Mevlevilik toplumla kaynaşmış bir tarikat

Mevlevilik toplumla kaynaşmış bir tarikat

Prof. Dr. Yusuf Küçükdağ, “Mevlana ne yaptığını bilen dahi bir insan, Mevlevilik ise toplumla kaynaşmış bir tarikat” dedi

Konya Aydınlar Ocağı’nın Salı Sohbetleri’nde “Mevleviliğin Kaynaklarına Tarihsel Bir Bakış” gerçekleştiren Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Küçükdağ, “Mevlana ne yaptığını bilen dahi bir insan, Mevlevilik ise toplumla kaynaşmış bir tarikat” dedi. Sille Kültür Evi’nde Mevlevilik tarikatının, Mevlâna Celâleddin Rûmî tarafından 13. yüzyılda temellerinin atıldığını ve oğlu Sultan Veled tarafından kurumsallaştırıldığını belirten Prof. Dr. Yusuf Küçükdağ, Mevleviliği incelemek için kaynak eserlerin araştırılması ve okunması gerektiğini söyledi. Mevleviliğin kaynak eserlerini “Maârif, İbtidanâme, Rebâbnâme, İntihanâme (Sultan Veled) Makalat (Şems-i Tebrizî), Mevlâna’nın bütün eserleri ve Sipahsalar’ın Sipahsalar Risalesi ile Eflaki Dede’nin Menakıbu'l Arifin” olarak sayan Prof. Dr. Küçükdağ, “Mevlevilik’i incelemek için esas kaynağına inmek gerekir” dedi. Son dönemde Şems’in moda haline geldiğini kaydederek çıkan romanlara atıfta bulunan Prof. Küçükdağ, “Önce akademisyenler yazacak ve ele alacak, ondan sonra moda olacak. Ama akademisyenler de nedense hep uç noktalarda geziyor” şeklnde konuştu.

EFLAKİ, MEVLANA’YA ZARAR VERDİ

Sipahsalar ile Eflaki Dede’nin yazdığı eserleri “popüler kitap”lar arasında sayan Küçükdağ, bu eserlerin Moğolların dünyayı yakıp yıktığı bir dönemde yazıldığına işaret ederek “O yüzden Mevlana’yı uçurmuşlar ve birtakım keramatler izhar etmişler. Yani müridler, şeyhlerini olduğu gibi değil de övmek açısından olağanüstü birtakım şeyler izafe etmişler. Eflaki, Menakıbu'l Arifin adlı eseriyle Mevlâna’ya büyük zarar vermiştir. İslâm ve Türk dünyasında fen bilimlerine ters bakışın temelinde Eflaki’nin eserleri yatar. Mevleviler ile Ahiler arasındaki kavgaların temelinde de öbür dünya inancı yatar” dedi. Mevlâna’nın, ne yaptığını bilen dahi bir insan olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Küçükdağ, babası Bahaeddin Veled’in Kübreviyye tarikatına mensup olduğunu belirterek “Mevlâna’nın döneminde statükoculuk yoktu. Mevlevilik o dönemde serbesti. Tekkeleri ve müridleri de vardı. Tekke ve zaviye elde etme mücadelesi de o dönemde başladı. Mevlevilik tarikatının yapılanması uzun vadeli olup, esasını da Mevlâna’nın görüşleri oluşturuyor” şeklinde görüş belirtti. Prof. Dr. Yusuf Küçükdağ, 45 dakika süren sohbetin ardından kendisine yöneltilen soruları da cevaplandırarak daha çok Mevlana’nın Mesnevî’sinin orjinalinde, birtakım müstehcen anlatımlare yer verildiğini belirterek Osmanlı ve sonraki baskılarda bunların bulunmadığını ve Mesnevî’nin de, avam tarafından değil üst seviyede okunacak bir eser olduğunu sözlerine ekledi.