"Yaşlıların potansiyelini değerlendirmek kalkınma için zorunlu"

"Yaşlıların potansiyelini değerlendirmek kalkınma için zorunlu"

YAŞAM Müdürü Prof. Dr. Özmete: - "Yaşlıların toplumdan geri kalmaması gerekir. Yaşlıların kazanımları ve katkıları bazen toplumda gözden kaçırılmaktadır. Oysa hangi düzeyde olursa olsun yaşlıların potansiyellerini değerlendirmek yalnızca yaşlı bireylerin

ANKARA (AA) - MERVE YILDIZALP - Ankara Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (YAŞAM) Müdürü Prof. Dr. Emine Özmete, yaşlıların kazanımları ve katkılarının bazen toplumda gözden kaçırıldığını belirterek, "Oysa hangi düzeyde olursa olsun yaşlıların potansiyellerini değerlendirmek yalnızca yaşlı bireylerin refahı için değil, toplumun kalkınması için de zorunluluktur." dedi.

Özmete, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler'in 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü'nün 2017 yılı gündemini, "Geleceğe Adım Atmak: Yeteneklere Dokunmak ve Yaşlıların Topluma Katılımını Sağlamak" olarak belirlediğini ifade etti.

Temel haklar, ihtiyaçlar ve tercihlere göre yaşlıların topluma tam katılımlarının ve katkı sağlamalarının desteklenmesinin bu yılın gündemi olduğunu söyleyen Özmete, birçok toplumda yaşlıların, bilgelikleri, biriktirdikleri deneyimleri ve yeteneklerine rağmen topluma yeterince katılamadığını ve katkı sağlayamadığını dile getirdi.

Özmete, yaşlıların topluma katılması ve katkı sağlamasının 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, Madrid Uluslararası Yaşlanma Eylem Planı ve 10. Kalkınma Planı 2023 Yaşlanma Hedefleri arasında bulunduğunu da aktardı.

Prof. Dr. Özmete, "Yaşlıların toplumdan geri kalmaması gerekir, geçmişi korumak ve geleceğe hazırlanmak için ekonomik, sosyal ve kültürel olarak yaşlıların toplumda saygı, sevgi ve ilgi görmeye ihtiyacı vardır. Yaşlıların kazanımları ve katkıları bazen toplumda gözden kaçırılmaktadır. Oysa hangi düzeyde olursa olsun yaşlıların potansiyellerini değerlendirmek yalnızca yaşlı bireylerin refahı için değil, toplumun kalkınması için de zorunluluktur." diye konuştu.

Toplumda geniş aileden çekirdek aileye geçiş ve kırdan kente göçün, yaşlıların ailede ve toplumdaki yerinin belirlenmesinde dönüm noktası olduğuna işaret eden Özmete, coğrafik olarak mesafelerin araya girmesiyle yaşlıların ailede geleceğe ilişkin kararlara katılımlarının azaldığını, kuşaklar arası dayanışmanın aşınmaya başladığını vurguladı.

Özmete, ailede, hem yaşlıların torunlarına bakması ve aktif olması hem de yetişkin çocukların yaşlı ebeveynlerinin bakımları ve ihtiyaçları ile ilgilenmesinin güçleştiğini söyledi.

- "Üretkenliğe katkı sağlık durumuyla bağlantılı"

Toplumda emeklilikle bireylerin üretkenlikten koptuğuna dikkati çeken Özmete, emekliye ayrılan kişinin iş gücü piyasasının dışına çıktığını ve sisteme üretici olarak dahil olabilecek fırsatları yakalayamadığını kaydetti.

Özmete, kırsal alanda çiftçilik yapanların ise ancak sağlıkları elverdiği sürece çalışabildiğini, üretkenliğe katkının sağlık durumu ile bağlantılı olduğunu ifade etti.

Yaşlılıkta sağlık durumunun, yaşam kalitesinin, yaşamdan duyulan memnuniyetin, üretkenliğin, topluma katkının ve katılımın en önemli belirleyicisi olduğunun altını çizen Özmete, yaşlılara sunulan hizmetler ve yaşlıların bu hizmetlere erişimini sağlamanın önemine değindi.

Özmete, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Artan yaşlı nüfus, özellikle 80 ve daha ileri yaştaki nüfusun artması ile evde destek hizmetleri, evde bakım hizmetleri, bakım ve rehabilitasyon merkezleri, alzaymır gibi hastalıklar için ihtisaslaşmış kurumsal bakım hizmetleri ve yaşlı bakımının finansmanını sağlayacak yaşlı bakım sigorta sistemi gibi uygulamalar daha çok ihtiyaç duyulan hizmetler haline gelmiştir.

Özellikle sağlık hizmetleri ile sosyal hizmetlerin bir arada sunulduğu entegre bakım hizmetleri dünyada olduğu gibi Türkiye'de de ulaşılması arzu edilen bir hedeftir. Bu tür hizmetleri yaygınlaştırmak kısa vadede 2023, orta vadede 2050'de, artmış olan yaşlı nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olacaktır."

- "Hizmetlerden göçle gelen yaşlılar da yararlanacak"

Yaşlı nüfusa hizmet sunan personelin niteliğinin de önemli olduğuna vurgu yapan Özmete, üniversitelerin 2 yıllık yaşlı bakımı ve evde bakım programlarından mezun olanların istihdamının, yaşlı bakımı alanında nitelikli işgücü ihtiyacının karşılanmasında etkili olacağını belirtti.

Türkiye'nin göç alan bir ülke olduğunu hatırlatan Özmete, "Bu hizmetlerden yalnızca kendi toplumumuzdaki yaşlılar değil, Türkiye'ye göçle gelen yaşlılar ve gelecekte yaşlı olacaklar da yararlanacaklardır." dedi.

Türkiye'nin, son yıllarda daha önce benzeri az görülen uluslararası göç ve sığınma hareketleri ile karşı karşıya kaldığına dikkati çeken Özmete, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin jeopolitik konumu hem göç veren hem göç alan hem de başka ülkelere gitmek isteyen ülke vatandaşları için geçiş ülkesi olma özelliğini taşımaktadır. Bilindiği gibi son yıllarda yoğun bir şekilde Suriyeliler gelmiştir. Türkiye yaklaşık 3 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin 49 bin 902'si 65 ve daha büyük yaştadır. 149 bin 717 Suriyeli ise 35-39 yaş grubunda olup, orta vadede yaşlı olacak grubu oluşturmaktadır. Türkiye bu süreçte gelen sığınmacılara en çok yardım yapan ve kaynak ayıran ülke olmuştur. Sosyal içerme ve dayanışma yaklaşımı ile yaşlılara yönelik politikalar ve hizmetlerle de gelecekte bu destekler farklı şekillerde devam edecektir. Geleceğe dönük olarak yapılandırılmış yaşlılara yönelik hizmetler yalnızca kendi yaşlılarımız için değil, ülkemize gelen ve doğduğu ülkede yaşlanma fırsatı bulamayan diğer yaşlılar için de gerekli olacaktır."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :