Prof. Dr. Ali Akpınar

Prof. Dr. Ali Akpınar

Yeni bir yıl ile yenilenmek!

Zaman, Yüce Allah’ın bize bahşettiği nimetlerin en büyüğü, bize tanıdığı fırsatların en önemlisidir. Aslında bütün zamanlar önemli ve değerlidir. Zamanı mübarek, önemli ve değerli kılan, o zamanlarda yapılan güzellik ve iyiliklerdir. İman adamı, bütün zamanları/ânları kendine tanınmış bir fırsat, Yüce İrade tarafından kendisine açılmış bir kredi olarak bilir ve onları en güzel bir şekilde değerlendirmeye gayret eder. Zira o İbnü’l-Vakittir. Yani zamanın çocuğudur o. Zamanı sahiplenerek, ona layık bir evlat olarak, onu en güzel şekilde ve dolu dolu yaşayarak zamanın kıymetini bilir.

Hz. Âdem ile başlayan İslam tarihinde bazı özel zamanlar vardır ki, onlarda meydana gelen çok önemli olaylar sebebiyle o zamanlar, diğerlerinden ayrılır, öne çıkar. İnsanlar bu önemli tarihî zamanları, anarken onlarda meydana gelmiş olayları hatırlarlar, onlardan alınması gereken dersleri alırlar ve onları kendilerinin lehinde tanıklık yapacak şekilde geçirirler. İşte mübarek gün ve geceler, mübarek aylar bunlardandır.

Muharrem ayı da pek çok tarihi olayı bağrında barındırması ile öne çıkan bir aydır. Şöyle ki, insanlık tarihinde pek çok önemli olayın gerçekleştiği Aşûre günü (Onuncu gün) ondadır. Muharrem hicret ayıdır. Hak ile batılın ayrışması demek olan Hicret onda gerçekleşmiş ve bu ay Hicrî Takvim’in başlangıcı sayılmıştır. İslam Ümmeti, bu ayla birlikte yeni bir seneye girerler ve işte bu günlerde hicrî 1428. seneye girmiş bulunuyoruz. Yine Muharrem, senenin dört haram ayından biridir.

Bu yeni sene ile Müslümanlar birey ve toplum olarak kendilerini, Müslümanlıklarını gözden geçirirler/geçirmelidirler. Hicreti anlamaya, yaşamaya ve yaşatmaya çalışırlar.

Özel manası ile Peygamberimiz ve onunla beraber olanların, Allah’ın dinini bir bütün olarak ve cemaat halinde yaşayabilmek için Mekke’den Medine’ye göç etmeleri; genel manada kişinin Allah’ın yasakladığı şeylerden, Onun helal kıldığı şeylere yönelmesi demek olan hicretin anlaşılması ve yaşatılması için hicret, Hz. Ömer döneminde, Hz. Ali’nin teklifi ile ve sahabenin onayı ile takvim başı kabul edilmiştir. Müslümanlar her yeni yıla girerken bu kutlu olayı hatırlarlar, onu anlamaya çalışırlar ve hicret ruhunu yaşatabilmek için çaba gösterirler. Hicret ruhunun temelinde var olan hususlardan bir kaçını hatırlatarak yazımızı sonlandıralım:

Hicret, iman ve İslam uğruna her türlü fedakârlığı göze almak demektir.

Hicret, Allah’ın dinini Allah’ın istediği gibi yaşayabilmek için, bir takım mazeretlere sığınmadan, uygun şartları arama ve oluşturma çabasıdır.

Hicret, Allah düşmanlarından kaçış değil, Allah’a giden yoldaki engelleri kaldırmak ve onları etkisiz hale getirmek için uygun zemin ve şartların oluşturulması için alternatifler geliştirmektir.

Hicret, muhacir ruhu ile Allah uğruna her şeyden vazgeçebilmek; ensar ruhu ile sahip olduğu her şeyi kardeşi ile paylaşabilmektir. Uhuvvet/kardeşlik bilinci, isâr/kardeşini kendine tercih etme ruhudur.

Hicret, Yesribi Medineleştirmek ve Medine merkezli medeniyeti yeryüzüne taşımaktır.

Hicret, Medine’de kurulan Peygamber Mescidinin etrafında kenetlenip cemaat olmak, mescid önderliğinde yeryüzünü mescid haline getirmek için harekete geçmektir.

Hicret, Medine’de kurulan sosyal ve siyasal oluşum içerisinde aktif olarak yer almak, insiyatifi ele alarak başkalarıyla birlikte yaşamanın en güzel örneklerini sunabilmektir.

Hicret, huzur ve barış ortamıyla cennet modelini yeryüzüne taşıyabilmektir.

Hicret, nefis ve şeytandan kaçabilmek; tutku ve şer odaklarının ağından kurtulup gerçek özgürlüğe erebilmek; her şeyi ile O’nun olabilmektir.

Hicrî 1428. senemiz, hepimize hayır, huzur ve bereketler getirsin efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.