Gülerce: Cemaat, devleti ele geçirmek istedi

Gülerce: Cemaat, devleti ele geçirmek istedi

Hüseyin Gülerce, Ahmet Hakan'a cemaatin yapısıyla ilgili olarak çok önemli detayların yer aldığı açıklamalarda bulundu.

Zaman gazetesinden ayrılma sürecini anlatan Gülerce, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılması sonrası gazetenin manşetiyle sarsıntı geçirdiğini söyleyerek,"Hocaefendi, Hizmet Hareketi'nin nabzını kılcal damarlarına kadar tutan bir insan. 'Savcılar hep haklı çıktı' başlığını mutlaka görmüştür ya da haberdar edilmiştir. MİT Müsteşarı'nın ifadeye çağrılmasına destek vermek, hükümete resmen savaş ilan etmekti" diye konuştu.

Gülerce şunları söyledi:

"25 Aralık'taki olayı görünce 'Hizmet Hareketi, hükümete topyekün savaş açmış' dedim. 'Erdoğan gitsin, AK Parti kalsın' planı çerçevesinde hareket ettiler. Erdoğan gittikten sonra AK Parti Meclis Grubu'ndan 'Hizmet tandanslı' bir hükümetin çıkabileceğini umdular. Siyaseti bilen bir insan olarak bana bunu sorsalardı, asla böyle bir şeyin olmayacağını söylerdim."

Hüseyin Gülerce bu görüşlerini, Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan'a açıkladı. Hakan'ın "Cemaat,devleti ele geçirmek istedi" başlığıyla yayımlanan söyleşisi şöyle:

"BU HABER HOCAEFENDİ'DEN HABERSİZ VERİLEMEZ"

Ne oldu da Hizmet'i bırakma noktasına geldiniz?

İlk sarsıntıyı '7 Şubat Krizi'nde geçirdim. Savcıların MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı ifadeye çağırması olayı... Savcıların ifadeye çağırması sarsmadı beni. Devletin savcıları, millet adına bir şey görmüşlerdir, ifadeye çağırmışlardır. Burada bir şey yok. Sarsıntıyı ertesi gün Zaman gazetesini alınca geçirdim. Gazete bu haberi "Savcılar bugüne kadar hep haklı çıktı" diye veriyordu. Bu haber, bu şekilde Hocaefendi'den habersiz verilemez. İşleyişi biliyorum. Hocaefendi, Hizmet Hareketi'nin nabzını kılcal damarlarına kadar tutan bir insan. Bu başlığı mutlaka görmüştür ya da haberdar edilmiştir.

O haberin o şekilde verilmesinin anlamı neydi? Neden sizde sarsıntıya yol açtı?

Hocaefendi'nin çizgisi belliydi. Hangi hükümet olursa olsun hep destek olmuş, saygılı davranmıştır. Oysa MİT Müsteşarı'nın ifadeye çağrılmasına destek vermek, "Savcılar hep haklı çıktı" diye haber yaptırmak, hükümete resmen savaş ilan etmekti.

'SAVUNMA BİLE YAPMADILAR'

Bu konuyu konuşmadınız mı Cemaat'ten arkadaşlarınızla?

Üç gün sonra Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nda bir toplantıdaydık. Zaman gazetesinden Abdülhamit Bilici Bey de vardı toplantıda. Ben orada "Savcılar daima haklı çıkıyor" diye başlık atmanın yanlış olduğunu söyledim. Gerekçelerimi anlattım. "Bu başlık Hizmet'e zarar veriyor" dedim. İkna edici bir şey söylemediler. Savunma bile yapmadılar. Ben o zaman o haberin arkasında Hocaefendi'nin olduğunu anladım.

ZAMAN'DA BAŞBAKAN ERDOĞAN'A HAKARETLER...

Ama buna rağmen Cemaat'ten kopmadınız.

