Yüksek ahlâk sahibi bir şahsiyetti

Yüksek ahlâk sahibi bir şahsiyetti

Aydınlar Ocağı’nda Hanbelî mezhebinin İmamı Ebû Ahmed bin Hanbel’i anlatan Dr. Hasan Özer, “Takvâsı, sabrı, metanet ve tahammülü ile meşhûr olan Ahmed bin Hanbel Hazretleri, yüksek ahlâk sahibi bir şahsiyettir” dedi.

Konya Aydınlar Ocağı’nın bu haftaki Salı Sohbetleri’nde, ehl-i sünnetin amelde dört hak mezhebinden biri olan Hanbelî mezhebinin imamı Ebû Ahmed bin Hanbel Hazretleri’nin hayatı, hadisler üzerine ilmî şahsiyeti ve fikirleri ele alındı.

Konya Selçuk Dini Yüksek İhtisas Merkezi eğitim görevlisi Dr. Hasan Özer, konuşmasına, 11. Yüzyılda Bağdat şehrinin 100 bin civarında işçi ve mimari ustalar tarafından inşa edilerek Abbasi Halifeleri tarafından bir ilim, irfan, kültür ve sanat merkezi haline getirildiğini ifade ederek başladı. Asıl künyesi “Ebû Abdullah” olan ve 780 senesinde Bağdat’ta dünyaya gelen Ahmed bin Hanbel’in, 3 yaşında babasını kaybettiğini ve annesi ile iyi bir bürokrat olan dedesi Hanbel bin Helâl’in himayesinde eğitildiğini söyleyen Dr. Özer,  Kur’ân-ı Kerim’i küçük yaşta ezberledikten sonra 15 yaşından itibaren kendisini hadis ilmine hasreden İmam Ebû Ahmed bin Hanbel’in, Ebû Yusuf ve İmam-ı Şâfi başta olmak üzere 280 hocadan 40 yaşına kadar ders aldığını ifade etti. Dr. Özer, bu yaşından sonra hocalık yapmaya başlayan İmam Ahmed bin Hanbel’in 5 bin talebesi bulunduğu kaydetti. Geçimini babasından kalma dokuma tezgâhında eşi ve kendisi tarafından üretilen kilim ve halıları satarak sağlayan Ebu Ahmed bin Hanbel Hazretleri’nin yüksek ahlâk sahibi bir şahsiyet olduğuna işaret eden Dr. Özer, İmam Hanbel’in ciddiyeti, takvâsı, sabrı, metanet ve tahammülü ile meşhûr olduğunu ve Kûfe, Basra, Mekke-i Mükerreme, Medîne-i Münevvere, Şam ve el-Cezîre’ye giderek hadîs ilmini büyük meşakkatlere ve eziyetlere katlanarak öğrendiğini belirtti. 

Özer, “Ahmed bin Hanbel bilhassa tefsîr, hadîs ve fıkıh ilimlerinde yüksek seviyeye ulaştı. İlmi ve üstün ahlâkı ile çok sevilip, meşhûr olmuştur. Üç yüz binden fazla hadîs-i şerîfi senedleriyle birlikte ezbere bildiği, kimilerine göre de 1 milyon hadîs-i şerîfi ezberlediği rivayet edilmektedir.

İmâm-ı Ahmed bin Hanbel, büyük bir müfessir, yüksek bir muhaddistir. Tefsîri yüz yirmi bin hadîs-i şerîften meydana gelmiştir. Ahmed bin Hanbel hazretlerinin eserleri, müfessirler için birer feyz kaynağıdır. Birçok muhaddis yetiştirmiştir. Binlerce hadîs-i şerîf ile hafızasını süslemiştir. 28 bin 199 hadîs-i şerîfi içine alan “Müsned” adlı eserini, 1 milyon hadîs-i şerîf içinden seçerek yazmıştır” dedi.

 

MİHNE OLAYI

Bağdâd’da mu’tezile fırkasına mensûb olanlar tarafından bir köy mektebinde sorguya çekilerek kendisine “Kur’ân-ı kerîm mahlûktur” denilerek, bunu kabûl etmesi için Ahmed bin Hanbel hazretlerine eziyet edildiğini ifade eden Dr. Özer, “Bütün baskı ve işkencelere rağmen, o, “Kur’ân-ı kerîm, Allahü Teâlâ’nın kelâmıdır. Mahlûk değildir” diyerek, Ehl-i sünnet i’tikâdını bildirdi. Yaptığı hizmetlerle, zamanındaki ve sonraki asırlardaki insanlara rehber oldu. Bizim büyük âlimlerimizden birisi olan Ahmed bin Hanbel’in bir konuda tek bir görüşü yoktur ve bu usûl, sadece Ahmed bin Hanbel’e âittir” dedi.

Ahmed bin Hanbel’in güzel söz,  iman tarifi ve hadislerle ilgili görüşlerinden de misaller veren Dr. Özer, şu sözleri aktardı: “İman, söz ve amelden ibarettir. İman; kalp ile tasdik, dil ile ikrâr ve bütün uzuvlarla tatbik etmektir.” 700 bin hadisi ezberlemiştir. Ahmed bin Hanbel, hadislerin anlaşılabilmesi için de şerh edilmesi ve okunması gerektiğini söylemektedir. Ayrıca, “Din, sünnete göre yaşanırsa dindir” diyen İmam Ahmed bin Hanbel, dün olduğu gibi günümüzde de “Kur’an bize yeter” diyenlere; ” Sünnet olmadan Kur’an anlaşılmaz” diyerek cevap vermiştir.”

 

ÖLÜMÜ VE YANKILARI

31 Temmuz 855’de vefat eden İmam Ebû Ahmed bin Hanbel’in cenazesine binlerce kişi katıldığı için dâr-ı mesel olduğunu ifade eden Dr. Hasan Özer, “Ölüm haberi, bütün Bağdat halkını ağlattı. Cenâze namazını kılmak üzere çevreden gelenlerle birlikte, binlerce insan toplanmıştı. Makbel-i Şûheda’ya defnedilmişti. Bir dönem çok yağmur yağmasıyla her tarafı sel alınca mezarı da o sele karışarak yok oldu. Nerede olduğu belli değil” şeklinde sözlerini tamamladı.