Burokrasinin asli görevi; iradeyi maniple etmek!

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın çoğu zaman hayatını hiçe sayan kararlılığı ile 2007’den itibaren vesayet odaklarını tasfiye ede ede geldiğimiz bugün, Yükseköğretimdeki bir vesayet odağının daha tasfiyesinin eşiğindeyiz.  Rektörler üzerinden kurgulanmış vesayete; rektör seçim sistemini, atama sistemine dönüştürerek öldürücü bir darbe vuruldu. Ardından Cumhurbaşkanımızın Temmuz 2017’de Yardımcı Doçentlik üzerinden ‘doçentliğe geçiş sürecini kolaylaştırın’ talimatı ve Üniversiteler Arası Kurul bünyesinde muşahhaslaşmış Doçentlik unvanının verilmesini bir eleme/ihsan mekanizmasına dönüştüren ‘doçentlik sözlü sınavının kaldırın’ talimatı ile yükseköğretimdeki ikinci büyük vesayet odağına  öldürücü bir hamle daha yapıldı. Gerçi Yükseköğretim bürokrasisi zamana yayarak unutturma stratejisini 6 aydır başarı ile uyguluyor. Ancak, geçen hafta Marmara Üniversitesi Kuruluş Yıldönümünde Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklama ile YÖK Burokrasisinin bu stratejisi çöktü.  

YÖK bünyesinde odaklanmış, beyaz kanlı, bir kısım kirli mahfillerle işbirliği içindeki yapılar, Cumhurbaşkanımızın vesayeti sonlandıracak basit ve bir o kadar da etkili hamlesine karşı tüm maniplatif araçları ile devreye girmiş durumdadır. Halbuki Cumhurbaşkanımızın talimatlandırması o kadar  basit ki;

1. Bir vesayet kurumu olarak doçentlik sözlü sınavı kaldırılarak, eser incelemesinden geçen bilim insanları doçent unvanını başkaca bir işleme gerek kalmaksızın alabilmelidir.
2. Doktoralı bilim insanlarının derse girmelerinin önündeki engeller kaldırılarak hızlı bir şekilde doçentlik sürecine dahil olmaları sağlanmalıdır.

Ancak,

Yükseköğretimde oligarşik bir tarzda örgütlenmiş vesayet odakları, tasfiye edilecekken karşı hamleleri gecikmedi. Burokrasi, yeni vesayet odakları tesis etmekte, Cumhurbaşkanımızın bu samimi çabaları boşa çıkarmak istenmektedir.

Nihai aşamada Cumhurbaşkanı ile Akademi arasında bir bariyer sistemi kurulmak istenmektedir.

Cumhurbaşkanımız ‘Doçentlik sözlü sınavı kaldırılsın’ dedi;

Burokrasi sözlü sınavı kaldırmak zorunda kaldı. Ancak Doçentlik unvanını, ‘Doçentlik Yeterlilik Belgesi’ gibi ucube bir evraka dönüştürerek yeni bir vesayet odağı inşa etti.

Cumhurbaşkanımız ‘Doktoralı bilim insanlarının derse girmelerinin önündeki engeller kaldırılsın’ dedi;

Burokrasi, yeni bir vesayet odağı daha ‘Akademik Kariyer Platformu’ kurdu.

Cumhurbaşkanımız; ‘Mevcut öğretim üyelerinin hızlı bir şekilde doçentlik sürecine dahil olmalı’ dedi.

Burokrasi, öğretim üyeliğinin  altında bir unvan olan ve doktora zorunluluğu olmayan ‘öğretim görevlisi’ gibi unvan ihdas ederek öğretim üyelerinin haklı tepkisine neden olacak bir süreci başlattı. Dahası alt düzey bir unvana atamayı  başarı gibi lanse ederek zekamızla dalga geçti.

Doktora ile Doçentlik arasında ara bir unvana ihtiyaç duyuluyorsa zaten ‘öğretim üyesi’ unvanı yok mu? Yeni ucube unvan arayışı nedir?

Bu bürokrasi,  Türkiye’nin en nitelikli insan kaynaklarından birisi oluşturan OYP’li araştırma görevlilerimizi FETÖ’cü olarak lanse etmekten çekinmemişti. Kendi kontrollerindeki  başvuru ekranına sahip olamayan YÖK üyelerine  herhangi bir işlem yapmadan bu iftirayı atabilmişlerdi. 1,5 yıllık süreçte  FETÖ’dan ihraç oranı en düşük akademisyen grubu OYP’li araştırma görevlileri oldu. Bu sonucun iki açıklaması vardır ve YÖK’e sormak gerekir;

Ya Bütün OYP’liler FETÖ’cü cümlesi doğru değildi, ya da 1,5 yıldır FETÖ ile mücadele yapmadınız. Hangisi?

Cumhurbaşkanımız ile bu milletin ayrılmaz bir parçası olan akademinin arasına kimsenin girmesine izin vermedik, vermeyeceğiz. Ve biliyoruz ki; Cumhurbaşkanımızın kararlılığı bugüne kadar tüm vesayet odaklarını tasfiye etti. Bunu MİT müsteşarına yapılan operasyonda gördük, Gezi olaylarında herkes mesajı aldık derken gördük, 17-25’te gördük ve nihayetinde 15 Temmuzda gördük. Bizim meydanlara çıkmamız için, ekranlarda Cumhurbaşkanımızın sesini duymamız yetti.

Evet;

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlılığı en büyük güvencemizdir ve bu kararlılık yükseköğretimdeki vesayeti de sonlandıracaktır. Size hep güvendik, güvenmeye devam edeceğiz.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.