Prof. Dr. Ali Akpınar

Prof. Dr. Ali Akpınar

Hepimiz her ân sınavdayız ve yaşayanlar için sınav devam ediyor

Doğduk ölmek için, yaratıldık sınanmak için. Dünyaya geldik, ahirete hazırlanmak için. Şanı yüce olan Allah, hanginizin daha güzel iş yapacağınızı denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstündür, bağışlayandır[1] buyuruyor Rabbimiz. Buna göre hayatta olanlar için sınav devam ediyor. Hepimiz, her yerde, her zaman sınanmaktayız.

Sınavın sahibi Yüce Allah’tır. Sınavın yerini, zamanını, süresini ve sorularını O belirler. Zaten bunları sınav sahibi belirlemezse sınav olmaz. O, dilediği her şeyi dilediği gibi yapan ve yaptıklarından asla sorgulanmayandır. Ancak O’nun bir adı da el-Hakîm’dir. Söylemlerinde ve eylemlerinde sayısız hikmetler vardır O’nun. Bizler, O’nun söylediklerini ve eylediklerini konuşurken, asla sorgulamak için değil, hikmetlerine erebilmek için konuşuruz, kafa yorarız. Kimi zaman olur bu hikmetleri anlarız, kimi zaman bir kısmına anlarız, kimi zaman da anlayamayız. Ama biz biliriz ve inanırız ki mutlaka O’nun her söylediğinde ve her eylediğinde sayısız hikmet vardır. Bu hikmetlerin bir kısmı bu dünyada bize aşikâr olur, bir kısım hikmetleri anlamamız için ise uzun zamanın geçmesi, hatta bazen ahiretin gelmesi gerekebilir.

Hepimiz sınavdayız dedik. Yaratılan ve mükellef olan her insan sınanır ve her insanın sınav soruları farklı farklıdır. Kimi varlıkla sınanır, kimi darlıkla. Kimi sarayla sınanır, kimi zindanla. Kimi kadınla sınanır, kimi erkekle. Kimi güzelliği ile sınanır, kimi özrüyle. Kimi sağlıkla sınanır, kimi hastalıkla. Kimi çocuk sahibi olmakla sınanır, kimi çocuksuzlukla. Kimi uzun ömürle sınanır, kimi gencecik yaşta gelen ölümle. Kimi yatağında ölümle sınanır, kimi beklenmedik bir kaza ölümüyle. Ama mükellef olan herkes sınanır.

Hiç kimsenin neden bu soruları bana sordun deme hakkı yoktur. Çünkü herkese sınav soruları sorulmaktadır ve soruları Yüce Allah seçmektedir. Hiç kimseye de gücünün yetmeyeceği sorumluluklar yüklenmemektedir. Ama her insan kendisine yöneltilen, başına gelen soruların üstesinden gelerek sınavı başarmaya gayret etmelidir.

Sınavın yer ve zamanını da Yüce Rabbimiz belirler. Biz biliriz ki her yerde ve her zamanda sınavdayız. Ancak neden beni bu yerde ve bu zamanda sınava tabi tuttun, deme hakkımız yoktur. Kaldı ki bizler, istediğimiz yer ve zamanda olsaydık sonuçta bizim için değişen bir şey olmayacaktı. Sözgelimi bu fitne döneminde, ahir zamanda ve şu çirkef dünyada değil de Saadet Çağında ve Münevver Medine’de sınava tabi tutulsaydık değişen bir şey olmayacaktı. Zira o dönemin ve o güzel yerin sınavda başarılı olanları da vardır, sınavda kaybedenleri de. Örneğin Ebubekir, Ömer, Osman, Ali’ler o dönemin sınavı başarıyla geçip kazananlarıdır. Ancak ismi zikre değmez pek çok müşrik, münafık, Yahudi, Hıristiyan o dönemde yaşadıkları halde sınavda başarılı olamamışlardır.

Sınavın süresini de sınav sahibi belirlemektedir. O, kimine yüz yıllık bir ömür verir, kimine daha az yahut daha fazla. Ancak O, herkese sınav olacağı bir süre verir. O kullarına verdiği süre kadar sorumluluk yükler, soru sorar. Ogün cehennemde «Rabbimiz! Bizi çıkar; yaptığımızdan başka, yararlı iş işleyelim» diye bağrışırlar. O zaman onlara söyle deriz: «Öğüt alacak kişinin öğüt alabileceği kadar bir süre sizi yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Artık azabı tadınız, zalimlerin yardımcısı olmaz.»[2] Dolayısıyla hiç kimse başarısızlığına sınav süresini gerekçe gösteremez. Ben gencecik yaşta, erken (!) yaşta öldüm, sınavım erken bitti diyemez. Sonuçta o kişinin uzun yaşamasıyla kısa yaşaması arasında bir fark olmayacaktır.

O halde bize düşen, her ân, her yerde, yaşadığımız her hadise ile sınandığımızın bilincinde olmak ve her zaman, her yerde ve her hadiseyle sınavımızı başarmak için gayret etmektir.

 

 

[1] 67 Mülk 2.

[2] 35Fâtır 37.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.