Zaman

Bütün dünyada

Durdursak da saatleri,

Yine de durmaz onlar, hiçbir zaman…

Nasıl bir şeydir ki bu zaman,

Gerisinde kalıyor şimdiki zamanın…

Geçmişteki an,

Var mıdır senin başın sonun?

Hey! Acayip zaman,

Bak bu yazdığım şiir de

Gerisinde kaldı zamanın…

Sessiz Nöbetçi

                Sessiz Gemi’den uyarlanmıştır.

Bulaşıkların kalkma vakti gelmişse tezgâhtan;

Mutfağa giden bir nöbetçi kalkar yan odadan.

Bu kalkışta sallanır ne mendil, ne de bir kol,

Oradan dönmeyecekmişçesine alır yol.

Birçok giden nöbetçiler memnun ki yerinden,

Uzun zamanlar geçer dönen yok seferinden.

Ne son giden nöbetçinin matemidir bu.

Ne de dönen nöbetçinin son yorgunluğudur bu.

Yürümek Loş Kaldırımlarda

Ne güzeldir görerek,

Rahmet tebessümlerini,

Yağmurla ıslanmış loş kaldırımlarda,

Yürümek, yürümek ve yürümek...

Düşerken damlalar birer birer,

Sokak lâmbalarıyla aydınlanmış,

Loş kaldırımlarda...

Madden küçük ama bende,

Manen büyük o okyanuslara,

Yavaş adımlarla eşlik ederek,

Ve şu dalgalanan ruhumu

Onlarda seyrederek,

Yürümek, yürümek ve yürümek...

Ne güzeldir şu gönlümden çıkan,

İki demir parçasında yahut

Şu gönlümün uzayıp giden

Yarasında,

Onları temaşa etmek...

Bürokrasi

Büro-krasi

Geliyor adamın,

Bunu kuranın

Kollarını kırası.

Bunun olduğu toplumlarda

İnsanlar,

Hep asi... Hep asi...

Büro-krasi;

Memurun, emeklinin

Baş belâsı.

Bir de ev kirası

Ya da odun kömür parası

Cabası...

Bir de büyük şehirdeyse,

Büro-krasi gereği

Şu sırası, bu sırası...

Büro-krasi

İyice kökleşmişse,

En son bekleyeceği şeyse,

Mezar sırası.

Hendese

Eşya ve hadise...

Seni aramada; hendese.

Bu iş bize düşmüşse...

Yaptığımız: hendese.

Ezan

Ey! İslâm’ın düşmanlarına acı

Ve dostlarına da en tatlı sesi;

Sensin tüm zamanların, inan

En güzel güftesi ve bestesi.