Bugünler güzel günler

Bugünlerde ülkemiz için güzel şeyler oluyor. Özelleştirmeler bir bir yapılıyor. Alınan rakamlar hepimizin hoşuna giderken ihalelerin de şeffaf olduğunu görmek ayrı bir mutluluk veriyor. Ülkemiz günden güne gelişmişlik düzeyini bir üst sınıfa taşıyor. A Milli futbol takımımız Almanya’yı yenmeyi başarıyor, hem de Almanya’da yetişmiş iki futbolcumuzun attıkları gollerle. Halil ve Nuri size teşekkür ediyoruz. Ayaklarınıza sağlık. Sizleri çok seviyoruz. A Milli Takımımızın Almanya ile oynadığı maçı izlerken birkaç yıl önce İngiltere ile oynadığımız maçı düşündüm. Top İngiliz bir futbolcunun ayağına geldiğinde spiker o kadar övücü ifadelerle futbolcudan bahsediyordu ki, benim bütün sinirlerim bozuluyordu. Oysa Tuncay’ın ayağına top geldiğinde o kadar üzerinde durmuyordu. Ben o gün hüzünlü bir şekilde “Allahım bizim yıldızlarımız hiç parlamayacak mı?” diye kendi kendime hayıflanıyordum. Ama cumartesi günü 17 yaşındaki dünyaca ünlü yıldızımız Nuri’nin attığı golü görünce inanılmaz bir mutluluk yaşadım ve şükrettim. Eh ne diyelim ulusumuzun yıldızı hep parlak olsun. Avrupa Birliği ile müzakerelere başlıyoruz. İnsanlarımız geçmişe göre çok daha ileri düzeyde düşünme ve düşündüğünü söyleme özgürlüğünü yakalıyor. Yerli sermaye yabancı sermaye ile rekabet edebilecek düzeye geliyor. Bunlar güzel şeyler bu güzellikleri içimizde hissetmeliyiz. Biliyorum bütün gelişmelerin aksine geçmişe takılıp kalanlarımız da var. Değişime direnen, hala devlet babanın kanatları altında yer arayan insanlarımız da var ama önemli değil. Artık bu yolculuk başladı ve geriye de dönüşü hiç olmayacak bir yolculuk bu? Avrupa Birliği ile müzakerelere başladıkBu basit bir olay değil öncelikle bunu belirtmek isterim. Hükümeti eleştirmek kolaycılığını yapıp bu tarihi olayın önemini azaltmak isteyenlerin olduğunu biliyorum. Şunu belirtmekte hiçbir mahsur görmüyorum: Bu bir başarıdır ve bu başarı AK Parti’nin, Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ındır. Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Hükümet üyelerini ulusumuzu bu önemli virajda savurmadan Avrupa’ya taşımayı başardıkları için kutluyorum. Hiçbir şey eskisinden daha kötü olmayacak, buna kesinlikle inanıyorum. Kesinlikle bu döneme herkesin ayak uydurması gerekiyor. Herkes değişim ve gelişim rüzgârının bir parçası olmak zorunda. Bunu çocuklarımız için yapmalıyız. Köylü, kentli, sanayici, esnaf, memur, bürokrat, işçi, sendikacı, öğrenci öğretmen, emekli, asker, din görevlisi, gazeteci, belediye başkanı sayabildiğim ya da sayamadığım herkes bu gelişimi hissetmeli ve bu değişimde rol almalıdır.Bu süreçte Konya için en önemli konu tarım. Tarım konusunda çiftçilerimizin ve özellikle köylülerimizin çok fazla canını sıkacak unsurlar olacak. Buna nasıl ayak uyduracağız, bu büyük dönüşümü nasıl başaracağız bilemiyorum ama şuradan başlaya bileceğimizi düşünüyorum: Mevcut yapı sorunludur ve bu sorunun giderilmesi gerekiyor. Tarım konusunda özellikle şu köylü ile çiftçi arasında ki farkın, toprak sahibi ile onu işleyenin durumlarının resmen çok net belirlenmesi gerekiyor. Burada hükümete de büyük görevler düşüyor. Toprakların parçalılığına bir son verecek Toprak Reformu Yasası’nı derhal mecliste geçirmeliler. Verilen destekler tarımda dönüşümü sağlayamıyor, çünkü paralar çitçiye değil torak sahiplerine gidiyor. Toprağı işleyen gariban çitçi parasızlıktan kıvranırken, adam dağa taşa destek parası alıp Konya’da bir kahvede yiyip geçip gidiyor. AB’ye üye 25 üye ülkenin zaman zaman canımızı sıkacak konularla karşımıza gelmesi çok doğal. Buna hazırlıklı olmalıyız. Atatürk’ün “Bizim hiçbir güce ihtiyacımız yok, sadece bir şeye ihtiyacımız var, oda çok çalışmaktır” sözü bugünlerde bizim temel felsefemiz olmalıdır. Sakin olmak gerekiyor ve kesinlikle kendimizle barışık olmalıyız. Korkularımızın bizi yenmesine müsaade etmemeliyiz. Bazı malum odakların; “Satıldık, Kıbrıs elimizden gitti” gibi açıklamalar yapmalarını doğal karşılayabiliriz ama bu akıntıya kesinlikle gitmememiz gerekiyor. Yukarıda belirttim gibi bu konu çocuklarımız için önemli. O odaklar yıllarca bizi kandırdıklarına saymalılar, olmayacak dualara âmin dedirttikleri zamanlara saymalılar. Artık kandırılmayacağız ve evet bizim de bir Alman’ın yaşadığı kadar rahat yaşamaya hakkımız vardırYerel Yönetim Bu hafta değineceğim ikinci konu ise İl genel Meclisinin çalışmaları. Geçtiğimiz hafta bu konu ile ilgili iki görüşme gerçekleştirdim, size bunlardan bahsetmek istiyorum. Birinci görüşmem İl Genel Meclisindeki AK Parti Grubunun başkanı Sayın Ali Selvi Bey ile ikincisi ise İl Özel İdare Genel Sekreteri Sayın Muammer Sönmez’le idi. Türkiye AB yolunda ilerliyor. Bu yolculukta bize en gerekli olan şeylerin başında yerel meclislerin ciddiye alınması ve onların güçlendirilmesi geliyor. Bu iki görüşmemde çok önemli izlenimlerim oldu. Konya’da ki yerel parlamento çalışıyor ve önemli işlerde başarmaya başlamış. Ankara’dan ülke yönetilemiyor. Her yeri merkezi hükümetin bilmesinin imkânı yok. Elbette şimdilik valilerimiz yine merkezden atanma yoluyla gelebilir ama ne olursa olsun İl Özel İdareleri’nin ve İl Genel Meclislerimiz’in bir başka deyişle de yerel parlamentolarımızın güçlendirilmesi gerekiyor. Bürokratlardan ve bütçenin azlığından dert yanıyor bu iki değerli yöneticimiz de. Bu konuları önemsememiz gerekiyor. Bu konular bizim kendi kendimizi yönetmemizle direkt alakalı bunu bilmemiz gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.