ve tamamen altın yazma olduğu belirtildi.

İKİ NADİDE KUR’AN KAYIP

Yusufağa Kütüphanesi’nden çalınan 172 eser arasında iki nadide Kur’an-ı Kerim bulunduğunu ifade eden Selçuk Üniversitesi Tarih Bölümü emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Mikail Bayram, “İngiltere’de 2.3 milyon dolara satıldığı söylenen Kur’an’ın istinsah edilme tarihiyle Yusufağa’dan çalınan Kur’an’lardan birinin istinsah tarihi çakışıyor. Müzayedede satılan Kur’an’ın altın yazma olduğunu belirtmiş müzayedeciler. Çalınan Kur’anlar da altın yazmaydı” diyor.

Önceki yıllarda Yusufağa Kütüphanesi’nden çalınan 172 eserden 110’unun İngiltere’de yine bir müzayedede bulunduğunu kaydeden Selçuk Üniversitesi Tarih Bölümü emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Mikail Bayram, müzayedede satılan Kur’an ile Yusufağa Kütüphanesi’nden çalınan Kur’anlar arasındaki bu benzerliğe dikkatleri çekti. Bayram konu hakkında şu bilgileri verdi: 24 Nisan 2000 tarihinde kütüphaneden çalınan 172 eser arasında bulunan iki Kur’an-ı Kerim’den ilki Hicri 380, Miladi 800’lerde Endülüs’te istinsah edilmiş ve Muhyiddin Arabî’nin beraberinde Konya’ya getirdiği baştan sona altın yazma Kur’an’dır. Kitapta kullanılan hat mağribidir. Bu da onun Endülüs’te istinsah edildiğini ispatlar. Bu Kur’an’ı Muhyiddin Arabi üvey oğlu ve talebesi Sadreddin Konevi’ye hediye etmişti. Sadreddin Konevi’nin kitapları Yusufağa’ya intikal ettiğinden beri de bu Kur’an Yusufağa Kütüphanesi’ndeydi. Çalınan ikinci Kur’an haberde geçen Kur’an’a son derece benzer özellikler taşıyor, çünkü bu Kur’an iki ciltti. Bu ciltlerin ilki Mevlana Müzesi’nde halen sergilenirken ikinci cildi Yusufağa Kütüphanesi’ndeydi. Satır araları Farsça Kur’an mealidir. Baştan sona altın yazmadır yine ve bu kitap Sadreddin Konevi’nin öz babası Mecdeddin İshak’ın talebeliğini yapan Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykavus’a hediye edilmişti. Bu Kur’an’ın istinsah tarihi de 1203’tür. İngiltere’de müzayedede satılan Kur’an bu Kur’an olabilir. Bundan ancak o Kur’an’ı görerek emin olabiliriz.

 

MAHKEME ALDIRIŞSIZ DAVRANDI

Yusufağa Kütüphanesi’nden kitap çalınma olayının ardından mahkeme sürecinde yaşananlarla ilgili izlenimlerini de anlatan Bayram “Mahkeme son derece aldırışsız davrandı. Çalınan kitapları daha önce İran Kültür Müsteşarı Ahmet Kazımi ve Kültür Uzmanı Dilberipuj da görmüştü. Ben mahkemeden bu zatların şahit olarak dinlenmesi talebinde bulunmuştum. Mahkeme bu talebi kaale almadı. Kitapların çalındığını duyduğumda ben 30 senedir bu kütüphanede çalışıyorum diye şahitlik başvurusunda bulundum. Bu yönde mahkemeye dilekçe verdim. Mahkeme beni bilirkişi olarak atadı. Fakat karar verildikten sonra, yani iş işten geçtikten sonra ifadelerime başvurdular. İki buçuk sayfalık bilirkişi raporu vermiştim. Bu bilirkişi raporumu dayandırdığım ve kütüphanede yaptığım çalışmaların kayıtlarını içeren iki defterimi halen bana iade etmedikleri için Sadreddin Konevi hakkında yazacağım iki bilimsel makaleyi de bir türlü bitiremedim” dedi.

MİKAİL BAYRAM: GÖREVLİLERE KİTAPLAR

HAKKINDA BİLGİ VERDİĞİM İÇİN PİŞMANIM

Kütüphane görevlileri kitapların değerini bana sorarlardı. Ben de görevlilere bu konuda bildiklerimi aktarırdım. Şimdi bundan dolayı son derece pişmanım. Çünkü ben onlara bu bilgiyi sözü eadilen kitaplara daha iyi sahip çıkmaları ve korumakla görevlendirildikleri kitapların değerini bilmeleri için veriyordum. Ama onlar bu kitapların çalınmasına aracılık ettiler. Benim incelediğim kitaplardan 50’si çalınmış. Çalınan kitapların büyük çoğunluğu da Sadreddin Konevi’ye ait kitaplardır. Bu kitapların çalınmasının ve şimdiye kadar bulunmamasının tek müsebbibinin ise Türk Ceza kanunu’nda tarihi eser kaçakçılığıyla ilgili cezaların ve bu konudaki yasaların yeterince caydırıcı olmaması kanaatindeyim” şeklinde konuştu.

 

ŞİMDİYE KADAR SADECE İKİ KİTAP BULUNDU

Çalınan 172 kitaptan bugüne kadar sadece 2’sinin bulunabildiğini ifade eden Bayram “Üç kitap bulunduğu zannediliyordu. Ama incelemelerim ve kütüphanede önceden tuttuğum kayıtlarla karşılaştırmam sonucunda ortaya çıktı ki bir kitabı ikiye bölmüşler ve cildini de ortadan kaldırmışlar” dedi. Kitapların kütüphaneden nasıl çalındığı konusunda da taşıdığı şüpheleri ifade eden Bayram “İbn Sina’nın El Kanun fi’t-Tıp elyazmasının yerine modern bir Arap grameri kitabı koymuşlar. Çalınan kitaplardan yarısından fazlasının mikrofilmi de Türkiye’de yok. Mikrofilme almak maksadıyla götürdükleri kitapların demirbaş numaralarını mikrofilm merkezinde değiştirip kitapları çalmışlar” dedi.

 

OLAYIN GEÇMİŞİ

Konya Kültür Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren Yusufağa Kütüphanesi’nin soyulduğunun belli olmasının ardından dönemin Kültür Müdürü Osman Siviloğlu Yusufağa Kütüphanesi’nin 1795 yılından beri hizmet verdiğini, kütüphanede 3 bin yazma eser, 5 bin arap harfli yazma eser, olmak üzere toplam 12 bin kitabın bulunduğunu belirterek, “Kütüphaneye genelde inceleme ve araştırma yapmak isteyenler gelmektedir. Uzman kişiler de kütüphaneye gelerek araştırma yapıyor. Kütüphanede periyodik sayımlar 5 Nisan’da başladı, 24 Nisan’da sayım tamamlandı. Sayım sonrası 103 adet el yazması, 7 adet de arap harfli basma eserin eksik olduğu ortaya çıktı. Eksik olan kitaplarla birlikte 62 adet kitabın da çilt kapaklarının olmadığı tespit edildi. Çalınan eserlerin cilt kapakları Selçuklu dönemine ait bir üslupla yapılmıştı” açıklamıştı.

Siviloğlu, araştırmalarda 172 adet kitabın ortadan kaybolduğunun ve çalındığının ortaya çıktığını, olayı hemen Konya Cumhuriyet Savcılığı’na ve Kültür Bakanlığı’na bildirdiklerini ve gerekli tahkikat ve yasal işlemlerin başlatılmasını sağladıklarını da kaydederek, “Kitapların çalınmasıyla ilgili olarak Süleyman Cingitaş ile Muharrem Onur adlı emeklilik için müracaat eden iki memurumuz tutukludur. Kültür Bakanlığı da idari soruşturma başlatmıştır. Eserler içinde Sadrettin Konevi tarafından, Muhyiddin-i Arabi tarafından yazılmış değerinin 7 trilyon lira civarında olduğu tahmin edilen, henüz tam değerleri belirlenemeyen çalınan eserlerin bir benzeri bulunmuyor. Bütün çabamız benzeri olmayan bu eserlerin bulunması yönünde. Şu ana kadar somut bir bilgiye ulaşılamadı. Çalınan kitapların bulunduğu yerlere benzeri kitaplar konulduğu tespit edildi. Bakıldığında fark edilemiyor. Bu işi yapanların çok rahat hareket ettiklerini tahmin ediyoruz” demişti.

Yusufağa Kütüphanesi’nden çalınan 110 tarihi risale İngiltere’de bir müzayedede satılırken İnterpol tarafından ele geçirilmişti.

Murat Güzel-Memleket