Kopmadım ama sarsıntı geçirdim. İkinci sarsıntım Gezi'den sonra Zaman'da Başbakan Erdoğan'a yönelik hakaretlerin başlamasıyla gerçekleşti. İhsan Dağı, Mümtaz'er Türköne, Ahmet Turan Alkan gibi Hizmet'in içinden yetişmemiş arkadaşlar, eleştirinin de ötesine geçen yazılar yazmaya başladı. Bunların da Hocaefendi'den habersiz bir şekilde yayınlanması mümkün değildi.

Sizin açınızdan kopuş nerede başladı?

25 Aralık'taki olayı görünce "Hizmet Hareketi, hükümete topyekün savaş açmış" dedim.

'ERDOĞAN GİTSİN AK PARTİ KALSIN'

Nasıl yorumladınız bu "topyekün harekete geçme" olayını?

Bir savaşa girerken dost kuvvetler, düşman kuvvetler analizi yapılır. Gücünüz yeter mi böyle bir şeye? Buna bakılır. Baktılar ve güçlerinin yeteceğini düşündüler. Kendilerine güvendiler. "Erdoğan gitsin, AK Parti kalsın" planı çerçevesinde hareket ettiler. Erdoğan gittikten sonra AK Parti Meclis Grubu'ndan "Hizmet tandanslı" bir hükümetin çıkabileceğini umdular. Siyaseti bilen bir insan olarak bana bunu sorsalardı, asla böyle bir şeyin olmayacağını söylerdim.

Cemaat sizce devleti ele geçirmek mi istiyordu?

Yönetime hakim olmak istediler. Neden? Çünkü Türkiye için en iyisini, en güzelini kendilerinin yaptıklarına inanıyorlar. Diyorlar ki: Bizim yöntemimiz tek yöntem, dünyaya açılıyoruz, her şeyin en iyisi burada ve bunu engellemek ihanet... "Böyle güzel ve yararlı bir şeyi engellemeye çalışıyor AK Parti, bu nedenle ihanet ediyor" diye düşünüyorlar.

****

"BUNLAR KANITLANIRSA CEMAAT BİTER"

Hangi iddia doğru çıkabilir? Mesela Fethullah Gülen'in "dinleme emri" verdiği iddiası mı?

Evet... Bazı polisler itirafçı oldu deniliyor. Ne derece doğru bilmiyoruz. Bazı polislerin Pensilvanya'ya gittikleri, talimatı bizzat oradan aldıkları söyleniyor. Bunlar kanıtlanırsa... Cemaat biter.

Hocaefendi'yle ilgili duygularım çok karışık

Hüseyin Gülerce'ye "Açık soracağım: Şu anda Fethullah Gülen hakkında ne düşünüyorsunuz" dedim.

Başlattı anlatmaya:

"Ben Hocaefendi'yi çok seviyorum. Dünyada dostluğundan şeref duyduğumu açıkladığım tek insandır Hocaefendi. Ben böyle samimi, ihlaslı, Sahabe Efendilerimizi hatırlatan başka bir kişi tanımadım. Şimdi geldiğim noktada aynı bedende iki insan olduğunu düşünüyorum. Birisi benim çok sevdiğim, saydığım, kendisine nokta kadar zarar gelmesini istemediğim, ona yapılan hakaretlerin, saldırıların vicdanıma bıçak gibi saplandığı bir insan. Hala öyle. Bir de bu insanla aynı bedende yer alan, sadece ve sadece kendi kafasındaki Türkiye'ye ulaşabilmek için ne lazım geliyorsa yapabilen, ölçü tanımayan bir insan. Birisi için canınızı verebilirsiniz. Diğeriyse sizi ürkütüyor. Ona toz kondurmak istemiyorum. Ama vicdanıma sığdıramadığım, ilkelerime sığdıramadığım, Müslümanlık anlayışıma sığdıramadığım yanlışlar var. Onları da görüyorum.

Duygularım çok karışık."

Bütün bağlarımı kopardım

Cemaat'ten ayrıldınız mı?

Evet... İki somut adım attım. İlk olarak Zaman gazetesinden ayrıldım. İkinci olarak Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın mütevelli heyet üyeliğinden istifa ettim. Böylece beni "Hizmet Hareketi"nin içinde gösteren iki somut bağı koparmış oldum.

Kaynak : Hürriyet