Doğu Guta'da "ateşkes" pamuk ipliğine bağlı

Doğu Guta'da "ateşkes" pamuk ipliğine bağlı

Dış politika uzmanları, Suriye'deki "insani ateşkes" kararının pamuk ipliğine bağlı olduğunu belirterek, Esed rejiminin BMGK kararını bir şekilde ihlal edeceğini savundu- Prof. Dr. Yılmaz:-''(BMGK'nin Suriye'de 'insani ateşkes' kararı) Bu bir aylık süreç

İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salih Yılmaz, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) Suriye'de "insani ateşkes" kararına ilişkin, "Bu tabi ki bir aylık bir süreç. Ama bu bir aylık süreç sonunda yeni bir şans daha yakalanabilirse barış ihtimali doğabilir.'' dedi.

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) verilerine göre, Suriye'de Beşşar Esed rejiminin ablukasındaki Doğu Guta'ya 14 Kasım 2017-24 Şubat 2018'de düzenlenen saldırılarda 281'i çocuk, 171'i kadın olmak üzere toplam 1121 sivil hayatını kaybetti.

BM Güvenlik Konseyi, Suriye'ye insani yardım ulaştırılabilmesi ve özellikle rejimin kuşatması altında bulunan Doğu Guta'daki ağır hasta ve yaralıların tahliyesi için en az bir ay insani ateşkes kararı aldı. Dışişleri Bakanlığı da kararı, memnuniyetle karşıladığını açıkladı.

BMGK'nin ateşkes kararını AA muhabirine değerlendiren dış politika uzmanları, Doğu Guta'da ateşkesin pamuk ipliğine bağlı olduğunu belirterek, Esed rejimin bu kararı bir şekilde ihlal edeceğini savundular.

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salih Yılmaz, Doğu Guta'da rejimin saldırıları sonucu bölgenin cehenneme döndüğünü anlattı.

BMGK kararı ile Doğu Guta'da bir şans elde edildiğini, bu şansın bir ay ile sınırlanmaması gerektiğini belirten Yıldız, ''Bu bir aylık süreç sonunda yeni bir şans daha yakalanabilirse barış ihtimali doğabilir. Çünkü, Rusya da Suriye de terör örgütlerinin bölgeyi terk etmesini istiyor. Ama burada anlaşılmayan bir konu var. Kim terör örgütü? Hangi gruplar bu kavramın içine giriyor.? Doğu Guta'da eli silah tutan herkesi terörist olarak algılamak, göstermek ciddi bir yanılgıya neden olur.'' dedi.

Esed'in bir aylık ateşkes anlaşmasını DEAŞ'ı veya El Nusra'yı bahane ederek bozacağına inandığını belirten Prof. Dr. Yılmaz, ''Esed rejiminin bölgede DEAŞ'ın, El Nusra'nın olduğunu bahane ederek bir şekilde Guta'ya yönelik saldırılarını devam ettireceğini düşünüyorum. Dolayısıyla bu karardan sonra Türkiye ve Rusya'nın mutlaka bu süreçte inisiyatif kullanması lazım. Eğer Rusya bölgede bir barış istiyorsa bu konuda Esed rejimini durdurmalı. Esed'in hedef gözetmeden düzenlediği varil bombalı saldırıları bir an önce engellenmeli.'' diye konuştu.

- ''Türkiye ateşkes kararında etkin faktör oldu''

Prof. Dr. Yılmaz, Doğu Guta'da muhaliflerin etkin olmaya başlamasıyla 2013 yılından itibaren Esed rejiminin bölgeyi ablukaya aldığını hatırlattı.

Türkiye'nin Doğu Guta konusunda son iki yıldır önemli çabalar gösterdiğini vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, ''Türkiye'nin girişimi ile Astana görüşmelerinde Doğu Guta'nın bir çatışma bölgesi olduğu kabul edilmişti. Fakat Esed rejimi bu anlaşmalara hiçbir şekilde uymadı. Türkiye BM daimi üyesi olmasa da son ateşkes kararında etkin faktör oldu. Uluslararası anlamda önemli gayretler gösterdi. Bu açıdan Türkiye'nin tezlerinin bir şekilde burada kabul edildiğini ve uğraşlarının başarıya ulaştığını söylememiz mümkün. Türkiye başından beri bölgede bu ayrımın yapılması gerektiğini savundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Putin'le gerçekleştirdiği görüşmelerde bu konuda da bir şekilde gayret gösterecekleri ve inisiyatif alacakları kararlaştırıldı.'' ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Salih Yılmaz, bir aylık ateşkes kararının devam etmesinin barış ihtimalini artıracağına değinerek, ''Bir ay içerisinde eğer orada gerçekten olumlu anlamda bir değişim olursa, BM'nin bölgede bununla ilgili yeni bir karar alma ihtimali var. Ama BM daha önce de buna benzer kararlar aldı. Bölgede çok kez ateşkes ilan etti. Çoğu zaman bu ateşkes süreçleri ya Esed rejimi tarafından ya da muhalifler tarafından bozuldu. Ateşkesin ihlal edilmesi durumunda Rusya, İran ve Türkiye'nin nisan ayında İstanbul'da gerçekleştireceği üçlü görüşmelerde bu konun gündeme gelebileceği ve ateşkesin uzatılması yönünde bir karar alınabileceğini düşünüyorum.'' değerlendirmesinde bulundu.

