Fatıma Nur Mücevher

Fatıma Nur Mücevher

Fetih

Gecelerin uzun olduğu günler vardır. Uzun ve derin. Bunu sağlıklı olan biri kavrayamaz ama sorsanız dert sahibine, dertle kardeş olmuş birine anlatır size gecenin ne kadar uzun olduğunu.

         Yaşadığımız günlerde o geceler misali… Karanlık derinleştikçe derinleşiyor. Ne var ki heva ve heveslerinin içinde kaybolmuş bizler; bu karanlığın farkına varamıyoruz.

         Karanlık olan pek çok şeyi sıralayabiliriz. Mesela bunlardan bir tanesi Beyaz Saray dediğimiz karanlık Amerika.

         Amerika ile Kudüs arası 3308 (uçakla) km. ABD başkanı Trump, “Orta Doğu’yu kan gölüne çevirdik, üstüne Kudüs’ü de İsrail’in başkenti ilan ettik!” dercesine bir karar verdi. Trump’ın kararını eleştirmemiz neyi değiştirir bilmiyorum.  Hal böyleyken Trump’ın Kudüs kararı Alem-i İslam’ı halen birleştirememişken ne söylenir inanın bilemiyorum. Küffarın bu denli arsızlaşmasının sorumlusu Müslüman Alemidir!  Merhum Osman Yüksel SERDENGEÇTİ “Müslümanlar sindirilmiş!” derken ne de haklıymış. Sindirilen Müslümanlar harekete geçemeyecek kadar hantallaşmış durumda.

         ABD Başkanı Trump bu kararı alırken üzülerek söylüyorum en çok Müslümanlara güvenmiş olmalı. Müslümanların suskunluğuna!

         Mekke ve Medine kutsal şehirlerimizdir. Medine’ye, Rasullah’ın huzuruna Yahudi Ben Tzion elini kolunu sallayarak girebiliyorsa biz Mekke-Medine’yi mi savunalım, Kudüs’ü mü?! Haydi onu da bırakın Basel’de alınan kararlar doğrultusunda tüm Siyonist planlar çatır çatır işlerken ve bu planları evlerimizde dizi tadında, kulaklıklarımızla şarkı tınısında mübtelası olmuşsak neyi tartışacağız?...

         İsrail’de ilk okul, orta okul, lise çağındaki çocuklara verilen eğitimlerdeki en başlıca ders  ‘ırkçılık.’

< Karşına bir Müslüman çocuk çıktığında ne hissediyorsun?> diye soruluyor ve çocuğun verdiği cevap <Onu öldürmek istiyorum!>

Biz ise kendi yavrularımıza Allah’ı, Peygamberini, ecdadını, kimliğini, özünü, kültürünü öğretmeye kalksak ‘yobaz’ damgası yiyoruz.

Kudüs halkı Kudüs nezdinde Filistin halkı işte o imani şuura ve teslimiyete hakim.

Beton yığınları yapmak iyi hoş da biz çocuklar için, gençler için, geleceğimiz için bir şeyler değil çok şey yapmamız lazım.

Kudüs ziyaretimiz esnasında orada halkın bizden istediği tek bir şey vardı; maddi destek istemiyoruz biz manevi destek istiyoruz buraya gelin, Aksa’yı yalnız bırakmayın. İşte manevi ve köküne sağlam bir nesle bu yüzden ihtiyacımız var. Çünkü bizi bekleyen bir dünya ve bir dünya mazlum var!

Aksi halde milli ve manevi değerleri ile aralarında derin bir uçurum olan geleceğimizi şimdiden tezahür edin. Ne acı değil mi?!

Allah bizlere akıl, fikir, şuur versin!

***

         Gönül isterdi ki Trump’ın sözde imzaladığı Kudüs kararına cevap olarak akın akın Filistin’e koşabilseydik, gidebilseydik, kaybetmezdik. İlk fetih gönülleredir. Şehirlerin fethi gönüllerin fethinden sonra gelir. İlk hicretimiz kaybolduğumuz dünya hayatından, inşa edeceğimiz yeni dünya düzenine olmalı! Önce kalplerimiz yeniden fethedilmeli. Kuran’la aramızdaki mesafeler kalkmalı ve yeniden ağlayabilmeli gözlerimiz. ‘Çok işimiz var çok’ demeyeceğiz. İşimiz çok lakin yola çıkanın yardımcısıdır Hz. Allah.

         Evvela kalbimiz fethedilmeye muhtaç, sonra Kudüs’ümüz, Mekke’miz & Medine’miz ve daha sonrasında gelecektir Adil Düzen.

Yüreklerinden başlayarak yürekler fethedecek kim varsa, kim harekete geçiyorsa yardımcısı Hz. Allah’tır. Yardımcımız olsun Hz Allah…

***

Yürek fethi demiştim sahi…

Kabe’yi ilk ziyaretimi anımsıyorum adımlarım dahi titremişti. Kalbim kabına sığmıyordu. Hatta şöyle ifade etmeye çalışmıştım: “Kalbimizde bir ibre var gibi. Kâbe’nin karşısında durunca istikametini bulmuş ve burada, bu ayarda kal” diyor gibiydi eklemiştim namazlarımda da bu hissiyatı yaşat Rabbim(amin.) Mescid-i Nebevi’yi sonra… ‘Adımı aldığımın Sana olan muhabbetinden istiyorum. Annem Hz. Hatice’nin samimiyeti ve teslimiyetinden…’ daha neler neler söylemiştim… İki mübarek yerde de en çok  aczi-yetimden bahsetmiştim. İstemeyi bilmediğimden, istemeyi öğretmesini istemiştim Rabbim’den. ‘Katında sevdiğinle, sevdiklerinle sevindir gönlümü, ömrümü’ demiştim.

         ***

         Fetih.

         Gecelerin uzunluğu ve karanlığın derinliği ne denli şiddetli olursa olsun gündüzü pek güzel oluyormuş. İdrak ettiren, gösteren Allah’a hamd olsun.

         İlk fetih kişinin kendi gönlü ile olan mücadelesidir. Fethettiği takdirde istikameti diğer gönüllerdir. Gönüller fethedilince Kudüs, Kudüs fethedilince  Mekke/ Medine fethedilir. Gönlümüzün fethi hoş  oldu. Gönlünün fethi hoşnut etti. Şimdi,  “rıza-i ilahi minvalinden fetihler nasip etsin Mevlam” deme vakti.

         Her şeyin bir güzelliği hoşluğu varmış. Gönlünüz hoş olunca yol hoş oluyor.  Neydi o veciz söz:  “Önce refik, sonra tarik/ Önce yolda yoldaş, sonra yol” diyenlerden olduk. Mevlam yola koyulanların yolunu gülistan, yoldaşlarını muhabbetinden ayırmasın. Mübarek olsun.

Kudüs gibi bir sevgi, Kudüs gibi bir yürek, Kudüs gibi zorbalıklarla mücadele edecek bir fetih olsun, fethimiz/fethiniz.

Sevgi Kudüs gibi olsun ki hiçbir saldırı ezemesin, kirletemesin.

Allah Kudüs’ün, Fethin, Yüreğimizin tek ve yegâne müceddidi olsun!

Son olarak;

Verene, ayırana, saklayıp/sakınana hamd olsun.

Şimdi fetih vakti.

Şimdi fetih için niyet alma vakti.

Allah kalbimizle olsun.

Allah, şifamız olsun.

Fethiniz mübarek olsun.

 

Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum