M. Ali Köseoğlu

M. Ali Köseoğlu

Üstadın, ‘karşımda görüyorum’ dediği gençler!

Bugün Necip Fazıl Kısakürek’in 111. doğum günü...

Dün ise vefatının 32. yıldönümüydü...

Onu bir kez daha rahmetle anıyoruz...

Özlemle arıyoruz...

***

Dün Başbakan Ahmet Davutoğlu Hocamız, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından yapımı tamamlanan ve temeli atılan bazı eserlerin toplu açılış töreninde önemli mesajlar verdi...

Gençlere Necip Fazıl’ı hatırlatarak, her satırının altını çizdiğim şu cümleleri kurdu:

-Necip Fazıl'ın zindandan Mehmet'e ifade ettiği özgüveni hissedin. Türkiye'nin her köşesindeki gençlerle irtibat kurun, gönül bağı kurun. Türkiye'yi şu veya bu bölge diye ayırmak isteyen gençleri birbirine kışkırtmak isteyenlere karşı, ‘Hakkâri gençliği de Edirne gençliği de Ardahan gençliği de Muğla gençliği de bizim kaderimiz birdir ve birlikte gelecek yıllara, on yıllara yürüyeceğiz’ iradesini göstermeye devam edin. Dünyanın neresinde sizin neslinizi ilgilendiren mesele varsa, Somali'deki açlık da Filistin'deki meselelerle de Balkanlar'daki meseleler de dünyadaki adaletsizliklerle de ilgilenin. İnsanlıkla ilgilenin ve gelecekle ilgili, insanlıkla ilgili büyük ideal edinin, büyük hedefler edinin. Gönlünüzde, zihninizde hiç terk etmeden muhafaza edin.

***

Zindandan gençliğe aşılanan o mısraları tekrar tekrar okumakta fayda var:

Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;

Karanlığında nur, yeniden doğuş...

Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!

Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!

Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

 

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin, eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

***

Gençliğin bugün ihtiyaç duyduğu motivasyonun kılavuzudur bu şiir.

Boş hülyalarla vakit harcama dönemleri bitmiştir.

Güzel bir geleceği hak etmeyi bugünkü idarecilerden bekleyen her genç, kendisini geleceğe daha donanımlı bir şekilde hazırlamak zorundadır.

***

Nasıl bir gençliği işaret ediyordu üstat?

Aynen şöyle:

“Kim var!” diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan, fert fert “ben varım!” cevabını verici, her ferdi “benim olmadığım yerde kimse yoktur!” duygusuna sahip bir dava ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik...

***

“Ben varım” diyebilmek sadece cesaret istemez.

Aynı zamanda ‘varlığın’ bilincine de ermiş olmayı gerektirir.

Üstadın, “bu gençliği karşımda görüyorum” dediği gençler “zaman bendedir ve mekân bana emanettir!” cümlesinin kendilerine yüklediği sorumluluğu da görmeliler...

“Dininin, dilinin, beyninin, ilminin...” davacısı olmayı başarmalılar...

Allah’ın selâmı ‘o gençliğin’ üzerine olsun! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum