“İran’ı Ayetullahlar yönetiyor”

“İran’ı Ayetullahlar yönetiyor”

Aydınlar Ocağı’nda konuşan Prof. Dr. Eravcı: “İran’ı günümüzde Ayetullahlar idare ediyor. Dünyanın en genç nüfusuna sahip olan İran, önümüzdeki yüzyılın gözden kaçırılmaması gereken bir gücü olarak dikkati çekiyor. Şiânın kutsal mekânları Necef ve Kerbelâ

Konya Aydınlar Ocağı’nın Salı Sohbetleri’nde,  “Heterodoks Dini Algıdan Caferiliğe İran” konusu konuşuldu. Prof. Dr. Mustafa Eravcı, “İran’ı durdurmanın yolu klasik şia formunu anlamaktan geçiyor” dedi.

Konya İl Halk Kütüphanesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen sohbette Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hacı Mustafa Eravcı, Osmanlı tarihçilerinin şia hakkındaki görüşlerinden hareketle Safevî devleti ve tarikatının kronolojik tarihi üzerinde durdu. Şiadaki siyasi çözülmenin Şeyh Cafer ile Şeyh Cüneyt arasında yaşanan ayrılıkla başladığını ve tarihi değişim ile dönüşümde şah ile şeyhleri tanrılaştırma sürecinin de yer aldığını kaydeden Prof. Dr. Eravcı, Osmanlı tarihçilerinin bu Safevî aşırılığını; Halifeye küfretmek, Kur’an’ı aşağılama, takiyye ve mut’a nikâhıyla ilgili olarak dört maddede eleştirdiklerine dikkati çekti. “Osmanlı tarihçileri şiâyı zındık, rafizi ve ifrada kaçmış bir hareket olarak tanımlıyorlar” diyen Eravcı, şianın fanatik, militarist ve din dışı bir hareket olarak görüldüğünü ifade etti. Bu hareketin 1501’de binlerce sünni âlim ile insanı katlettiğini ve Safevî şeyhlerinin “Allah’ın yeryüzündeki sürûru” olarak görüldüklerini belirten Eravcı, hatta Tanrı yerine bile konulduklarına işaret etti. İran-Irak coğrafyasının 1501-1507 tarihlerinde Safevî hareketinin tesiri altına girdiğini ve bu hareketten Anadolu’nun da etkilendiğini anlatan Eravcı, Yavuz Sultan Selim’in Şah İsmail’i Çaldıran’da yenmesinin tarihi açıdan çok önemli bir yere sahip olduğunu söyledi. Şianın Çaldıran Zaferi’nden sonra yazılı olarak büyük bir dönüşüme uğradığına işaret eden Eravcı, Kızılbaşlar ile Anadolulu Türkmenlerinin bürokrasi ile askeriyede etkili konuma geldiklerini, 1576’dan sonra dönüşümün ikinci safhasında şiâ yönetiminde Sünnileşme emareleri görülmesi üzerine de Şah İsmail’in katledildiğini dile getirdi.

Safevî silsilesinin Hz. Ali’ye dayanmadığının altını çizen Prof. Eravcı, sünnilere yönelik katliamların artması üzerine Şerefhan ile Mirza Mahdum’un Osmanlı’ya sığınmak zorunda kaldığını sözlerine ekledi.

İRAN’I AYETULLAHLAR İDARE EDİYOR

Sohbetin soru-cevap bölümünde günümüz İran’ı ve şia ile ilgili sualleri de cevaplandıran Eravcı, İran’ın nüfusunun yüzde 40’ının Türk olduğunu ve aristokratlar sınıfını teşkil eden din adamlarının (Ayetullahlar) yanılmaz ve masum olduklarını belirterek İran’da, politikleşme ile takiyye kültürünün çok fazla olduğunu söyledi.

İran’da din adamlarının Rıza Şah Pehlevî döneminde siyasi ve ekonomik güç kazandıklarını ve İran Devrimi’nin de böylece yapıldığını dile getiren Eravcı, “İran’ı günümüzde Ayetullahlar yönetiyor” dedi. Caferilik mezhebi hakkında “Şia’nın Ortodoks versiyonudur” diyen Eravcı, Safevîlik hareketinin de İrânî bir hareket olmayıp bir Kürt hareketi olduğunu öne sürdü. “Gulât-ı Şiâ’ya dersini veren Yavuz’a çok dua etmeliyiz” diyen Eravcı, İran’ın mezhebi yapısını bilmeden konuşmanın yanlışlığına işaret ederek sözlerini şöyle tamamladı.

İRAN’I DURDURMANIN YOLU…

“İran’ın Osmanlı medeniyeti ve kültürü üzerindeki etkisi aydınlatılmalıdır. İran üzerinde bizim etkimiz ise Meşrutiyet döneminde oldu. Dünyanın en genç nüfusuna sahip olan İran, önümüzdeki yüzyılın gözden kaçırılmaması gereken bir gücü ve unsuru olarak dikkati çekiyor. Bu dünyada insan potansiyeline sahip olmadan güçlü olmanız mümkün değildir. Şiânın kutsal mekânları günümüzde Necef ve Kerbelâ’dır. İran’ı durdurmanın yolu da klasik Şiâ formunu anlamaktan geçiyor. İran, bizdeki gibi bir kelime ve kavram kargaşası yaşamıyor. Batı’da çıkan bir kitap anında Farsçaya tercüme ediliyor. Yabancısını ülkeye sokmuyorlar.”