Üçlü müttefiklerin ateşkes sürecinde Doğu Guta'daki insani dramı sona erdirecek bir formül bulacağını aktaran Yılmaz, şöyle devam etti:

''Bölgeye gözlem noktaları koyabilirler. Ablukaya rağmen Türkiye, Kızılay ve benzeri yardım kuruluşları aracılığıyla Doğu Guta'ya zaten yardım ulaştırıyordu. Diğer insanı yardım kuruluşları da aynı şekilde Türkiye üzerinden yardımları ulaştırıyor. Bu kararla birlikte Türkiye'nin insani yardımlar konusunda BM'ye koordineli bir şekilde önderlik edeceğini söylemeliyiz. Bunun dışında bölgede elektrik yok. İnsanlar araba lastiklerini yakarak ısınmaya çalışıyorlar. Durum dayanılmaz bir noktaya geldi.''

- ''Karar, 'nefes' aldıracak''

Ufuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Oya Akgönenç, BMGK'nin bu kararının, daha önce alınması gerektiğini vurguladı.

Bu kararın bölge halkına ''bir nefes'' aldıracağını belirten Akgönenç, ''BM üye oylaması açısından manipülasyona açık bir kurum. Ama ilk defa ortak bir karar çıktı. Orada yaşanan drama daha fazla göz yumamazlardı. Bölgenin nefes almaya ihtiyaç duyduğuna nihayet karar verdiler.'' dedi.

Esed rejimin Doğu Guta'ya yıllardır düzenlediği saldırıların arkasında yatan gerçekliğin ciddi bir şekilde sorgulanması gerektiğine dikkati çeken Akgönenç, şöyle konuştu:

''Doğu Guta Şam'a çok yakın bir yer. Şam rejimi neden bu kadar hırslanıp yıllardır burayı insafsızca vuruyor? Buradaki ana sual bu. Bence onu araştırmak lazım. Bu araştırıldığı zaman ortaya şu sualler çıkabilir. Buradaki nüfus kompozisyonu nedir? Aleviler mi Sünniler mi? Esed'e karşı çıkanlar mı, çıkmayanlar mı? Bu sorulara cevap verildiğinde bu insafsızlığın nedeni anlaşılacak. Esed rejimi başka yer kalmamış gibi sürekli orayı bombalıyor. Esed idaresinin burası ile ilgili sıkıntısı net olarak ortaya çıkarılmalı ve konuşulmalı.

Sorulması gereken diğer önemli bir soru ise bu ateşkes kararı neden daha önce alınmadı, bu kadar insanın ölmesine göz yumuldu? Başka bölgelerde zaman zaman alınan ateşkes kararları neden şiddetin en yoğun yaşandığı Doğu Guta'yı kapsamadı? Bu gayet garip bir şey. Burada hakikaten çözülmesi gereken bir muamma mevcut. Eğer ateşkes bir ay süreyle başarılı bir şekilde yürütülürse BM'nin ikinci bir karar alma ihtimali söz konusu olabilir. Çünkü bu ateşkesle birlikte elde edilecek olumlu veriler, kozlar bir sonraki süreç için önemli bir done olacaktır.''

-' 'Yetmiş iki millet Suriye'de ne yapıyor?''

Prof. Dr. Oya Akgönenç, vekalet savaşları sahasına dönen Suriye'de ateşkes anlaşmasından sonra nasıl bir dengenin oluşacağına dair soruların hayati öneme sahip olduğunu kaydetti.

''Suriye'de 72 millet ne yapıyor?'' diye soran Akgönenç, şöyle devam etti:

''Suriye sahasında çarpışan çok sayıda muhalif gruplar var, terörist gruplar var. Açıktan veya gizli olarak bu gruplara destek veren devletler var. Mesela hiç konuşulmamasına rağmen İsrail orada. İran bölgede. Aynı şekilde yine hiç gündeme gelmemesine rağmen ara ara duyulan İngiltere var. Fransa, Almanya, Belçika da burada. Suriye’de bu denge değişmezse, beklenmedik denge oluşursa veya Esed rejimi ateşkesi ihlal ederse O zaman Guta'daki barış yine tehlikeye girer. Suriye'nin her hangi bir yerinde gelişecek yeni bir olay ya da olaylar bu ateşkes sürecini etkileyecektir.''

Dışişleri Bakanlığı'nın ateşkes kararını olumlu karşıladığına değinen Akgönenç, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Türkiye, BM kararına destek vermekle doğru olanı yaptı. Türkiye başından beri zaten bunu söylüyordu. Amacı Suriye'de sükunetin yeniden sağlanması yönündeydi. Türkiye, güvenli bölgeler oluşturulmasına ve mülteci durumuna düşmüş Suriye halkının kendi topraklarına geri dönmelerini sağlamaya çalışıyordu. Dolayısıyla son derece tutarlı bir söylem yapmış oldu. Bu ateşkesle beraber Türkiye oraya ilaç ve gıdanın daha kolay ulaşmasını sağlayacak ki Türkiye bu yardımları zaten yapıyor. Bölgede tam bir insanlık dramı yaşanıyor. İnsanlar açlıktan ilaçsızlıktan ölüyor. Sonuç olarak şunu bir kez daha tekrarlamak lazım. Doğu Guta'daki durumu Suriye'nin diğer bölgelerinde yaşanacak olaylar belirleyecek.

Tabii bu noktada örneğin Rusya işe ne kadar karışacak? Fransa el altından ne kadar yardım gönderecek? Almanya ne yapacak? İsrail ne kadar fişekleyecek? İran ne işler karıştıracak? O kadar çok sual var ki. Bunların yanıtlarını vermeden Suriye'de nasıl bir denge kurulacağı tahmininde bulunmak zor.''

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :