Salih Sedat Ersöz

Salih Sedat Ersöz

Darbeler, Muhtıralar ve Referandum

Geçtiğimiz Pazartesi günü Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nin (HİSDER) Pazartesi sohbetlerinin konuğu oldum ve seçkin bir topluluğa “Türkiye’de Darbeler ve Muhtıralar” konulu sohbet yaptım.

Değerli ve saygın gazeteci, HİSDER ile Konya Aydınlar Ocağı’nın basın danışmanı Mustafa Balkan kardeşim sohbetimi o kadar güzel özetleyip basına servis etmiş ki, bunun üzerine bir şey yazıp söylemeye gerek duymuyorum. Kendisine teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca HİSDER yöneticileri ile sohbetime iştirak eden tüm katılımcı kardeşlerime de şükranlarımı arz ediyorum. İşte Mustafa Balkan kardeşimin kaleminden Pazartesi sohbetimin özeti:

Darbelerin arkasında Batı ve Amerika var 

HİSDER’de Türkiye’de Darbeler ile Muhtıraları anlatan Salih Sedat Ersöz, “Bütün darbeler Batı’nın, özellikle ABD’nin ya bilgisi dahilinde veya desteğiyle yapılmıştır” dedi. 

Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nin bu haftaki Pazartesi Sohbetleri’nde “Türkiye’de Muhtıralar ve Darbeler” konuşuldu.

TV program yapımcısı ve yazar Salih Sedat Ersöz, darbe ve muhtıranın ne anlama geldiği konusunda açıklayıcı bilgi verdikten sonra 27 Mayıs 1960 Darbesinin emir komuta zinciri içerisinde yapılmadığı halde başarılı olmuş tek darbedir. Kendisinden sonra yapılan darbelere örnek teşkil etmesi bakımından ve TSK’yı siyasete malzeme yapması bakımından da çok kötü bir örnek olmuştur” dedi. Ersöz 1960 darbesinden önce Menderes’in, İnönü’nün Meclis’te yaptığı “Artık bundan sonra sizi ben bile kurtaramam” sözünü hafife aldığını ve İnönü’nün kazdığı kuyuya düştüğünü söyledi. 

Ahmet Keleşoğlu Kültür Merkezi’nde yapılan sohbette, 12 Mart 1971 muhtırasının da gerçek bir darbe olduğunu belirten Salih Sedat Ersöz, hükümeti alaşağı ederek kendisine uygun bir hükümeti başa getirmesi bakımından darbeler sınıfına girdiğini söyledi. 80 İhtilalinin emir komuta zinciri içerisinde yapılarak doğrudan yönetime el koymuş tek darbe olduğuna işaret eden Salih Sedat Ersöz,  gerçek darbelerin sonuncusunun da 28 Şubat 1997’de yapılan darbe olduğuna dikkati çekti.

DARBELERİN ARKASINDA ABD VE BATI VAR 

Ersöz,  bütün darbelerin ortak özelliklerini sayarken şunları dile getirdi:

-Bütün darbelerin temelinde Türklerin Anadolu topraklarından çıkartılması hedefi vardır.

-Bütün darbeler Batı’nın, özellikle ABD’nin ya bilgisi dahilinde veya desteğiyle yapılmıştır.

-Bütün darbeciler millet iradesine ve halkın manevi değerlerine düşmandırlar.

-Bütün darbeciler demokrasiyi getireceğiz diye darbe yaparlar ama sonra demokrasiyi askıya alırlar.

-Darbeciler darbe yapmadan önce kendilerine en uygun ortamı hazırlarlar veya hazır hale getirtirler.

-Bütün darbeciler yönetimi ele geçirdikten sonra ülkenin kaynaklarını sömürmüşlerdir.

-Bütün darbeler Laiklik ve Atatürkçülük adına, İrtica düşmanlığı ile yapılmıştır. İrticanın ne anlamda kullanıldığını artık herkes bilmektedir.

-Bütün Darbeler, bir hareketin önünün kesilip yok edilmek istendiği dönemlerde yapılmıştır. 

BATI, TÜRKLERİ ANADOLU’DA İSTEMİYOR

Batının Türklerin, Anadolu’da olmasını istemediklerini ve hâlâ tahammül edemediklerini dile getiren Ersöz, yerli işbirlikçiler vasıtasıyla darbelere tevessül ettirdiklerini, ortam hazırladıklarını ve desteklediklerini belirtti. 

