Meseleyi Baştan Bir Daha Ele Alalım

Suriye kendi haline yaşayıp giderken ve ülke içinde çokta huzursuzluk yokken ortalık bir anda karıştı. ABD ve batı başta olmak üzere herkes Suriye'de yaşayan mazlum ve mağdur kitlelerin avukatı oldu. O kadar ki, baba Esed'in ölümünden sonra gün gün haklar konusunda yol alan ve zulme teşne bir çok yasayı değiştiren Suriye'de her şey alabora oldu. Deyim yerindeyse teknede kim varsa denize döküldü. Kriz ve kaos adam ayırmadı. Herkes boğulmaya ramak, dünyaya yalvarır bir duruma düştü.

Suriye üzerinden kimi Şii İran ve Hizbullah'la, kimi Nusayri Esed'le kimi de eceliyle hesaplaşmaya kalktı. Ama neredeyse hiç kimse savaşa sebep olarak zikredilen bahsi konu etmedi. Alanda yüz binler birbirini boğazladı, sırtında taşınabilir yükleri, kucaklarında çocukları, milyonlar oradan oraya savruldu, ama kimse bu acının gerekçesi olan meseleyi masaya getirmedi.

Ve 2016 yılı 15 Temmuz gecesi fotoğraf olabilecek tüm netliğiyle ortaya çıktı. Mesele tam bir ABD hinliğiydi. Suriye iç savaşının mütemmim parçası olan Türkiye iç savaşına, 15 Temmuz 2016 gecesi start verilmek istendi. Cumhurbaşkanı'nın yüksek liderliği, halkımızın feraset ve cesareti, ordu içindeki satılmamış onurlu askerlerin duruşu bu girişimi boşa çıkardı. ABD ve batının esasen Suriye'de birbirini katleden yüz binler, sırtında yükleriyle göç eden  milyonlar üzerinden oluşturmaya çalıştığı harita, Türkiye'yi kuzeyden kuşatan bir PKK/PYD Kürt devletiydi. Eğer 15 Temmuz gecesi başarılı olabilselerdi, Kuzey Suriye Kürt devleti üzerinden Türkiye'nin doğu ve güneydoğusu ile birleşme hamlesinin önü açılacaktı. 15 Temmuz gecesi işgal edilmiş Ankara'nın da böylesi bir talebe hayır demeyeceğini anlamak için, darbeyi yapmaya çalışan FETÖ ve yaşadığı ülkeye bakmak yeterlidir.

Sonucu iyi oluşturabilmek için meseleyi baştan bir daha almak zorunluluğu vardır. Eğer süreç manipülatif işlemişse, ki onda şüphe yok. Sonucun manipülasyona uğramaması için bazı önlemler alma mecburiyeti vardır. Bundan sonra Suriye politikası da dili de değişmek zorundadır. Artık ABD ve batı ile aynı dili konuşmak anlamsız ve zararlıdır. Kuzey Suriye'de bir Kürt devleti hayali kuran ABD, bizi de bölerek o Kürt devletine eklemlemek istemiştir. Bunun için de çok cömert davranmış 5.000 tır silah ve mühimmat göndermiş, 2.000 kişilikte askeri danışman istihdam etmiştir. Zamanında yapılan "Fırat Kalkanı" operasyonu olmasaydı, yine tam zamanında yapılan "Zeytin Dalı" operasyonu yapılmasaydı, ABD, 15 Temmuz gecesi akim kalan projesini başka kaynaklar üzerinden devreye sokacaktı.

Anlaşıldı. ABD, başka bir Suriye istiyor. Bunun için de "Arap Baharı"nı manipüle ederek Suriye'yi kaos ve ölüm coğrafyasına dönüştürdü. İşi içinden çıkılmaz bir hale getirdi. Bunu yaparken içerisinde zerre miskal bile merhamet bulunmayan aklını kullandı. O aklıyla bölgeyi yine ve yeniden kan deryasına çevirmek isteyecektir. Bunun için kullanışlı insan ve teçhizat bulmakta zorlanmayacağını biliyoruz. ABD, Afrin operasyonu başladığından bu yana aklımızla alay edercesine tüm çabanın DEAŞ ve Kaide üzerine yoğunlaşması gerektiği söylüyor. Sanki bu örgütlerin Suriye'den tahliyesini sağlayan o değilmiş gibi pişkin pişkin açıklamalar yapıyor.

Netice olarak Türkiye yapılması gerekeni yapıyor. Artık ne Suriye'de ne de Türkiye'de 2011 şartları yok. İttifak kuvvetleri de İhtilaf kuvvetleri de çok ama çok değişti. İşin başına takılıp kalmanın bir anlamı olmadığı gibi, ABD illüzyonuna vakit ayırmanın da bir anlamı yoktur.

Benim teklifim, madem Türkiye, Rusya ve İran bir ve birleşik bir Suriye istiyor, madem ÖSO'nun yeni yapılanacak Suriye ordusunda etkin bir güç olmasını istiyoruz ve madem ılımlı muhaliflerin siyasi bir pozisyona kavuşmasını arzu ediyoruz, o zaman geç kalmadan ABD'nin bölgeden sökülüp atılmasına katkı sağlayacak her bir çabanın içinde olma mecburiyetimiz var. Bunun içinde İncirlik üssünün boşaltılması da vardır. PYD'ye yapılan bunca yığınağın ne kadarında İncirlik kullanıldı. Biliyor muyuz? Hayır.

An itibariyle iki şehidimiz var. Cumhurbaşkanı'nın da dediği gibi savaş varsa gazi de olur şehid de. Şahsi kanaatim, yedi yıllık Suriye iç çatışmalarında adına "cihad" diyebileceğimiz ilk ve tek savaşı yaşıyoruz. O sebeple de çok kıymetli günlerden geçiyoruz.

Afrin'i biz temizlerken, Münbiç, Rojava ve Cezire kantonlarını Suriye rejiminin temizlemesi için gereken alt yapıyı oluşturmalıyız.

Esed mi? O, hiç şüphesiz döktüğü kanda boğulacaktır. Bizim ayrıca bir şey yapmamıza gerek bile kalmayacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum