Yetkisiz Mahkemeden Tahliye Kararı

Yetkisiz Mahkemeden Tahliye Kararı

Hukukçular Derneği:

Hukukçular Derneği, "paralel yapı" soruşturmaları kapsamında tutuklu bulunan şüpheliler hakkında verilen ve İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği'nce "yok hükmünde" sayılan tahliye kararlarına ilişkin, hukukun ve adaletin manipüle edilmesinin tüm ülkeye zarar verdiğini, kendi yandaşlarını kurtarmak için ülkeyi ateşe atmayı göze almanın ise ancak bir örgüt mantığı çerçevesinde mümkün olabileceğini bildirdi. 

Dernekten yapılan yazılı açıklamada, eşine ender rastlanan bir hukuksuzluğun, hukukun ve adaletin keyfi bir şekilde kullanılması suretiyle bir darbe girişiminde bulunulmasının bir örneğinin daha görüldüğü anlatıldı. 

Tutuklu sanıkların tahliye taleplerine ilişkin dün yaşananların derin endişeye yarattığı belirtilen açıklamada, "Şüphesiz aslolan tutuksuz yargılanmadır. Gönül ister ki yargılama sonuçlanıp karar kesinleşinceye kadar kişiler hürriyetinden yoksun bırakılmasın. Ancak yasal şartlar oluşmuşsa tutukluluk da yasal bir zorunluluktur. Böylesine hayati önemi haiz bir davada, birçok kişi yurt dışına kaçmışken ve hergün deliller karartırılırken ve bugün tahliye için çırpınan hakimlerin mensubu olduğu zihniyetin, daha yakın zamanda bu tedbiri nasıl keyfi bir şekilde kullandıkları bilinen bir gerçekken bu tedbire başvurulmasının kaçınılmaz olduğu da gün gibi ortadadır" ifadeleri kullanıldı. 

Soruşturma aşamasındaki bir dosyada tutuklama ve tahliyeye ilişkin kararları verme yetkisinin tamamen Sulh Ceza Hakimliklerine verildiği anımsatılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"18 Haziran 2014'te yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 74. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 268. maddesinde yapılan değişiklikle açık ve net bir şekilde, Sulh Ceza Hakimliklerinin kararlarına karşı itiraz edilmesi halinde numara olarak kendisini izleyen hakimliğin bu itirazı değerlendireceği belirtilmiştir. Tahliye taleplerinden sonuç alamayan tutuklu şüpheliler ve onların vekillerinin bu defa reddi hakim talebinde bulunmaları ve 29. Asliye Ceza Mahkemesi'nin yetkisiz olmasına rağmen bu konuda hakimlerin reddine, tahliyelere de 32. Asliye Ceza Mahkemesinin bakmasına karar vermesi Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 7. maddesi hükmü ışığında görevli olmayan mahkemece verilmiştir ve hükümsüzdür. Bu meyanda 5235 sayılı kanunun sulh ceza hakimliklerini düzenleyen değişik 10. Maddesi kapsamına girmeyen ve bu maddede öngörülen usulle kurulmayan Asliye Ceza Mahkemelerinin soruşturma aşamasında yetkili olmadıkları, dolayısıyla bu aşamada tutuklama tedbiri ile ilgili itiraz dahil hiçbir karar veremeyecekleri, Sulh Ceza Hakimleri hakkında yapılan redd-i  hakim talebini kabul ederek ve bunu genişleterek, soruşturmada tutuklama tedbiri konusunda yetkisi olmayan mahkeme ve hakimi görevlendiremeyeceği tartışmasızdır."

- "Yargı oligarşisi kalıntılarının hukuka ve adalete yaptığı bir darbe girişimi"

Açıklamada, 10. Sulh Ceza Hakimliği'nin, Asliye Ceza Hakimlerinin yetkisiz olarak verdikleri kararların hükümsüz olduğuna dair ve tutukluluk kararının devamına ilişkin kararının yerinde olduğuna işaret edilerek, "Bu açıkça hukuka ve yasalara aykırı müdahalenin, yargı kararlarının uygulanmadığı şeklinde bir algı oluşturmak ve insanlarda hukuka karşı bir güvensizlik duygusu oluşturmak amacını taşıdığı aşikardır. Hukuka bu şekilde yapılan müdahalenin öncelikle biz hukukçular tarafından kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirtmemiz gerekir. Hukukun ve adaletin bu şekilde manipüle edilmesinin tüm ülkeye zarar verdiğini, kendi yandaşlarını kurtarmak için ülkeyi ateşe atmayı göze almanın ise ancak bir örgüt mantığı çerçevesinde mümkün olabileceğini özellikle vurgularız" değerlendirmesinde bulunuldu. 

Kişilere sağlanan yasal ayrıcalıkların herkes tarafından kötüye kullanılmasının her zaman mümkün olduğu aktarılan açıklamada, "Bu kişiler adaleti en başta sağlama görevinde olan hakimler de olsa bu adalet görevlerini zaman zaman unutup aidiyetleri ve duyguları ışığında kararlar verdiği vakidir. Üstelik bu keyfi kararları verdiklerinde buna ilişkin kişisel sorumluluklarının olmaması da ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur. Hakimlerin bağımsızlığı korunmak suretiyle, böyle keyfi ve hukuksuz kararları karşısında sorumluluğunu sağlayacak etkin ve hızlı bir mekanizmanın kurulması kaçınılmazdır. Nihai olarak belirtmek isteriz ki, anayasa ve yasalara açıkça aykırı bu müdahale aynı zamanda açıkça, yargı oligarşisinin kalıntılarının hukuka ve adalete yaptığı bir darbe girişimidir" ifadelerine yer verildi. 

Kaynak:Haber Kaynağı