"Uzak mesafedeyiz ama yakın dostuz"

"Uzak mesafedeyiz ama yakın dostuz"

Yeni Zelanda'nın Ankara Büyükelçisi Curr:- "Yeni Zelandalı ya da Türk olsun, savaş alanındaki askerler cesaret, fedakarlık, görev bilinci ve saygı içindeydiler. Bu değerler, bugün milletlerimiz arasındaki dostluğu ortaya çıkaran ve büyüten karşılıklı sayg

ANKARA (AA) - NAZLI YÜZBAŞIOĞLU - Yeni Zelanda'nın Ankara Büyükelçisi Jonathan Andrew Curr, Çanakkale Kara Savaşlarının 102. yıl dönümünde, Gelibolu'da o dönem yaşananları "Yeni Zelandalı ya da Türk olsun savaş alanındaki askerler cesaret, fedakarlık, görev bilinci ve saygı içindeydiler. Bu değerler, bugün milletlerimiz arasındaki dostluğu ortaya çıkaran ve büyüten karşılıklı saygıyı doğurdu." sözleriyle değerlendirdi.

Büyükelçi Curr, Türkiye ve Yeni Zelanda halklarının 1915'te Çanakkale'de paylaştığı ortak değerleri ve 25 Nisan 1915'te Gelibolu'da karaya çıkışın yıl dönümü olan Anzak Günü'nün halkı için önemini eşi Florence Curr ile birlikte AA muhabirine değerlendirdi.

İki ülke ilişkilerinin mükemmel seyrettiğini belirten Curr, "Bunun en önemli nedenlerinden biri, Çanakkale'den bize kalan ortak miras. Biz bundan 102 yıl önce yaşanan çatışma günlerinden olağanüstü bir dostluk inşa ettik." dedi.

- "Uzak mesafedeyiz ama yakın dostuz"

İki ülkenin iş birliği alanlarını değerlendiren Curr, "Ticaret ilişkimiz devam ediyor. Mütevazi düzeyde, ama bizim için önemli. Ticaret oranımızı artırmayı hedefliyoruz. Bu yıl Yeni Zelanda'nın ev sahipliğinde düzenlenecek önemli bir toplantımız var. Ortak Ekonomik Komisyon Toplantısını yapacağız." diye konuştu.

Türkiye ve Yeni Zelanda'nın kendi bölgelerine ilişkin dış politika konularında bilgi ve deneyim paylaştığını dile getiren Curr, "Türkiye ile ticari ve siyasi varlığını artırmaya çalıştığı Asya Pasifik bölgesine dair konuları memnuniyetle değerlendiriyoruz." dedi.

İki ülkenin Suriye'deki iç savaşı ve sığınmacı krizini ele alırken de iş birliği içinde olduğuna dikkati çeken Curr, şöyle devam etti:

"Şanlıurfa'da sığınmacı çocukların gideceği bir okulun inşaatına başlamak için bir anlaşmayı son aşamasına taşıdık. Bu da çok olumlu bir gelişme. Ayrıca Türkiye ile DEAŞ'la mücadele için kurulan uluslararası koalisyon ortaklarıyız. Suriye ve Irak'taki son durumu da birlikte değerlendiriyoruz. Orada, Irak ordusunun güçlendirilmesi için eğitim desteği veren askerlerimiz var. Öte yandan Türkiye ile DEAŞ terör örgütü olsun PKK terörü olsun genel anlamda terörle mücadele konusunda da ortağız. Türkiye'yi ve ülkedeki demokratik kurumları darbe girişimi sırasında ve sonrasında da güçlü bir şekilde destekledik ve meydana gelen can kayıplarından dolayı Türkiye'ye taziyelerimizi bildirdik. Aramızda 16 bin kilometre mesafe olsa da coğrafi olarak uzak olsak da yakın dostuz."

Ekonomik ilişkiler açısından iki ülkenin büyük iş birliği potansiyeline sahip olduğunu belirten Curr, ithalat ve ihracatın önündeki engellerin nasıl kaldırılacağına ve serbest ticaret yapılmasına ilişkin çalışmalar yürüttüklerini de kaydetti.

Büyükelçi Curr, Yeni Zelanda'nın ormancılık alanındaki deneyimlerini Türkiye ile paylaşması için iş birliği fırsatlarının değerlendirildiğini, ayrıca turizmdeki iş birliği potansiyeli göz önünde bulundurularak karşılıklı ziyaretlerin artırılması gerektiğini vurguladı.

Curr, ekonomik ilişkilerin yanı sıra hava yolu ağının genişletilmesi çalışmalarının da yürütüldüğünü, bu konuda Türk Hava Yolları (THY) ile görüşmeler yaptıklarını da söyledi. Eğitim alanındaki potansiyele de işaret eden Curr, Türk öğrencileri Yeni Zelanda'daki üniversitelerde eğitim almaya davet etti.

- "Cesaret, fedakarlık, görev bilinci ve saygı içindeydiler"

Her yıl nisan ayının 25'inde, Anzak Günü'nde Çanakkale'de yaşananları anmanın önemine dikkati çeken Curr, "Yeni Zelanda ilk kez böylesi yıkıcı bir savaş mağlubiyeti sonucu bu kadar büyük kayıp yaşadı. Bu, o dönem sadece 1 milyon olan bir millet için büyük bir sarsıntıydı. Anzak Günü sadece Gelibolu'da yaşananları anmak için değil, aynı zamanda geçen yüzyıl Yeni Zelanda hangi mücadeleye dahil olmuş olursa olsun, savaştaki bütün fedakarlıkları ve kayıpları hatırlamamız açısından da çok önemli bir gün." diye konuştu.

Büyükelçi Curr, Anzak Günü'nün ikili ilişkiler açısından da çok önemli olduğunu belirterek, "Mustafa Kemal Atatürk modern Türkiye'nin kurucusu olarak Türk ulusal kimliğinin oluşmasında çok büyük bir etki yarattı. Yeni Zelanda da kendi ulusal kimliğinin farkına vardı. Biz, savaş alanındaki diğer müttefiklerden farklıydık. İngilizlerden, Fransızlardan, hatta çok yakın olduğumuz Avustralyalılardan bile farklıydık. Biz Yeni Zelanda olarak oradaydık. Bu da, bizim ulusal kimliğimizin oluşmasında kurucu bir rol oynadı." dedi.

İki halkın Gelibolu'da paylaştığı ortak değerleri anlatan Curr, "Yeni Zelandalı ya da Türk olsun, savaş alanındaki askerler cesaret, fedakarlık, görev bilinci ve saygı içindeydiler. Bu değerler, bugün milletlerimiz arasındaki dostluğu ortaya çıkaran ve büyüten karşılıklı saygıyı doğurdu." ifadelerini kullandı.

Gelibolu'da her yıl düzenlenen anma törenlerinin katılımcılara farklı duygular yaşattığını dile getiren Curr, "Törenlerde göz yaşı döken insan görmemek mümkün değil. Özellikle, Anzak Günü'ndeki Şafak Ayini katılanlara birçok şey çağrıştırıyor. Avustralyalıların Yalnız Çam'daki töreni de, Yeni Zelandalıların Conk Bayırı'ndaki töreni de aynı hisleri veriyor. Bu anma dönemlerinde Yeni Zelanda'nın Türkiye Büyükelçisi olmak büyük bir ayrıcalık." diye konuştu.

- "Ankara'nın ve Türkiye'nin sunduğu güzellikleri keşfetmeyi seviyorum"

Türkiye'yi, modern, canlı ve gelişen ekonomisiyle etkileyici bir ülke olarak tanımlayan Curr, Türkiye'nin kültürel çeşitliliğine ve derin tarihine de dikkati çekti. Türkiye'nin eşini ve kendisini samimiyetle karşıladığını belirten Curr, "Burada görecek çok yer, yapacak çok şey var. Bizim için çok olumlu bir deneyim oldu." diye konuştu.

Türkiye'nin yanı sıra İsrail ve Ürdün'den de sorumlu büyükelçi olduğunu söyleyen Curr, diplomatik temponun yoğunluğunda seyahat ederek nefes aldığını vurguladı. Türk dostlarıyla, diğer diplomatik misyonlardaki ve uluslararası organizasyonlardaki arkadaşlarıyla bir araya geldiklerine dikkati çeken Curr, "Ankara'da özellikle yaz döneminde, hayatın akışını bir kenara bırakıp güzelliklerine odaklanmayı tercih ediyorum. Öte yandan okumaya, kitaplara ve tarihe çok düşkünüm. Ankara'nın ve Türkiye'nin başka yerlerinin bize sunduğu güzellikleri keşfetmeyi seviyorum." ifadelerini kullandı.

- "Safranbolu büyüleyici bir yer"

Büyükelçi Curr'un eşi Florence Curr de "Türkiye'ye ilişkin izlenimlerim sadece turistlerin gittiği İstanbul ya da Kapadokya gibi yerlere, büyük kentlere ait değil. Türkiye'de çok güzel seçenekler sunan küçük yerler de var. Mesela Safranbolu büyüleyici bir yer. Amasra'yı çok seviyorum. Türkiye'deki bu küçük yerler gerçek birer mücevher. Buralarda ülkeyi ve insanların değerbilirliklerini, misafirperverliklerini daha iyi anlıyorsunuz." dedi.

Haftanın beş günü Avusturya, Avustralya ve Fransa büyükelçilerinin eşleriyle birlikte bisiklete bindiğini söyleyen Florence Curr, "Son olarak inişli çıkışlı bir yerde, bir tepede bisiklet sürmeyi denedik. Çok güzel bir aktivite oldu. Bazı günler hava o kadar güzel oluyor ki, Eymir Gölü'nde temiz havanın ve doğanın tadını çıkarıyoruz. Eymir Gölü’nün, Ankara'nın yaz kış, her mevsim kendine ait bir güzelliğe bürünen doğasını görmek muhteşem." şeklinde konuştu.

Yeni Zelanda Sefiresi, sığınmacılara yönelik yardım faaliyetlerine katıldığını, onların kış aylarındaki battaniye ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmalar yürüttüğünü de anlattı. Türkiye'deki engelli vatandaşların sayılarının ve ihtiyaçlarının belirlenmesinin de çok önemli olduğunu vurgulayan Florence Curr, resim, dekupaj, takı tasarımı gibi farklı hobiler edinmiş birçok sefireyle birlikte geliri engellilere bağışlanmak üzere kermes düzenlediklerini belirtti.

Florence Curr, "Türkler ve Yeni Zelandalılar çok arkadaş canlısı. Ülkelerine gelen insanlara açıklar, çok paylaşımcılar. Ben aslen Tongalıyım. Türkiye, Tonga ve Yeni Zelanda'nın ortak noktalarından biri de aileye verilen önem." dedi.

Eşinin, iki halkın misafirperverlik konusunda birbirine benzediği yönündeki sözlerine katılan Büyükelçi Curr da “Gelenekler birbirinden farklı olabilir ama ruhu aynı.” diye konuştu.

- Yeni Zelanda Sefiresi'nin takside Türkçe ile imtihanı

Türkçe dersi almadığını ancak günlük hayatta duyduklarından bazı Türkçe sözcükleri öğrendiğini ifade eden Florence Curr, "Etraftaki konuşmalardan ‘sağ’ ve ‘sol’ sözcüklerini duydum, anlamlarını öğrendim. Taksiye binip yol tarif edeceğim zaman bu kelimeleri kullanmaya başladım. Ancak meğer her 'sol' demek istediğimde ‘su' diye telaffuz ediyormuşum. Taksiciler beni bir türlü anlamıyordu. Sonradan her 'sol' demek istediğimde 'su' istediğimi düşündüklerini anladım. Ama denemek gerek. Belki başlarda konuşmanızı komik bulabilirler ama en azından Türkçe konuşmayı denemenizi takdir ediyorlar." dedi.

Türkiye’ye gelmeden önce iki ay Türkçe dersi aldığını ancak göreve beklenenden önce başladığı için Türkçe derslerine devam edemediğini belirten Büyükelçi Curr ise en çok kullandığı Türkçe cümlenin "Maalesef Türkçe bilmiyorum." olduğunu söyledi.



AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :