ANKARA (AA) - Türkiye Metal Sanayicileri Sendikasınca (MESS), arabulucu aşamasında olan MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi ile ilgili, "Amacımız, ülkemizin ekonomik gerçeklerine uygun bir sözleşme üzerinde anlaşma sağlamak. İşçi sendikalarıyla masada uzlaşacağımıza ve sektörümüzü büyütecek bir sözleşmeye imza atacağımıza inanıyoruz. " ifadeleri kullanıldı.

Önemli otomotiv ve beyaz eşya firmalarının da aralarında bulunduğu 200 iş yerindeki yaklaşık 130 bin çalışanın mali ve sosyal haklarının belirleneceği MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi'nde 7 Ekim'de başlayan süreç devam ediyor.

İşveren tarafını MESS'in, işçi tarafını ise Türk Metal, Birleşik Metal-İş ve Özçelik-İş sendikalarının temsil ettiği görüşmeler, tarafların 60 günlük yasal müzakere süresi içinde uzlaşamaması nedeniyle arabulucu aşamasında sürdürülüyor.

- "Sözleşme, ülke ekonomisi için de kritik önemde"

MESS Yönetim Kurulunca yapılan yazılı açıklamada, sendika üyelerinin ülke ekonomisine katkısının 30 milyar doların üzerinde olduğu belirtildi.

Metal sanayisi net satışlarının yarısından fazlasının, imalat sanayi cirosunun dörtte birinin, ihracatının ise yüzde 39'unun yine MESS üyelerince yapıldığı ifade edildi.

MESS camiasının yaklaşık 200 bin kişiye doğrudan, 1 milyon kişiye de dolaylı istihdam sağladığı bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Görüşmeleri devam eden toplu iş sözleşmesi, sadece metal sanayisi için değil tüm ülke ekonomisi için son derece kritik öneme sahip. Müzakere sürecinin başından itibaren bizim ana eksenimiz, iş yerlerimizde çalışma barışının devamı ve ülkemizin rekabet gücünün korunup geliştirilmesi oldu. Çalışma barışını koruyacak bir uzlaşma sağlama hedefiyle hem çalışanların hem de işverenlerin katıldığı şeffaf bir müzakere süreci yürüttük. Her görüşmede, ülkemizin gerçeklerini ve sektörümüzün içinde bulunduğu koşulları muhataplarımıza aktardık."

- "Süreci, diyalogla tamamlayacağımıza inanıyoruz"

MESS'in, arabulucu süreci ve devamında da çözüm odaklı yaklaşımla görüşmeleri sürdürme niyetinde olduğu belirtilen açıklamada, "Amacımız, ülkemizin ekonomik gerçeklerine uygun bir sözleşme üzerinde anlaşma sağlamak. İşçi sendikalarıyla masada uzlaşacağımıza ve sektörümüzü büyütecek bir sözleşmeye imza atacağımıza inanıyoruz." ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, tüm taraflar için sürdürülebilir refah sağlayacak bir sözleşmenin imzalanması gerektiği vurgulanarak şu değerlendirmelerde bulunuldu:

"Bu süreci, ortak akıl, sağduyu ve diyalogla tamamlayacağımıza inanıyoruz. Tabii burada işçi sendikalarının tavrı önemli. Masada uzlaşma amacıyla devam ettiğimiz toplu sözleşme görüşmelerinde Türk Metal ve Özçelik-İş yüzde 26, Birleşik Metal-İş ise yüzde 34 oranında ücret artışı talep ediyor. İşçi sendikalarının zam talepleri, kamu çalışanlarına verilen ücret zammının 10, altı aylık enflasyonun ise 5 katı seviyesinde bulunuyor. İşsiz sayımız ve zorda olan işletmelerin hali de ortada. Bu nedenle bize iletilen tekliflerin ülke gerçekleriyle uyuşmadığını düşünüyoruz."

- "Uzlaşacağımıza dair umudumuzu koruyoruz"

Metal sektörünün, Türkiye ekonomisinin can damarı sektörlerden biri olduğu belirtilerek, "MESS olarak hedefimiz, metal sanayinin büyümesini ve gelişmesini sağlamak. Yılda 2 milyon araç, 30 milyon beyaz eşya, 40 milyon ton ham çelik üreten sektör olmayı amaçlıyoruz. 2 yıl önce çok yakın olduğumuz bu rakamlara ulaşıp istihdamı artırmak ve herkes için sürdürülebilir refah sağlamak istiyoruz. Bu nedenle toplu iş sözleşmemize ulusal sorumluluk bilinciyle yaklaşıyoruz. Çalışma barışını koruyarak, işçi sendikalarıyla masada uzlaşacağımıza dair umudumuzu koruyoruz." ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, metal sektöründe ülkeler arasındaki rekabetin giderek sertleştiği tespitine yer verilerek, iş gücü başta olmak üzere üretimi etkileyen maliyetlerin her geçen gün daha fazla önem kazandığına işaret edildi.

Sektörün sıra dışı bir süreçten geçtiği, dünyadaki korumacılık dalgasının ihracatı olumsuz etkilediği, üretimde ve satışlarda daralma yaşandığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Buna karşın, işçi sendikalarının teklifleri ülkenin ve sektörümüzün ekonomik gerçekleriyle uyumlu olmadı. Bize iletilen teklifler, maliyetlerimizi artırarak rekabet gücümüzün düşmesine yol açar. İhracatımızın güç kaybetmesine neden olur. Böylesi bir durumdan işverenlerin yanı sıra çalışanlar ve ülkemiz de olumsuz etkilenir."