"İYİ"ki Devlet Bahçeli Varmış

7 Haziran 2015 seçimlerini hatırlayın. AK Parti % 41 ile 258 milletvekili çıkarmış ve tek başına iktidar olamamıştı. Bu çoğu kimse için beklenmeyen bir durumdu.  Zannediyorum AK Parti yönetimi için de aynı şey geçerliydi. En azından hükümet olamayacak kadar bir düşüş beklemiyorlardı. Alınan bu sonuçta HDP yöneticilerinin "Kürt sorunu" üzerinden geliştirdikleri dil ve bu dile ABD ve batının dışarıdan, FETÖ' nün de içeriden verdiği desteğin katkısı büyüktü. Neticede HDP % 13 oyla 80 milletvekili çıkardı ve esasen AK Parti'nin tek başına iktidar olma pozisyonunu da bozan parti oldu.

Seçim sonuçları açıklanınca AK Parti'nin içindeki kimi siyasiler, içinde HDP'nin de olabileceği bir koalisyon ihtimali için çabalarken, Devlet Bahçeli'nin, genel merkez binası önünde basın mensuplarına, "bu sonuçlardan bir hükümet çıkmaz. Kasım ayında yeni seçim var" demesi bugün gibi gözümün önünde. Başbakanlığını Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı AK Parti hükümeti, Devlet Bahçeli'nin bu açıklaması üzerinden geçen günlerde yaptığı nafile turlardan bir sonuç alamamış ve Devlet Bahçeli ile aynı düşünen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, hükümet kurma görevi iade edilmiştir. 

Arkasından gelen 1 Kasım seçimlerinde AK Parti, % 49,48 oy alarak yeniden tek başına iktidar  olmuştur. 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri oy sonuçları bağlamında incelendiğinde CHP'nin  % 25'lik oy oranını korumaya devam ettiğini fakat MHP ile HDP'den AK Parti'ye % 9'luk bir geçiş olduğunu görürüz. Yani MHP'nin tabanı ile  HDP'ye oy veren kitle, bu istikrarsızlıktan ürkmüş ve tercihlerinde değişikliğe gitmiştir. Bu değişikliğin tabii ki  konjonktürel bir karşılığı var. MHP tabanı açısından neredeyse altı ayı bulan hükümetsizlik ve PKK'nın HDP ile birleşerek oluşturduğu hendek siyaseti, devletin bekası açısından risk oluşturmuş, HDP tabanı açısından ise yapmış oldukları oy tercihleri, PKK-HDP ilişkisinin açığa çıkmasından  dolayı ciddi bir pişmanlığa dönüşmüştür. Neticede 7 Haziran ile 1 Kasım arası Türkiye, ciddi bir mücadele sürecinden geçerek, hem Kürt sosyolojisine hem de tüm dünyaya içeride bir karışıklığa izin vermeyeceğini göstermiştir. Gezi ve hendek başarısız olunca 15 Temmuz devreye girmiş ve ABD kırk yıllık birikimi olan FETÖ'yü zamansız devreye sokmak durumunda kalmıştır. Kabul ve takdir edelim ki, tüm bu süreçlerin savuşturulmasında Devlet Bahçeli'nin durduğu yerin büyük önemi var.

Meral Akşener ve ekibinin kurduğu İyi Parti, muhtemelen yarım kalan bu sürecin bir  başka kanaldan tamamlanması adımıdır. Yani 7 Haziran günü "bu sonuçtan hükümet çıkmaz, Kasım ayında seçim var" diyen Devlet Bahçeli'nin elinden bu gücü alma operasyonudur. Dahası AK Parti ve MHP tabanının 15 Temmuz gecesiyle kaderdaşlığa dönen birlikteliğinin, keyfiyetine zarar verme hamlesidir. Çünkü bu kaderdaşlık, güneyden kuşatılmaya çalışılan Türkiye'nin, FETÖ ve PKK işbirliğiyle parçalanması projesine mani olmuştur. Aynı zamanda muhtemelen Türkiye'den coğrafi talep karşılığı da bulunan ABD operasyonlarına dur demiştir. Yine muhtemelen FETÖ'nün ince bir işçilikle yerleştikleri devlet kademelerinden tasfiyesine sebep olmuş, ihanetlerine de son vermiştir. Tüm bunlar bile ABD ve FETÖ'nün, MHP'den intikam alması için yeter de artar bile.

İyi Parti hitap ettiği kitle bağlamında sonuçta MHP'yi zorlayacak. Yani şu veya bu oranla MHP'nin oyları bölünecek. Baraj devam ederse belki çok küçük oran farkıyla MHP, baraj altı bile kalacak. Türkiye için bu dönemde çok tarihi görevler icra eden bir parti, Akşener ekibi eliyle meclis dışı kalacak. Oysa verilen destek AK Partiye gibi olsa da özünde Türkiye'nin bekası olduğunu herkes biliyor. Hal böyle olunca da milliyetçi ve ülkücü camianın önünde 7 Haziran seçimleri sonrası  kendisine CHP ve HDP tarafından sunulan başbakanlık teklifini Türkiye'nin bekası için elinin tersiyle iten bir Devlet Bahçeli ile, Cumhurbaşkanı olabilmek adına FETÖ dahil tüm arızalı bağlantıları devreye sokan bir Meral Akşener var.  

AK Parti, kurulduğu günden bu yana heybesinde taşıya geldiği sağ/muhafazakar/İslamcı kesimi sandığa taşıyacağına göre, öbür tarafı, ana omurgasını  CHP ve HDP'nin  oluşturduğu bir anlayış temsil edecektir. Cumhurbaşkanlığı sisteminde Cumhurbaşkanı sembolik değil, esastır.  Yürütmenin başıdır. O sebepledir ki, ilk tur seçimlerinde sonuç alınamazsa ikinci turda iki anlayış yarışacaktır. Akşener ne kadar çırpınırsa çırpınsın, tabanı o gün  CHP/HDP/FETÖ ve ABD koalisyonuna değil de AK Parti/MHP ittifakının oluşturduğu sağ/muhafazakar/İslamcı bloğa oy vermekte zorlanmayacaktır.

  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum