2. SUFİSİN’de film konuşuldu

2. SUFİSİN’de film konuşuldu

Hazreti Mevlana ve Ailesinin Konya’ya Teşriflerinin 791. Yıldönümü dolayısıyla düzenlenen 2. Sufi Sinema Günleri (SUFİSİN) etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen atölye çalışmalarında “Film ve Kutsallık” konuşuldu.

 

Hazreti Mevlana ve Ailesinin Konya’ya Teşriflerinin 791. Yıldönümü dolayısıyla Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce bu yıl ikincisi düzenlenen 2. Sufi Sinema Günleri (SUFİSİN) etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen atölye çalışmalarının ikinci ve festivalin son oturumunda “Film ve Kutsallık” konuşuldu. Festival Danışmanı Yazar İhsan Kabil, Trakya Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Nurullah Koltaş ile Sinema Yazarı, Senarist ve Yönetmen Nuray Kayacan’ın konuşmacı olarak katıldığı program İl Halk Kütüphanesinde gerçekleştirildi. Oturumun ilk konuşmacısı İhsan Kabil, kutsallıkla ilgili olarak dini ve dinler tarihinden hikâyelerin filmlere aktarımından bahsederek, manevi çerçeve anlamında metafizik işin mistik yanına dikkat çeken çalışmalar şeklinde karşımıza çıktığını söyledi. Bunun yanında kutsallığın filmlere aktarılmasında hayatın görünmeyen boyutunu, beş duyu organı ile algılanmayan çerçevesine giren aktarımlar olarak da görülebileceğini belirtti. Kabil konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hayatın maddi yaşantı çerçevemizin kutsal metafizik, manevi aşkın teması filmlere aktarılmasında birazda yönetmenin kendi dünyasıyla, kendi duruşuyla ve kendinin hayatı algılayışı ben idrakiyle de alakalı olarak yeryüzünde kendini nereye oturttuğu ile alakalıdır. Burada var olunanın filmin seyirci tarafından nasıl algılanabileceği yönetmenin veya senaristin formasyonu, entelektüel birikimi, beslendiği kültürel değerler, geldiği tarihi ve geleneksel bağ belirliyor. İnsanın inançlarıyla, saygı duyduğu değerlerle, toplumsal değerler ve şahsi değerler, hepsinin özgürlük alanı var ve bunlardan neyi nereye kadar nereye kadar filme yansıtmak dolayısıyla tercih meselesi” ifadelerini kullandı.

‘MAHREMİYETİ FİLMDE GÖSTERMEMEK GEREKİR’

Konuşmasının başında ana temanın ‘Kutsal’dan ziyade ‘Kutlu’ teriminin kullanılmasının daha doğru olacağını ifade eden Nurullah Koltaş ise, varlık anlayışımızın var oluşumuzun esas gayesini gözden geçirerek, bir arayış içerisine girdiğimizde sinemada veya diğer sanat dallarında daha verimli eserler ortaya koyabileceğini söyledi. “Sufi sinemada kutsallığın bir şekilde ele alınışı bağlamında bir derviş figürünün arkada belirmesi, neyden gelen bir inilti. Bunları rap ettiğimizde kutlu bir şeye dönüştürmüş olmuyoruz.” Diyen Koltaş konuşmasının devamında “Mahrem kalması gerekli şeylerde vardır ve bunlar hoşta görülmez. Bir ayeti filme aktarmada veya bir başkasının dilinden söyleterek de kutlu arayışımızda o silinmeye doğru bir gidiş, aralara ayetler ve hadisler serpiştirerek bir sufi için en mahrem olabilecek bir şeyi en açık bir şekilde ortaya koymamak gerekir. Sinemada bizi etkileyen ne arka planda olan ne de sinemada bu cezbe çekim ve geri bırakış. Bunları yapmadığımızda kutlu olan unsur göze sokulmadan vurgulandıkça maksat hasıl olacak gibi geliyor.” dedi.

‘KÜLTÜRÜMÜZE DEĞER VEREN SİNEMACILAR YETİŞTİRMELİYİZ’

Oturumun son konuşmacısı Nuray Kayacan ise dini ve kutsal değerlerin sinemaya aktarılmasında, festivalin onur konuğu olan İranlı yönetmen Mecid Mecidi’nin “Peygamberlik devam etseydi. Peygamberler bunu sinema kanalıyla yapardı” sözünden hareketle başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü. “Bizde gelenekten kopuş var. Küreselleşme dediğimiz dünyanın süper güçleri dediğimiz şey gelip en ücra topraklara dahi sinemayla küreselleşmeyi homojenleştiriyor. Buralarda melez formlar oluşturuyor.” dedi. Kendi gelenek ve kültürlerimizden yoksun olmayan bir sinema üretmememiz gerektiğinin altını çizen Kayacan, “Aşağılık kompleksini yenmemiz gerekiyor. Bunları aşabildiğimiz takdirde izlenebilen kendi sinemamızı üreteceğimizi düşünüyorum. Yönetmenin elinde bir kumaş var o kumaş ne kadar kaliteli olursa olsun seyirciye uygun bir kıyafet, üstüne oturacak bir kıyafet dikemeseniz takdir o elinizde kalır. Sinemayı kimler güzel yapıyor ilk iş buna bakmak lazım kendi geleneğimizden, kültürümüzden kopmadan nasıl yapabiliriz ona bakmamız gerekiyor. Öncelikle özünü bilen, kendini bilen, tarihini bilen genç sinemacılarımızı yetiştirmemiz gerekiyor. Senarist ve yönetmenin tarih, coğrafya ve özellikle kendi kültürel bilgisine de hakim olması gerekiyor.” şeklinde konuştu. Davetlilerin yanı sıra akademisyenler, sinema yazarları ve film eleştirmenlerinin de katıldığı son oturumda, soruları da cevaplayan konuşmacılara programın sonunda İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Erdoğan Erdoğmuş tarafından plaket takdim edildi.

 

Etiketler :