Yollar mı yürüdüğüm…

Yorgun, halsiz… Öylece adım atıyorum gideceğim yere doğru. Etrafıma bakıyorum bir yanımda yıkık dökük evler bir yanımda gökyüzüyle buluşmalarına az kalan gökdelenler. Yağmurun toprakla karıştığı farklı bir koku var. Arada sırada yanımdan geçen arabaların sesleriyle irkiliyorum. Dalgınlığı bırakıyorum bir süre. Sağımı solumu kolaçan ediyorum; “dalgınlıktan öldü” manşetlerine özne olmamak için… 
Üstüm başım ıslanmış, şüpheli gözlerle bakıyorum etrafıma. Sanki yakalanacak gibi hissediyorum, birileri beni yakalayacak gibi. Koşar adım yürüyorum, bastığım kirli su birikintileri dalgalanıyor her bir adımımda. Yetişecek bir şeyi olmayan ama arkasından koşan biri varmış gibi yürüyorum. Dalgın ama bir yandan da tedbirli. Arkamı kollamaya devam ediyorum. O kadar çok arkama bakıyorum ki bazen arkama bakarken önümü göremiyorum. Yanlışı da burada mı yapıyorum acaba? Gözlerim bir sağa bir sola gidiyor korkulu denilecek şekilde etrafına bakıyor. Bir yandan insanları zihnime kodlamaya çalışıyorum. Yürüyorlar… Onlar neden kaçıyor? Yağmurdan mı, kalabalıktan mı, sessizlikten mi? 
Nereye gidiyoruz? Nereye yetişmeye çalışıyoruz en nihayetinde ölmeyecek miyiz? En nihayetinde öleceğimiz bir hayata niye bu kadar koşuyoruz? Niye bu kadar tedbirliyiz? Niye bu kadar hiç yok olmayacakmışız gibi, kalıcıymışız gibi koşturuyoruz ki hayata… 
Hala etrafıma bakıyorum, bir güvensizlik hâkim. Kendi nefes alış verişimden korkar oldum. Korkuyorum çünkü korkutulduk. Birilerinin başına bir şey gelecekmiş edasıyla yürüyoruz yolları.  Yağmur dindi. Küçük tıpırtılar duyuluyor sadece. Adımlarımın yavaşladığını hissediyorum. Biraz ileride çocuklar dışarı çıkmaya başlıyorlar. Güneş yükseliyor. Sanki duygusal yönü ağır basan bir aksiyon filminin mutlu final sahnesi gibi. ‘‘Onca koşturmaca bunun için miydi?’’ hissi hâkim içimde. Çocuklara bakıyorum sanırım en korkusuz onlar. Minik ayaklarıyla vurdukları topların hedefe ulaşmasını istiyorlar. Tek istedikleri bu evet. Hanımlar var biraz uzakta. Pazara gideceklerdir belki. Belki yağmurdan sonra havayı soluyacaklar. Kim bilir…
Biraz önceki korkulu manzaradan eser kalmadı. İnsanların yüzlerinde anlamlandıramadığım gülücükler… Ben mi, ben yürüdüğüm yollara tekrar dönüp bakıyorum… Korkularımı ardımda değil de yanımda getirmişim. Yolları yürümeye aynı korku ve dalgınlıkla yürümeye devam ediyorum. Dalgınlığımın sebebi olan sorular heybemde. Soruyorum kendime, yollar mı yürüdüğüm? Bu döngü uzun zaman değişmeyecek gibi… 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.