Ersöz şunları söyledi:

1960 darbesi Demokrat Parti hareketinin dolayısı ile tek parti döneminden sonra yeniden uyanışa geçen milletin önünü kesmek maksadıyla yapılmıştır. 1971 darbesi, Türkiye’de o tarihlerde yükselişe geçen sosyalist hareketin önüne geçmek amacıyla yapılmıştır. 1980 darbesi tüm fikir ve düşünceleri ezmek adeta ot gibi bir nesil yetiştirmek amacıyla, 28 Şubat darbesi de bütün manevi değerleri ortadan kaldırmak için yapılan darbeler olmuştur. 28 Şubat’ın asıl gerekçenin, “havuz sitemi” ile dış politikadaki “D-8’ler olayı” olduğunu kaydeden Ersöz, 28 Şubat’ın ülkeye faturasının 387 milyar dolar olduğunu, FETÖ’nün, 28 Şubat’ı yapan darbecilerle işbirliği içinde olduğunu söyledi. Türkiye’de millete en büyük zulmün tek parti dönemi ile 28 Şubat döneminde yapıldığını ifade etti.

Daha sonra e-muhtıra, 2012 MİT krizi, Gezi olayları ve 17-25 Aralık operasyonlarına değinen Ersöz, bunların her birinin de ayrı ayrı birer darbe teşebbüsü olduğunu belirtti. 15 Temmuz darbe kalkışmasının Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük ihanet girişimi olduğuna dikkat çeken Salih Sedat Ersöz, 15 Temmuz’un aslında Türkiye’yi işgal projesi olduğunu kaydetti. 

EN KÖTÜ SİVİL ÇÖZÜM DARBELERDEN İYİDİR

Sonuç olarak en kötü sivil çözümün bile darbelerden iyi olduğuna işaret eden Ersöz, sözlerini şöyle sürdürdü: Darbeler bir ülkede sorunları çözmek bahanesiyle yapılır ama darbenin bizzat kendisi sorundur ve beraberinde çok daha fazla sorunlar getirir. Her darbe döneminde kişi ve insan hak ve özgürlükleri başta olmak üzere ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda çok büyük bozulmalar görülmüş ve yaşanmıştır. Darbeler asla tasvip edilmez ve edilmemeli. En kötü sivil çözüm bile darbelerden iyidir. Ülkenin bütün sorunlarının çözüm görevi sivillerde, dışarıdan gelecek tehditleri ortadan kaldırma görevi de TSK’nın olmalıdır. Bir ülke darbelerle ileri ülkeler seviyesine ulaşamaz. 

Darbelerden kurtulmanın yolunun fikir ve düşüncelere sonuna kadar açık, güçlü bir siyasi irade, güçlü sivil toplum kuruluşları ve sağlam bir halk iradesinin oluşmasına bağlı olduğunu belirten Ersöz, 16 Nisan’dan sonra oldukça güçlü bir siyasi iradenin oluşacağına inandığını söyledi. Güçlü siyasi lider ve güçlü siyasi iradenin darbelere karşı büyük oranda caydırıcı olacağına dikkat çeken Salih Sedat Ersöz, sözlerini Allah bu millete bir daha darbeler yaşatmasın duası ile kapattı.

İDAM VE AB ÜYELİĞİ 

Sohbetimde değinmediğim ama daha önceki yazılarımda sık sık kaleme aldığım bir konuya hem önemine binaen hem de darbeler konusuna uygunluğu bakımından vurgu yapmak istiyorum.

Darbelerin önüne geçmenin en büyük etkisi idamı getirmek olacaktır. İdamın gelmesi de bence Meclis yolu ile değil halk iradesi yani referandum yolu ile olmalıdır. 

Cumhurbaşkanımızın 16 Nisan’dan sonra iki konuda adım atmasını bekliyoruz. Bunlar, idam ve Türkiye’nin AB üyeliği konuları ile ilgili referanduma gitmektir. Ben inanıyorum ki, o referandumdan idam için % 90 kabul, AB üyeliği için de % 80 ret çıkacaktır.

REFERANDUM

Pazar günü yapılacak olan referandumda her şey bir tarafa, tercihi belirlemek için sadece iki konu bile yeterlidir. Bunlardan biri, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde yeni 28 Şubatlar yapılamayacağı ve darbe yapma hevesinde olanlara büyük oranda caydırıcı olacağı, diğer önemli sebep de artık safların net olarak ayrıştığıdır. Hangi safta yer aldığımıza dikkat etmek zorundayız.

16 Nisan sonucunun ülkemize güzellikler, huzur, mutluluk getirmesi, ileri ve güçlü ülkeler seviyesine ulaşma yolunu açması temennisi ile sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim. 

Önceki ve Sonraki Yazılar