"Basın Dünyasından Yüzler ve Sesler"

"Basın Dünyasından Yüzler ve Sesler"

AK Parti Ankara Milletvekili Ünal, BİK ve TYB tarafından düzenlenen "Medya ve Siyaset İlişkisi" başlıklı söyleşiye katıldı

İSTANBUL (AA) - AK Parti Ankara Milletvekili Aydın Ünal, Basın İlan Kurumu (BİK) ve Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen "Medya ve Siyaset İlişkisi" konulu söyleşiye katıldı.

Ünal, BİK ve TYB tarafından "Basın Dünyasından Yüzler ve Sesler" programı kapsamında, BİK Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Canbey moderatörlüğünde gerçekleştirilen söyleşide, Türkiye'deki medya yapısının siyasete olan müdahalelerini tarihsel süreçleriyle anlattı.

Medyadan toplumun bilgilendirilmesi ve hükümetlere yönelik bir denetleme mekanizması olmasının beklendiğini ancak bunun uygulamada gerçekleşmediğini dile getiren Ünal, "Teorik yapılanmaya uygun pratik bir uygulama hiçbir ülkede göremiyoruz, Avrupa, Amerika dahil böyle bir uygulama göremedik. ABD medyasının çok bağımsız ve tarafsız hareket ettiği, hükümetten, başkandan, parlamentodan bağımsız hareket eden bir medyası varmış gibi gösteriliyor. Oysa ABD'de ana akım medya dış politika ile birlikte hareket ediyor." diye konuştu.

Ünal, Türkiye'de medyanın devlet karşıtı operasyonlar için bile kullanıldığını belirterek, şunları kaydetti:

"AK Parti'nin son 5 yılında medya ile ilişkiler konusunda ibretlik bir süreç yaşıyoruz. Medyanın, bilgi verme, kamuoyunu aydınlatma, denetleme vazifesini, 4. kuvvet olma özelliğini bir kenara bıraktığını, çok farklı operasyonlar içine girdiğini görüyoruz. En son bu operasyonlardan birini Milli İstihbarat Teşkilatı'na ait tırların durdurulmasında yaşadık. Orada bir kurgu vardı. Türkmen kardeşlerimize giden yardım tırlarının DEAŞ'a silah gönderdiğini bir kurgu dahilinde iddia ettiler. Operasyonun ana damarlarından biri Cumhuriyet gazetesiydi. Bu iddianın ortaya atılması, bütün dünyaya yayılması konusunda üzerine düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirdi. Can Dündar dediğimiz mevzu da budur. Ortada bir gazetecilik faaliyeti asla yok. Ortada Türkiye'ye yönelik bir operasyon var. Cumhuriyet gazetesi de bu operasyonda yer almıştır. Allah'a hamdolsun bu kurguyu bozduk."

Medya ile siyaset ilişkisine ait teorilerin yeniden yazılması gerektiğini vurgulayan Ünal, "Teorinin baştan baştan yazılması gerektiğini düşünüyorum. 'Medya 4. kuvvet' dediğiniz zaman yerine oturmuyor. Bu çok ütopik kalıyor. Bu ilişkinin farklı bir şekilde tanımlanması gerekiyor. Medyanın, 4. kuvvet olmak yerine siyasetin bir parçası olduğunu, siyasi yelpazede de sürekli yer değiştirdiğini görüyoruz." ifadesini kullandı.

Türkiye'de siyasi işleyişin halk oylamasının ardından değiştiğini dile getiren Ünal, "16 Nisan'da devlet aklıyla siyaset aklı yeniden birleşti. 27 Mayıs'ta devletle siyaseti, devletle milleti birbirinden ayırmışlardı. 'Bu millet kafasına göre tercihlerde bulunuyor' demişlerdi ve 'öyle bir mekanizma kuralım ki bizim gemimiz yürüsün.' Böyle bir sistem kurmuşlardı. 16 Nisan'da biz bunu bozduk." dedi.

Aydın Ünal, medyanın siyasetin yanında durmak yerine devletin yanında durmayı tercih ettiğini ve ortaya "devlet medyası" kavramı çıktığını belirterek, "Devlet medyası sadece TRT değil, açıkça söyleyebilirim, Hürriyet gazetesi bir devlet medyası olarak ortaya çıkmıştır. Bütün darbelerde de katkısı olduğunu görürsünüz. Bir devlet gazetesi vazifesini üstlenmiştir." diye konuştu.

Türkiye'nin basın özgürlüğü nedeniyle maruz kaldığı baskılara değinen Ünal, şunları söyledi:

"İfade özgürlüğü noktasında bizi çok suçladıklarını görüyorsunuz. 'Gazetecileri tutukluyorsunuz, gazeteleri kapatıyorsunuz' şeklinde çok fazla eleştiriye maruz kaldık ve kalmaya da devam ediyoruz. Son birkaç yılda ABD'de özellikle Trump döneminde yaşananlara baktığınızda, Avrupa'daki gelişmelere baktığınız zaman bizi eleştirdikleri her şeyi yaptıklarını görüyorsunuz. Bu yeni bir olay değil. Tutuklu gazeteci olayını yakınen takip eden birisiyim. Gazetecilikle ilgili uluslararası bazı kurumlar Türkiye'deki tutuklu gazetecilerle ilgili bilgileri PKK'dan alıyor, o bilgiye itibar edip, aynen yayınlıyor. Biz ilk defa ciddiye aldık, Adalet Bakanlığı kayıtlarına baktık. Bu dönem 6 ya da 7 tane gazetecinin tutuklu olduğunu gördük. O kurumların tutuklu diye lanse ettikleri listelerdeki isimler Türkiye'de yok. Büyükçe bir kısmı farklı suçlardan içeride. Terör örgütü MLKP militanları banka soyarken 1 bekçiyi, 1 polisi şehit etmişler, ceplerinden gazeteci kimliği çıkmış. Bu örgütler tarafından tutuklu gazeteci olarak biliniyor. Bu şekilde dünyaya tutuklu gazeteci diye lanse ediyorlar."

Ünal, konuşmasının ardından TYB'ye üye olup, hatıra fotoğrafı çektirdi.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :