Çamerya katliamının mağdurları hak ve adalet arıyor

Çamerya katliamının mağdurları hak ve adalet arıyor

Katliama tanık olan Çamerya Arnavutları, kendilerine yapılan haksızlığın giderilmesini bekliyor- Çamerya katliamı tanıklarından Mercuşi:- "Çameryalı genç kızlar ve kadınlara zervistler tarafından tecavüz edildi. Öldürmeler Paramithia'nın okulunda gerçekle

TİRAN (AA) - FATJON CUKA - Çamerya katliamının ardından en az 74 yıl geçmesine rağmen olayın mağduru Çamerya Arnavutları acılarını biraz olsun hafifletebilmek için kendilerine yapılan haksızlığın giderilmesini bekliyor.

Vatanlarına olan özlemleri kendilerine ziyaret izni dahi verilmemesinden dolayı hiçbir şekilde dinmeyen Çamerya Arnavutları, köklerinin olduğu topraklara bir gün kavuşmanın özlemini yaşıyor.

Çamerya katliamı tanıklarından 83 yaşındaki Necat Mercuşi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaşadıkları zorlukları anlattı.

Halen Yunanistan topraklarında bulunan Paramithia kasabasında doğduğunu söyleyen Mercuşi, yaklaşık 20 kişilik geniş bir aileye sahip olduklarını, amcaları ile birlikte yaşadıklarını söyledi.

Mercuşi, İtalya'nın Yunanistan'ı işgalinden önce, 1940 yılında Çamerya Arnavutlarına yapılan sürgünleri hatırladığını dile getirerek, katliamların 1944 yılında başladığını ancak öncesinde de benzer vakaların yaşandığını ifade etti.

"Zervist" diye adlandırılan Yunan General Napoleon Zervas'ın kuvvetlerinin, katliamların yanı sıra yerel halkın mal varlıklarına da el koyduklarını anlatan Mercuşi, "O zamanlarda Yunanlar bize önyargılı davrandılar. İşgalciyi daha görmeden bize İtalyan işgalcisinin iş birlikçileri dediler ve 17-70 yaş arasındaki tüm erkekler Ege denizindeki adalara sürgün edildi." diye konuştu.

Necat Mercuşi, katliamda 25 yaşındaki kuzeni Haki Mercuşi'yi kaybettiğini, 'zervistlerin' ona pusu kurduğunu belirterek, "Çamerya'da 1944 yapılan katliamlardan önce bu tür düzensiz gerçekleşen öldürmelerden çok var. Bu katliamları teşvik eden Yunanların ta kendisiydi. Müslüman Çamerya Arnavutlarına yapılan katliamların ana uygulayıcıları Giritlilerdi. Onlar zorla ve şiddetle Çameryalıları Ege adalarına sürdü." ifadelerini kullandı.

En büyük katliamların kendisinin de doğduğu Paramithia ve Filat kasabalarında gerçekleştiğini kaydeden Mercuşi, erkeklerin öldürüldüğünü, kadınların ise ziynetlerinin alındığını ifade etti. Mercuşi, şöyle devam etti:

"Kadınlar ile birlikte bizleri toplayıp Sali Hafız'ın evine hapsettiler. 30 odalı büyük bir evdi. Çameryalı genç kızlar ve kadınlara zervistler tarafından tecavüz edildi. Öldürmeler Paramithia'nın okulunda gerçekleşti, orada uydurma bir mahkeme kuruldu ve katliamlar başladı. Çamerya Arnavutları soğuk silahlarla öldürüldü. Balta, pala, süngü, bıçak kullanılırdı, tüfekler çok seyrek görülürdü. Gözlerini çıkarıyorlardı, kulaklarını ve parmaklarını kesiyorlardı. Cesetler, elleri bağlanmış bir şekilde arabalara yükleniyordu. Gani ve Abedin Bako isimli iki kardeş en korkunç işkencelere maruz bırakılıp, gözleri çıkartılıp, kız kardeşlerinin de olduğu hapsedildiğimiz yere gönderilmişti."

