"MIKTA" Parlamento Başkanları 3. Toplantısı

"MIKTA" Parlamento Başkanları 3. Toplantısı

TBMM Başkanı Kahraman: (2)- "Artık hiç kimse kendini vurmayan teröriste duyarsız kalma lüksüne sahip değildir. Bugün seni ısırmayan yılanın yarın ısırmayacağının garantisi yoktur. Bunun için de uluslararası iş birliğini artırmak zorundayız. Türkiye olarak

İSTANBUL (AA) - TBMM Başkanı İsmail Kahraman, artık hiç kimsenin kendini vurmayan teröriste duyarsız kalma lüksüne sahip olmadığını belirterek, "Bugün seni ısırmayan yılanın yarın ısırmayacağının garantisi yoktur. Bunun için de uluslararası iş birliğini artırmak zorundayız. Türkiye olarak birçok terör ögrütünün hedefi durumundayız. Başta FETÖ, PKK, PYD, DEAŞ, DHKP-C olmak üzere, Türkiye'nin sınırları içinde ve dışında terör örgütlerine karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz." dedi.

Kahraman, Conrad İstanbul Bosphorus Otel'de, Türkiye, Meksika, Endonezya, Güney Kore ve Avustralya arasında istişare ve eşgüdüm platformu olarak hayata geçirilen "MIKTA" girişiminin 3. Parlamento Başkanları Toplantısı'nın açılışında konuştu.

Son yıllarda nefret söylemleri, ırkçılık, hoşgörüsüzlük, yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığı gibi insanlığı tehdit eden hastalıklı akımların hızla yaygınlaşmasını üzülerek müşade ettiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Bu hastalıklı anlayışın eskiden aşırılık yanlısı, popülist partilerin söylemiyken, bugün ana akım siyasi partilerin de söylemi haline gelmesini endişeyle izliyoruz. Nefret söylemleri, ırkçılık, hoşgörüsüzlük, yabancı ve İslam düşmanlığı dünya üzerinde yayılıyor. Bu yayılmanın göçmen ve mülteciler, hatta kendi ülkesinde azınlık olarak kabul edilen bazı kimseler için ölümcül sonuçlar doğurduğunu görüyoruz. Bu hastalığın en güzel yansıması olan Arakan bölgesinde yapılan katliamı ve insanların göçe zorlanmasını lanetliyorum. Günümüzde yer alan ve tüm dünyayı yakından ilgilendiren diğer bir konusu ise barış, güvenlik ve terörizmle mücadele. Şüphesiz barış ve güvenlik olmadan sürdürülebilir bir kalkınmanın da olamayacağının bilincindeyiz. 2030 gündemi de bunu çok net bir şekilde bize gösteriyor. Diğer taraftan sürdürülebilir kalkınma olmaksızın, barış ve güvenliğin de elde edilemeyeceğine ve korunamayacağına inanıyoruz."

İsmail Kahraman, bu bakımdan krizleri meydana getiren ve devam ettiren, köklü nedenleri ele almadan kalkınmanın sürüdürülebilir kılınamayacağını ifade ederek, şöyle devam etti:

"Çatışmaları önlemek için kapsayıcı bir ekonomik büyüme modeline ihtiyacımız var. Barış konusunda MIKTA olarak, küresel anlamda sorumluluk üstlenmemiz gerekiyor. Bu çerçevede sorunların barışçıl yöntemlerle çözümlenmesi için ortak bir pozisyon geliştirilmesi faydalı olacaktır. Yaşadığımız kapsamlı değişim ve dönüşümün çevremizde ve dünyamızda yol açtığı tehdit ve risklerle baş edebilmek için, yeni bir iş birliği ruhu lazımdır. Nitekim yeryüzünün farklı bölgelerinde yaşanmakta olan sorunlardan, insanlık dramlarından ve güvenlik risklerinden hiçbirimiz muaf değiliz. Keza tehdit ve riskler karşısında oturup beklemek gibi bir lüksümüz de tabii ki olamaz."

- "Bugün seni ısırmayan yılanın yarın ısırmayacağının garantisi yoktur"

Halkların seçilmiş temsilcileri olarak tüm bu sınamalara, doğru ve etkin şekilde yanıt verilmesi konusunda kendilerine özel bir sorumluluk düştüğüne inandığını belirten Kahraman, "Terörizm vatandaşlarımızın güvenliği, emniyeti ve refahı için doğrudan bir tehdittir. Terör örgütleri artık insan kaynağına, silahlara, mali kaynaklara ve diğer ihtiyaçlara ulaşmak konusunda geçmişe nazaran görülmemiş bir imkanlara kavuştu. Terör örgütleri artık küresel ölçekte faaliyet gösterebilir bir hale geldi. Geçmişte karşılaştığımız terör örgütlerinden farklı örgütlerle, farklı tehditlerle karşı karşıyayız." şeklinde konuştu,

İsmail Kahraman, bu nedenle ilk olarak bu yeni olguyu kavramak ve çözümler üretebilmek için zihinsel bir dönüşüm yaşamak zorunda olduklarına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Artık hiç kimse kendini vurmayan teröriste duyarsız kalma lüksüne sahip değildir. Bugün seni ısırmayan yılanın yarın ısırmayacağının garantisi yoktur. Bunun için de uluslararası iş birliğini artırmak zorundayız. Türkiye olarak birçok terör ögrütünün hedefi durumundayız. Başta FETÖ, PKK, PYD, DEAŞ, DHKP-C olmak üzere, Türkiye'nin sınırları içinde ve dışında terör örgütlerine karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu noktada özellikle FETÖ konusu üzerinde biraz durmak istiyorum. Zira PKK ve DEAŞ hakkında tüm dünya artık bilgi sahibi ancak FETÖ'yü yeterince tanımıyor. Tanımamamasının ve durumun anlaşılmamasının sebebi ise FETÖ'nün bildiğimiz, klasik terör örgütlerinin çok dışında bir örgütlenme olmasıdır. Bu örgüt ordumuz içine sızmış üyeleri vasıtasıyla geçen yıl 15 Temmuz'da bir darbe gidişimine kalkıştı. 15 Temmuz 2016 terörist darbe girişiminin arkasında, Fetullahçı Terör Örgütü'nün olduğu hususu inkar edilemez bir gerçektir. Bu radikal örgüt küresel planda Fetullah Gülen'in mutlak hakimiyeti altında siyasi ve ekonomik nüfus elde etme peşindedir. FETÖ mensuplarının Gülen'in emirlerini yerine getirmek için hiçbir hukuğu ve hiçbir hukuk kuralını tanımadıklarını Türkiye'de bizzat yaşadık. Fetullah Gülen dini suistimal eden, maske olarak kullanan radikal bir örgütün lideridir. Kendisini mesiyanik bir anlayışla kainatın imamı olarak tanıtmaktadır. Gülen'in kendini halife ilan eden DEAŞ lideri Bağdadi'den farkı yoktur, ılımlı kanaat önderi kisvesi bir kandırmacadan ibarettir. Örgüt 160'a yakın ülkede faaliyet gösteren yaygın bir ağ kurmuştur. FETÖ'nün sadece Türkiye bakımından değil, faaliyet gösterdikleri diğer ülkeler açısından da güvenlik riski taşıyan karanlık bir küresel ağ olduğu hususunu sizlere de ifade etmek istiyorum. Bu vesileyle söz konusu örgütün sizin ülkelerinizde de yapılandığını hatırlatarak, bu terör örgütüne karşı mücadelemizde destek olmanızı rica ediyorum."

- "Modern insan kendini yüceltirken geri kalan her şeyi araçsallaştırdı"

Kahraman, bugün ele alınacak diğer bir konun da "herkes için temiz ve ucuz enerjiye erişim" konusu olduğunu aktararak, sağlık, eğiti, sanayi ve birçok alanla olan lişkisinin yanında, iklim değişikliğiyle mücadele, yoksulluğun ortadan kadırılması gibi temel kalkınma sorunlarının ele alınmasındaki rolü nedeniyle enerjinin, sürdürüleblir kalkınmanın vazgeçilmez unsuru olduğunu söyledi.

Yenilenebilir enerji bakımından önemli bir potansiyele sahip olan Türkiye'nin, enerji politikaları çerçevesinde hidrolik, rüzgar, güneş ve jeotermal kaynaklarının geliştirilmesine büyük önem verdiğini ve bu kapsamda son yıllarda birçok projenin hayata geçirildiğini aktaran Kahraman, "Ayrıca yenilenebilir enerjide yerli üretim, Ar-Ge, yerli mühendisliğin önünü açacak çalışmalar yapıyoruz." dedi.

Kahraman, bugün son olarak inovasyon ve kapsayıcı büyüme konusunda iştişarelerde bulunulacağını aktararak, politika belirleyicilerin bir taraftan ekonomik büyümeyi artıracak tedbirler için çalışırken, diğer taraftan bu tedbirlerin toplumsal açıdan kapsayıcı olmasına da dikkat etmek durumunda olduklarını söyledi.

"Ümit ediyorum, bugün burada bu konuyla ilgili ufuk açıcı bir fikir alışverişini gerçekleştireceğiz." diyen Kahraman, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sürdürülebilir kalkınma konusu bugün dünya gündemini yoğun bir şekilde meşgul eder hale geldi, şimdiye kadar kat ettiğimiz bilimsel ve teknolojik ilerlemelerin insanlığa refah ve mutluluk getireceği düşünülüyordu. Fakat hızla artan üretim ve servete rağmen geliş adaletsizliği, çevre kirliliği, iklim değişikliği, nükleer silahlar ve daha nice sorun bu hızlı yükselişin yan etkileri olarak insanlığın üzerine çöktü. Kısacası, bilimsel ve teknolojik ilerlemeler, bu ekonomik büyüme kendliğinden iyi sonuçlar üretemez. Bunlar ancak insanlığın ortak geleceğine yönelik göstereceğimiz hassasiyetlere bağlı olarak bizlere yardımcı olacaktır. Kalkınmanın sadece ekonomik rakamların ve figürlerin üzerinde tanımlandığı bakış açısı, bir kenara bırakılmalıdır. Modern insan kendini yüceltirken geri kalan her şeyi araçsallaştırdı. Bu nedenle insan, toplum ve doğanın birbirileriyle olan ilişkileri tekrar ve yeniden gözden geçirilerek yeni bir söylem geliştirilmesi gerektiği ortaya çıktı. MIKTA platformuna dahil bu 5 ülkenin tümü G20 ülkesi olup, demokratik ve çoğulcu sisteme sahip açık ekonomilerdir. Bölgelerinde etkin birer aktör olan bu 5 ülke, bölgesel ve küresel barış ve istikrara önemli katkılarda bulunmakta, uluslararası sorunlarda çoğunlukla benzer yapıcı yaklaşımlar izlemektedir. Bu nedenle sürdürülebilir kalkınma konusunda samimi bir ortak irade oluşturulmasında bu 5 ülkenin tüm dünyaya yeni bir söz söyleyebileceğine ve örnek teşkil edeceğine inanıyorum."

(Bitti)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :