Yaşayan Edebiyatımız Şiirde Sevgi

Yaşayan Edebiyatımız Şiirimizde Sevgi

Biz eskiden beri duyarlı bir ulusuz. Bu temelsiz bir iddia değil. İsterseniz eski kaynaklara bir bakın. Doğa sevgisinden tutun karşı cinse olan tutkuya kadar güzel olan her şeyi seven, sevgiyi tutkuya dönüştüren bir duyarlılığımız var. Bu yönde hayli bencil olduğumuz, bu bencilliğimiz sonucu sevgiyle ölümü bize özdeşleştirdiğimizi bile iddia edebilirim.

Halk kültürü örneklerine bakın, doğa ve insan sevgisi iç içedir. Divan edebiyatımız da öyle. Halk şiirimizde cennet misali bahçelerden, başı dumanlı karlı dağlardan, coşkun akan ırmaklardan ve doğal olarak huri benzeri sevgililerden söz açılır. Divan şiirimiz biraz daha ağdalı anlatır sevgiyi. Ay ışığı yansıması filan karışır işe.

Ben örneklerimi halk edebiyatını yada divan edebiyatım değil yakın dönemin şairlerinden vereceğim. İlk örneğimde Ümit Yaşar. Bütün dizeleri sevgiyle örülüdür Ümit Yaşar'ın. Bunun için olsa gerek şiir hastalarının ve sevgililerin hala baş ucu kitabıdır onun kitapları. Bakın ne diyor "bir ateşim yanarım" adlı şiirinde.

"Bir ateşim yanarım külüm yok, dumanım yok,

Sen yoksun mekanım belli değil, zamanım yok.

Fırtınalar içinde beni yalnız bırakma.

Benim senden başka sığınacak limanım yok."

Ümit Yaşar için sevgilinin yanı sığınacak bir limandır. Tabi sevgili, şairimizin umduğu güler yüzü gösteriyorsa. İşin içinde özlem ve ayrılıktı var. "Sen yoksan" adlı şiirinde olduğu gibi.

"Uzuyor yıllar gibi dakikalar sen yoksan,

Teselliler, ümitlenmeye yarar, sen yoksan,

Alev alev yanarkenn bilsen nasıl geçer gece.

Bin defa ölüyorum fecre kadar sen yoksan.

Ünlü arabeskçi Ferdi Tayfur'un söylediği ünlü şarkı Emmioğlu'nun yazarı Şemsi Belli için başka bir anlamı vardır. Aşkın, sevginin. Zaten Belli için yaşamın özü sevgidir. Bütün yazdıklarında bunu işler. "Biri var" adlı şiirinde olduğu gibi.

"Gözümle özleyiş, gönlümde acı.

Anlımda sevdanın sıcak teri var.

Bana benden yakın benden yabancı,

içimde dolaşan, gezen biri var."

Ünlü ozanımız Orhan Veli daha yalın sözcüklerle anlatır sevdiğini.

"Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerin kifayetsiz olduğunu

Bu derde düşmeden önce."

İnce mizahla yüklüdür. O. Veli'nin şiirlerinde. Ama o ince mizahın ardında yoğun bir hüzünde gizlidir. Sanki hüzün sevginin bir parçası gibidir. Gibisi fazla. Zaten sevgiyle hüzün içice yaşanan duygulardır. Yaşayan bilir.

Orhan Veli "Tahattur" adlı şiirinde sevgiyi biraz da kabadayıca bir edayla şöyle anlatır.

"Alnımdaki bıçak yarası

Senin yüzünden;

Tabakam senin yadigarın;

"İki elin kanda olsa gel" diyor.

Telgrafın,

Nasıl unuturum seni ben,

Vesikalı yarim?

Sevgi üzerine örnekler şiirimizde öylesine çok ki hangisinden söz açacağını bile şaşırıyor insan. Ki bizim şiirimiz bu konuda bir derya. Hangi şairimizden örnek almalı bunda bile şaşırır insan. Cahit Sıtkı'dan mı yoksa Ceyhun Atuf tan mı. Yoksa Bedri Rahmi'den mi? Ne diyordu o koca ozan Bedri Rahmi "Çatal karam çingenem" dizeleriyle sürüp giden şiirinde. O şiiri siz okuyun ben Ahmet Ariften vereyim haberi. Tek kitabıyla deli dolu gönülleri altüst eden sairimizden. "Sevdan beni" adlı şiirinde sevgiyi nasılda çarpıcı bir biçimde sunuverir bize.

"Terketmedi sevdan beni,

Aç kaldım, susuz kaldım,

Hayın karanlıktı gece,

Can garip, can suskun,

Can paramparça.

Ve ellerim, kelepçede,

Tütünsüz, uykusuz kaldım,

Terketmedi sevdan beni.

Şiiri devrimci bir ozanın yüreğinden kopan militan dizelerdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.