Mercuşi, hapsedildikleri evde kötü beslenmeden dolayı 1-2 yaşlarında 30 çocuğun hayatını kaybettiğini aktararak, çorbalara kırık cam parçalarını attıklarını, bunlardan dolayı çocukların hayatlarını kaybettiğini söyledi.

Çok büyük katliamlara şahit olduklarını söyleyen Mercuşi, "Bunu Avrupa, Amerika, herkes biliyor ve bizim oraya gitmememize Yunanistan'ın engel olmasına herkes şaşırıyor. Yunanistan'ın Çamerya Arnavutlarına yaptığı katliamlar biliniyor, Avrupa'nın arşivlerinde bulunuyor ancak saklıyorlar, suçu saklayan onun bir parçasıdır." diye konuştu.

- "Öldürülenler yol üzerine gömüldü"

Mercuşi, hapsedildikleri evde yaklaşık 6 ay kaldıktan sonra kadın ve çocukların bir yerde toplandığını anlatarak, bir İngiliz subayı ile iki zervistin kendilerine o toprakların onların olmadığını söylediklerini aktardı.

Kendilerine Avustralya, Mısır, İtalya veya Arnavutluk gibi seçenekler sunduklarını söyleyen Mercuşi, "Tüm kadınlar tek bir ağızdan Arnavutluk dediler. Aklımız Arnavutluktaydı, bazılarımız yürüyerek, bazılarımız at arabalarıyla Arnavutluk'a gitti. Biz doğrudan Tiran'a geldik. Arnavutluk'ta savaş dönemindeydi ancak insanlar bizi çamurda bırakmadı. Arnavutlar, kardeşlerimiz bizi çok iyi karşıladılar, sanki evlerinin insanıymış gibi. Burada eğitim görme imkanı buldum ve hayatım boyunca öğretmen olarak görev yaptım." dedi.

Mercuşi, doğduğu topraklara bir kez hizmet pasaportuyla gitme imkanı bulduğunu belirterek, ancak daha sonraki denemelerinde doğum yerinin Paramithia olması nedeniyle izin verilmediğini aktardı.

Orada dostlarının, topraklarının olduğunu Yunan halkı ile hiçbir dertlerinin olmadığını aksine kendilerini bu duruma siyasetin getirdiğini söyleyen Mercuşi, "Kardeşim hiç gitmedi ve bana diyor ki 'gidemiyorum çünkü yol boyunca mezarlara basacakmışım gibi oluyor'. Çünkü öldürülenleri yollara gömdüler." dedi.

Mercuşi, Yunan azınlığın Arnavutluk'ta hak istediğini belirterek, aynı şekilde Çamerya Arnavutlarının da haklarının istenmesi çağrısında bulunarak, "Sınırların değişmesi ya da intikam istemiyoruz, haklarımızı istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

- Çamerya bölgesinde neler yaşandı?

Çamerya bölgesi, Arnavutluk'un güneyinden başlar ve antik çağdan beri Arnavutlar'ın yaşadığı Güney Epir'i yani halen Yunanistan toprakları içinde kalan Yanya'dan Preveze'ye kadar olan bölgeyi kapsar. Bu bölgede yaşayan Arnavutlar, 1913 yılına kadar Osmanlı vatandaşıydı.

Çamerya bölgesi, Balkan Savaşı sonunda 1913'te yapılan Londra Büyükelçiler Konferansı'nda etnik ve azınlık bir bölge olarak Yunanistan'a teslim edildi. 1910 yılında yapılan nüfus sayımında bölgede 83 bin Arnavut yaşıyordu.

Çamerya Arnavutları'na İkinci Dünya Savaşı sırasında, Yunan General Napoleon Zervas'ın kuvvetleri tarafından katliam gerçekleştirildi. 1944 Haziranından 1945 Martına kadar süren katliam sırasında 2 bin 900 erkek, 214 kadın ve 96 çocuk öldürüldü, 745 kadına tecavüz edildi, 68 köy ve 5 bin 800 ev yakıldı. Katliamın ardından 35 bin civarında Arnavut Çamerya bölgesinden Arnavutluk'a kaçmak zorunda kaldı.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :