Ümit Savaş Taşkesen

Ümit Savaş Taşkesen

Yusuf Emir'e öğütler

Var oluşun bir mucize olduğunu büyüyünce/büyütünce unutan dünyaya insanlığın arasına bir mucize olarak hoş geldin. Bir esenlik diyarını bırakıp bu gurbet diyarına, bir yanı cennet bir yanı cehennem olan ve aldığın her nefesin hesabının sorulacağı bu dünyaya hoş geldin.

Ahdin, vaadin taptazeyken, dört bir yanında melekler dönüp duruyorken, misk-i amber kokuları içinde gülümserlik, heyecan, neşe, cıvıltı, umut, beklenti, yeşeren bir tomurcuğun çiçek açışı gibi geldin ey çocuk, ey oğul, ey Emir, hoş geldin.

Hoşça karşılandığın, karşılanacağın bir aileye geldin, hoş geldin. Dünya, bir yandan felaketten felakete sürüklenirmiş gibi görünürken diğer yandan diktatörlüklerin sona erip yeni, diri bir yüzyıla doğru yelken açarak kabuk değiştirirken, yarınlarımız için umut saçan bir dönüşüm, açılım ve sıçrama eşiğindeyken geldin.

Eskisinden daha zorlu bir dünyaya gözlerini açtın.Bundan sonrası imtihan bundan sonrası hata bundan sonrası umut, bundan sonrası yaşam, kitap, gözyaşı, sorumluluk, bir derd sahibi olup kaygılanmak ve yaşamı yapabilirsek, başladığımız paklıkta tamama erdirmek çabası olacak.

Ey, Emir! Dünyanın bir kısmı hayat boyunca karşına çıkacak yılanlardan çıyanlardan, insanın kurdu olup şeytana şapkasını ters giydirecek aşağıdan daha aşağı, paraya makama ruhunu bedenini satan adamlardan kadınlardan, bin türlü maskelerden, çevrilen dolaplardan, yolda adam satanlardan oluşan bir sepet dolusu insan kılıklı yaratıklardan müteşekkil.

Diğer kısmı ise bu yukarıdaki çarpılmışlara, onların oyunlarına rağmen hakkı adaleti önceleyen, peygamberlerden miras bir ahlakın, duyarlılığın, davanın mirasçısı, müntesibi olan ve görünür kayıplara rağmen görünmeyen kazançlar peşinde koşan, onun derdinde olan ve düyanın onların sırtında tekerinin döndüğü az sayıda seçilmişlerden müteşekkil. Onlardan birisi olabilene ve son nefesine dek onlardan birisi olarak kalabilene müjdeler olsun...

Sen Ey Emir, hayatın iniş ve çıkışlarını, duyarlılıklarını, ahlakı, aidiyeti, sorumluluğu, vaadi, dost olmayı ve kalmayı, bütün renklerin kirlendiği bir çağda arınmayı ve temiz kalmayı dert edinen ve bunun için çalışan bir aileye emanet edildin, hoş geldin. Ne kadar şanslıysak o kadar sorumluyuz yaptığımız ve yapmadığımız şeylerden hiç aklından çıkarmamalısın.Kendisine bir misyon biçmeyenler, hayatta bir misyonu olmayanlar, sahip olup gerektiği gibi koruyamayanlar küçük derelerde boğulur, kaybolur gider. Yaşamaktaki amacım ne sorusunu dahi sormadan dünya üzerinden geçip giden ebediyeti kaybeden nice nice yığınlar var, bunu bilmelisin.

Bir oğul olarak geldin dünyaya. Oğul demek, bir iktidar namzedi, güç göstergesi, umut, sonsuzluk beklentisi, gerçekleştirilememiş, yarım kalmış hayallerin mirasçısı olmaktır aynı zamanda, sen farkında olmasan da. Alınmamış intikamların mirasçısıdır oğul, yarım kalan hayallerin tamamlayıcısı, imparatorluğun miras yiyicisi, bayrak yarışında bayrağı daha zirvelere taşıma sorumluluğunu omuzlarında bulmaktır oğul olmak, hatırlamalısın. Herkes kadar ve herkesten fazla sınanmaktır hayat karşısında.

Tez kızaranlardan sahtelerine, en güzellerinden solgunlarına kadar bütün suni ya da doğal çiçeklerin  her türlüsünden kendini sakınmayı unutmayasın ey Emir. Güven vermeyen ve kendine güvenmeyen yolda bir adım ilerleyemez ama kibre varan güven sakınmayı, ihtiyatı terk ettirir ve kendini bir anda bulunduğun zirveden çukurun dibinde bulabilirsin, hayat itidal üzre, denge üzre akar, bilmelisin.

Seni kendi uçurumlarına çekecek yaldızlı bayağılıklardan, arkadaşlıklardan, kadından, paradan, hırstan, tamahtan, sığ beyinlerden, idraksizlik adresi olmuş yalama şahsiyetlerden, karaktersizlik abidelerinden şeytandan kaçar gibi kaçmalı, kendini sakınmalısın.

Bayağılığın alıcısının ve taliplisinin çok olduğunu görüp karamsar olmayacaksın. Baban gibi iyi insanların da dünyada her nasılsa ve hala var olduğunu bilip umutlanacak, onlardan birisi olarak davayı sırtlanacak, yaşamak için derdi, gayesi, ilkesi olan bir oğul olmalısın. O noktadan sonra hem kendine hem başkalarına umut olabilirsin.

Bilirim büyük çınarların gölgesinde ulu bir ağaç zor yetişir ama bu ağaçlara özgü bir durumdur evlat. Büyük şahsiyetlerin yanında yetişmemiş, iyi bahçıvanların eline düşmemiş ya da kendi kendisini yetiştirememiş, herkesin fıtratında, mayasında, nefsinde olan ve gün geçtikçe dışarı fışkıran ve budanması gereken dallarını kendisi kesememiş kim hayırlı bir insan olabilmiş ki? Kendisine örnek alacağı bir rol modeli olmadan kim büyük bir karakter inşa edebilmiştir?

Bakma teşbihlerin densizliğine, sonuçta asılacak bir bacağı ya da boynu olan herkes kendi yolunu kendisi çizer. Yolun herkes gibi hak’tan ve hak’lıdan yana bir istikamet üzere olsun inşallah. Öyle bir aileye sahip olduğun için sevin ve büyüdüğünde de şükrünü yerine getir ey, Emir!

NOT: Bu yazı, Taşkesen ailesi tarafından, Elif-Sinan Çakır çiftine, oğulları Yusuf Emir’e, sağlık, esenlik ve mutluluklar temennisiyle, bir doğum hediyesi makamında kaleme alınmıştır. Dileriz makbul ola... 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.