Mahkeme Başkanından FETÖ'cülere tepki: Adamı öttürürlerdi...

Mahkeme Başkanından FETÖ'cülere tepki: Adamı öttürürlerdi...

Daha önce verdiği ifadeleri okunan sanık Çengel'in, bu ifadeleri işkence ve baskı altında verdiğini iddia etmesi üzerine Başkan Öztürk, "Bu ifadeler işkence altında alınsaydı, öttürürlerdi adamı." dedi.

 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Sualtı Taarruz (SAT) ile Kurtarma ve Sualtı Komutanlıklarında görevli 38 asker ile bu personelden sorumlu sözde "Deniz Kuvvetleri Yapılanması"nın mahrem imamı konumundaki 14 sivilin de aralarında bulunduğu 42'si tutuklu 52 sanığın yargılandığı dava yarına ertelendi.

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binada yapılan duruşmaya, 29 tutuklu sanık ile avukatları katıldı.

Bazı sanıkların savunmalarının alındığı duruşmada, verilen aranın ardından Mahkeme Başkanı Ali Öztürk, tutuklu sanık Hakan Egemen'i uyardı.

Başkan Öztürk, Egemen'e yönelik, "Diğer sanıkları etkileme yönünde personelden bana bilgi geliyor. Benzer şeyler devam ederse seni salondan dışarı alırım. Seni dün de uyardım. Diğer sanıkları etkilemeye yönelik faaliyette bulunulmasına müsaade etmem. Herkes burada özgür iradesiyle beyanda bulanacak. Bana ne yapacağımın hesabını soramazsın." dedi.

Daha sonra savunma yapan tutuklu sanık Hüseyin Kayabaşı, 2011 yılında SAS Grup Komutanlığı'na tayininin çıktığını, 15 Temmuz'da evinde eşiyle televizyon izlerken köprünün kapandığını öğrendiğini, Astsubay Nihat Çengel'in kendisini arayarak yolda kaldığını ve yanına çağırdığını anlattı. Kayabaşı, Ahmet Kol'u arayarak Çengel'in durumunu söylediğini, Ahmet Kol ile Ahmet Ordu'nun geldiğini ve yola çıktıklarını aktardı.

Kavacık'ta yolun kapandığını söyleyen sanık Kayabaşı, "Yollar kapanınca bir yere oturduk. Aramızda konuştuk, birileri arayıp çağırırsa bu harekete uymayacağımızı konuştuk, karar aldık. 'Birliklerinize dönün' mesajını ciddiye almadım. O gece birliğime gitmedim. Nihat Çengel'i arayıp buluştuk. Olayların içinde olmadım, sadece arkadaşıma yardım ettim. Birlikteki depoda silahların olmadığını görünce şok oldum. SAS Komutanlığı'na girmedim. Talimat alarak, silahları dışarı çıkarmam söz konusu değil. Hakan Egemen'den böyle bir talimat almadım." dedi.

İddianamede, silahları 14 Temmuz 2016'da Nihat Çengel ile birlikten çıkardıkları ve kursiyer sayısından fazla silah aldıkları yönünde ifadelerin yer aldığını hatırlatan sanık Kayabaşı, birlikten silah çıkarmadıklarını öne sürdü.

Diğer tutuklu sanık Nihat Çengel de savunmasında, darbenin başladığı saatlerde gündelik hayatına devam ettiğini, darbe girişimi öncesinde ve sonrasında hiçbir bilgisinin olmadığını, o hafta sonu yapılacak yarışa katılmak için yola çıktığı öne sürdü.

Sanık Çengel, birlikteki herhangi bir faaliyeti şüpheli bulmadığı savunarak, şöyle devam etti:

"Suç teşkil eden hiçbir fiile karışmadım. İddianamede adı geçen kişilerle eylemsel hiçbir ilişkim bulunmamaktadır. Deniz Binbaşı Hakan Egemen, Türkiye'nin çok kritik dönemlerden geçtiğini, görev verilirse katılıp katılamayacağımı sordu. Görevleri yerine getireceğimi söyledim. Hiçbir şekilde görev hakkında bilgi vermedi. Hafta boyunca yaşadığım tek olay, Hakan Egemen ile olan konuşmamdır. 14 Temmuz'da mesaiye geç gelmem nedeniyle öğretmenlerin odasına girdim. Yapılan rutin toplantıda silahların temizlenmesi konuşuldu. Silahların kursiyerle yüklendiğini gördüm. Silahların tamamı yüklenmişti. SAS Grup Komutanlığı'na hareket ettik. Beykoz Riva'ya çıkartılmasına eşlik etmekten başka hiçbir temasım olmadı. Silahların temizlenmesine başlanmıştı, o sırada kursiyerlerin neler yaptığını görmek için 1 dakikalığına gittim. Kursiyerlerin silahları temizlediğini gördüm."

- "Baskı altında ifade" iddiasına mahkeme başkanından tepki

Temizleme işlemi bittikten sonra silahların ambara konulduğunu söyleyen sanık Çengel, daha sonra silahları görmediğini, her zamanki gibi sandığın içine yerleştirildiği bilgisini aldığını, daha sağlam bir kilit taktığını ve orayı terk ettiğini ileri sürdü.

Silahların çalındığını duyunca çok şaşırdığını iddia eden Çengel, "Bu silahların kumpas için siviller üzerinde kullanılacağını düşünerek, endişeli şekilde hareket ettim. Daha sonra ifade için çağrıldım. Pazartesi günü olay biraz aydınlandıktan sonra birliğe katıldım. Hiçbir şekilde silahların olduğu yere geçilmeme müsaade edilmemiştir. İfadem alınmıştır. Olayın sonrasında silahların nasıl, kimler tarafından alındığı, gömülen silahlarla ilgili değerlendirme yapmam mümkün olmamıştır." diye konuştu.

Daha önce verdiği ifadeleri okunan sanık Çengel'in, bu ifadeleri işkence ve baskı altında verdiğini iddia etmesi üzerine Başkan Öztürk, "Bu ifadeler işkence altında alınsaydı, öttürürlerdi adamı." dedi.

Bazı tutuklu sanıkların savunmalarının alınmasının ardından, duruşma yarına ertelendi.

 

İddianame

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 15 Temmuz darbe girişiminde SAT Komutanlığı ile Kurtarma ve Sualtı Komutanlığı'nda görevli 38 eski asker ile bu personeli komuta eden FETÖ'nün sözde "Deniz Kuvvetleri Yapılanması"ın mahrem imam konumundaki sivil yöneticisi olan 14 kişi kişi hakkındaki soruşturma tamamlandı.

Hazırlanan iddianamede, 42'si tutuklu 7'si firari 52 şüpheli yer aldı.

İddianamede şüphelilerin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin emir komuta zincirinden kopuk olarak, FETÖ'nün mahrem imamlarından talimat aldıkları ifade edilerek, bunun ardından şüphelilerin darbe girişimi sırasında SAT Komutanlığı ile Kurtarma ve Sualtı Komutanlığı'nda muhalif olduklarını düşündükleri bir kısım askerleri derdest etmekle görevlendirildiği kaydedildi. 

15 Temmuz gecesi bu kişilerin harekete geçtikleri ancak darbenin başarısız olması nedeniyle eylemlerini tamamlayamadıkları belirtilen iddianamede, şüphelilerin bu aşamadan sonra da kendilerini gizlemeye çalıştıkları anlatıldı.

İddianamede şüphelilerden SAS Komandosu E.T.'nin etkin pişmanlıktan yararlandığı ve Deniz Kuvvetleri yapılanmasının mahrem imamlarından olan şüpheli Enes Hozan'a bağlı olduğunu itiraf ettiği aktarıldı.

İddinamede 51 şüpheli hakkında "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. 

"Deniz Kuvvetleri Yapılanması"nın mahrem imamı konumundaki 14 şüphelinin ayrıca "terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan onbeşer yıldan yirmi iki buçukar yıla kadar hapis cezası istenilen iddianamede, etkin pişmanlıktan yararlanan SAS Komandosu E.T.'nin de aralarında bulunduğu 38 şüpheli hakkında ise "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan 7,5 yıldan onbeşer yıla kadar hapis cezası öngörüldü.

Kaybolan silahlar Ümraniye'de bulundu

İddianamede, darbe girişimi sonrası SAT Komutanlığı'na ait 2'si uzun namlulu olmak üzere 4 adet silah ile bu silahlara ait mühimmatlar, SAT Komandolarının kullandığı çok sayıda şişmeli can yeleği ve çelik yelekler de dahil bir çok malzemenin kaybolduğu belirtildi.

Yapılan ihbar üzerine Ümraniye'de bir apartmanın bodrumunda bulunan silah ve mühimmatların bu iddianamenin şüphelileri arasında yer alan tutuklu SAS Komandosu Astsubay Levent Özcan'a ait olduğu, Özcan'ın da bu apartmanda ikamet ettiği tespit edildi. 

 

 

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :