Usta ellerde hayat bulan taş Lüle taşı

Usta ellerde hayat bulan taş Lüle taşı

Kule Site AVM’de açılan Konya’daki 6. Geleneksel Türk El Sanatları Şöleni tüm hızıyla devam ediyor. Türk El sanatlarının bir çoğunun tanıtıldığı stantlara Konyalılar yoğun ilgi gösteriyorlar.

 Kule Site AVM’de tüm coşkusuyla süren şölende dikkat çeken, Türk sanatlarından bir tanesi de lüle taşı işlemeciliği. Türkiye’de sadece Eskişehir bölgesinden çıkartılan lüle taşı usta ellerde işlenip süs ve ev eşyaları yapımında kullanılıyor. 6. Geleneksel Türk El Sanatları Şöleni’ne katılan Eskişehirli Lüle taşı ustaları Emre Akın ve Ahmet Şen’ın birbirinden güzel yaptığı eserlerle dikkat çekiyorlar. Lüle taşının sadece Eskişehir’de bulunduğunu söyleyen lüle taşı ustası Emre Akın, bu taşın yüzyıllardır Anadolu insanı tarafından kullanıldığını dile getirdi. Lüle taşının insan sağlığında da önemli bir yere sahip olduğunun bilgisini veren Akın, lüle taşının radyasyon ve zararlı ışınları da emdiğini söyledi. Lüle taşının Türk kültüründe önemli bir yeri olduğuna değinen Emre Akın, “Lüle taşı Anadolu’nun değerleri arasındadır. Lüle taşıyla yüzyıllardır süs ve bazı eşyalar yapılarak kültürümüz arasında yer almıştır. Çok hafif ve gözenekli olan lületaşı kurutulduktan sonra tekrar neme veya herhangi bir gaza maruz kalırsa bu nemi veya gazı büyük ölçüde emer, tekrar kururken de bu nemin veya gazın içindeki artıkları bünyesinde tutar. Bu temel özelliği dolayısıyla çok uygun bir pipo malzemesi, aynı zamanda pek çok sanayi dalında iyi bir emici, filtre, yalıtım ve dolgu malzemesidir. Yaklaşık 300 yıldır büyük ölçüde dünyanın en kıymetli pipolarının yapımında kullanılan lületaşı, halen en güzel süs eşyalarının yapımında da kullanıyoruz. Lüle taşından başlıca olarak, tesbih, küpe, takı eşyaları, pipo, sigara ağızlıkları ve biblo gibi süs eşyaları yapımında kullanıyoruz. Konya’ya geldiğimiz 9 Şubat’tan bu yana büyük bir ilgiyle karşılaştık. Türk el sanatlarının tanıtımı için böyle etkinliklerin düzenlenmesi ülkemiz adına çok güzel bir durum. Türk el sanatları ustaları olarak böyle etkinliklerin artırılması ve genişletilmesini istiyoruz” dedi.

lule-tasi-(4).jpg

LÜLEYİ SANATA DÖNÜŞTÜREN EL

Lüle taşına verdiği sanatsal şekillerle dikkatleri üzerine çeken Lüle taşı ustası Ahmet Şen yaptığı eserlerle adeta lüle taşına hayat veriyor. 30 yıldır lüle taşı işleme ustalığı yapan Ahmet Şen, yaptığı ürünlerin bir çok yerde çok meşhur olduğunu söyledi. 6. Türk El Sanatları Şöleni’nde de başarılı çalışmalar ortaya koyan lüle taşı ustası Ahmet Şen, Konyalılara hizmet vermekten ve lüle taşını tanıtmaktan gurur duyduğunu aktardı. Lüle taşının eşsiz özelliklerini ve yaptığı sanat hakkında bilgi veren Şen, “Lületaşının toprak içindeyken temizliğini, çıkarıldıktan sonra da kolay işlenmesini, gözenekli yapısının tuttuğu bu doğal nem sağlar. Doğrudan veya işlendikten sonra kurutulan lületaşı, kaybettiği nem oranında hafifler ve önemli bir direnç kazanır. Lüle taşı işlemeciliği bu taşa verilen değerden başlar. Taşı sanata çevirmek, bu taşa olan sevgiden başlar. Ben işimi yaparken her elime aldığım taşı sanki bir altınmış gibi özen göstererek çalışıyorum. Lüle taşından yaptığım eserler gerçekten el emeği göz nurudur. Lüle taşını işlerken çok titiz ve dikkatli çalışıyorum. İşlediğim lüle taşını ince zımparalarla parlatıyorum. Daha sonra yeteri kadar ısıtılmış balmumuna batırılarak cilalıyorum. Lüle taşından yapılan hiçbir eser taklit edilemez. Bir kez yapılan eserin aynısını tekrar yapamayız. Burada yapılan lüle taşından eserlerin her birinin kendine has görüntüsü ve güzelliği vardır” şeklinde konuştu.

lule-tasi-(6).jpg

Lüle taşı efsanesi

Lüle taşının Anadolu’da bir simge haline geldiğini sözlerine ekleyen Ahmet Şen, bu taşın yüzyıllar boyunca süregelen efsanesini de anlattı. Lüle taşının sadece taş olmadığını söyleyen Şen efsaneyi şöyle anlattı; “Bir gün genç bir çoban bölgenin Karatepe yöresindeki köylerine gitmektedir.Genç çoban yorgun düşer,acıkır,oturur;azığını çıkarıp yemeğini yemeye başlar.O sırada,topraktaki bir delikten bir canlının aktaş toprakları yüzeye çıkarmaya çalıştığını görür.Çoban bunlardan birine eline alır ve çakısıyla yontmaya başlar. İlk çakı darbesiyle taş birdenbire ayın on dördü gibi güzel bir kız oluverir. Kız dile gelir ve "Ah insanoğlu bana kıymasaydın!" diye bağırarak köstebeğin açtığı delikten içeri girip kaybolur. Delikanlı da kızın ardından başlar deliği eşelemeye. Günler geçer delikanlıdan haber alınamaz. Delikanlıyı arayan köylüler yerin yedi kat altında bu daracık kuyuda boğulmuş olarak bulurlar. Elinde sıkı sıkı tuttuğu ak taşları ile birlikte avuçlarında sımsıkı tuttuğu bir parça lületaşı varmış. O günden beri her lületaşı parçasında, çobanın ölümüne sürüklendiği sevdanın izlerini görmüş köylüler. Lületaşı işleyenler için bu efsanenin anlamı büyük. Lületaşını yedi kat yerin dibinden çıkaran köstebeği, sanatlarının öncüsü ve pirleri olarak kabul ediyorlar” Servet R. Çolak – Memleket